Yeni Şafak Yazarı Yusuf Dinç’in kaleme aldığı “Epistemolojik kopuşta yöntem ve epistemolojik çeşitlendirme” yazısını siz değerli okuyuculara sunuyoruz..
Epistemolojik kopuş ifadesi deyimler sözlüğüne girecek kadar toplumun günlük diline yerleşti. Kimi yerli yerince kullansa da kimi sadece kullanmak için kullanıyor. Tam ifadesiyle epistemolojik kopuş, bilgi bilimde bilinen kaynakların, yöntemlerin, sınırların çoğaltılması, derinleştirilmesi veya genişletilmesi demektir. Bir anlamda bilginin sınırlarını zorlarken pozitivizmin kapasitesi yetmediğinde bilim insanının açtığı alandır. Pozitivizmin kapasitesi çoğu zaman yetersiz kaldığından epistemolojik kopuş, pozitif teorik ilimlerde bazen gereklilik halini alır.
Mesela uzay bilimde kopuş birçok kere anahtar olarak görülür. En basit örneği karanlık maddedir. Karanlık madde bilinmeyen bir madde formu olarak uzayın yapıtaşı olduğu düşünülerek geliştirilmiş bir teoridir. Epistemolojik anlamda tam bir kopuştur. Çünkü teori ortaya atıldığından beri pozitivizm dâhilinde ispatlanamamıştır. Belki bir deli bir kuyuya taş atmıştır, belki hakikat budur, belki de birkaç on yıl sonra önceki insanlığın ne denli ilkel çözümler bulduğunun ve ne denli ilkel olduğunun bir delili olarak kullanılacaktır, bilmiyoruz.
Ama epistemolojik kopuş anlamına gelen yöntem değişikliklerinin ve fanusların yıkılmasının, dünyanın dönüyor olması, yörüngelerin tam yuvarlak olmaması, gezegenin düz olmaması gibi verimli olduğu örnekler de mevcuttur.
Fen ilimlerinde örnekler bulunması enteresan gelebilir. Fakat gerçek budur. Birçok teori gerçek bilim insanları tarafından sürekli sorgulansa da birçokları için fen ilimleri skolastiktir. Skolastikleşmiş alanlarda epistemolojik kopuşun bir cankurtaran olduğu da söylenebilir. Yeniden düşünmek için bir katalizör görevi yapar. Fen alanının skolastikleşmesi gerçek bir meseledir ama sosyal bilimleri skolastikleştirebilen bir dünyadan fen ilimlerine aynı şeyi yapmamasını beklemek hayalcilik olurdu zaten.
İnsanlık yeni bir çağa girmişken sosyal bilim nasıl skolastikleşebilir, gerçekten üzerine düşünülmesi gerekir.
Fakat epistemolojik kopuşun da bir yöntemi var. Önce kopuşun teorik olarak gerçekleşmesi sonra teste tabi tutulması gerekir.
Buna göre evvela teorik zeminde tartışmaya yeterince derinlik kazandırılır. Böylece cevapsız soru kalmayana kadar konu zorlanır. Akabinde ulaşılan çerçeve çok kere simüle edilerek netice alınması beklenir. Bu fen ilimlerinde başvurulan yöntemdir. Sosyal bilimler içinse henüz yöntem deneysel uygulama şeklinde işletilmektedir. Yani fen bilimlerde kopuş başta, sosyal bilimlerde kopuş sonda gerçekleşir.
Bunlar meselenin yöntemi üzerine yapabileceğim tartışmalar. Konunun bir de Müslümanları ilgilendiren boyutları var. İslam’da bilginin kaynağı bakımından bir zenginlik mevcuttur.
Bu bağlamda epistemolojik kopuştan değil de, epistemolojik zenginleştirmeden bahsettiğimi söylemek daha doğru olur. Ama pozitivist zihniyetle şimdi yapacağım tartışmaya epistemolojik kopuş olarak görülecektir.
Müslümanlar için kalp de bir bilgi kaynağıdır. Bu sadece bilgi kaynağının çeşitlendirmesini değil, mevcut kaynakların da zenginleştirilmesini içerir. Pozitivizm içinde yeri yoktur. Hiç de olmayacaktır. Ama ziyanı yok. Kalp öğrenmesi aktarmalık değil, edinmelik bilgidir. Kalp öznel bilgi üretir. Başkasının işine yaramaz. Ama Müslüman için kaynak çeşitlendirmesi sadece kalple değil, ilahi bilgiyle de olur.
Hz. Âdem’den bu yana gelen bir silsileyle beraber Kur’an-ı Kerim bir bilgi kaynağıdır. Bu da özeldir. Tıpkı kalp gibi diğer kaynakları zenginleştirir. Kalpten farklı olarak aktarılabilir de…
Tekrar ifade edeyim; Müslümanlara özgü bu durum bilginin kaynaklarının terk edilmesini değil, bilakis çeşitlendirilmesini ve zenginleştirilmesini kasteder (her ne kadar bilgi kaynağı olarak kalp ve Kur’an-ı Kerim herkes için olsa da).
Ama Müslümanın epistemolojik zenginleştirmesinin paradigmal bir yönü olduğunu da söylemek isterim. Rekabet zaviyesinden gelişen sosyal ilimlerin dayanışma zaviyesinden yeniden yorumlanması gibi bir farklılaşmadan bahsediyorum. Bu yeni veya yeniden analitik derinlik kazandırmak anlamına gelir. Bu çizdiğim çerçeve iktisat için de doğrudur.
Konuyu böylece İslam iktisadına getirmiş oldum. Ben, İslam iktisadı epistemolojik çeşitlendirme ve zenginleştirmenin kendisini en iyi ifade ettiği alandır diye düşünüyorum. Elbette üstünde durduğum çeşitlendirme birçokları için sadece kopuş demektir de nasıl anlarlarsa anlasınlar. Ekonomi farkında olmasalar da zaten İslamidir.
İslam iktisadı, epistemolojik olarak bu kaynak çeşitlendirmesinden yararlanıp İslami olan ekonominin aslına rücu ettirilmesini ya da ekonominin içine sokuşturulan özünden saptırıcıların nasıl arındırılacağını inceler.
Sosyal bilimler nomotetikleşmiş, standart teşhis tuzağına düşmüş ve çözüm yerine çözümsüzlük vadeder hal almıştır. Ekonomiyi özünden saptıranlar, bu teşhis tuzakları ve çözümsüzlüğün çözüm olarak sunulmasıdır. İslam iktisat düşüncesi alandaki bakış açılarını zenginleştirecektir. İnsanlık çağ atlarken ve felsefe buna paralel olarak yeniden kurulurken sosyal bilim alanının olgularının tekrar ve sürekli fenomenolojisini yapmak tuzaktan çıkıp çözümü aramaktır. Bu imkânı da insanlığa epistemolojik çeşitlendirme
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…