Erdoğan Nasıl Devrilir? Narkoz-Borç-Savaş

Yıl 1688… İngiltere’de Kral William tahta çıktığında dokuz yıl savaşları Fransa ile başlamıştı. Bugünkü anlamda bankacılık sistemi 1600 yılların sonlarında temelleri atılmıştı. Savaş nedeni ile İngiltere büyük miktarda borçlanıyordu. Bankerler 1694 yılında çoğunluk hissesi Nathan Rothschild’a ait olarak İngiltere Bankasını kurdular. Kral Willim’a 1.200.000 poundluk altın ve gümüş sermaye verdi. Banka Krala yıllık % 8 faizle borç verdi. Banka bir sinsi oyun daha yaparak kraldan 1.200.000 pounltluk para basma yetkisi alarak piyasaya kredi olarak verebilme iznini aldı. Aynı miktarı piyasaya da % 8 para basıp satarak toplam yıllık % 16 faiz elde etti. Bankanın havdan para yaratması böylece başladı.

Nathan Rothschild şöyle diyecekti:” İmparatorluğu yönetmek için kim kral olduğu umurumda değil. Çünkü Britanya’nın para arzını kim kontrol ediyorsa, imparatorluğu da o kontrol eder. Ben Britanya’nın para arzını kontrol ediyorum”

Yıl 1850… Osmanlı imparatorluğu içinden çıkamayacağı iktisadi sıkıntılar geçiriyordu. Kırım Savaşının finansmanı için hazine bomboştu. 1853 Kırım savaşını finanse etmek için devlet faizli tahvil çıkartarak borçlandı. Bu borçlanma paraya duyulan ihtiyaç ile aynı oranda hızlı bir şekilde arttı.( Hala sürdürülebilir borç politikaları olarak devlete dayatılır) Borçların takibi ve tahsili için 24 Mayıs 1854’te kurulan banka, ismini Osmanlı bankası olarak alıyordu. Bankanın Osmanlı ismi bir algı operasyonu olarak, sonraki operasyonların işaretiydi. Londra merkezi olan ve sahipleri Rothschild ailesi, Atkinson Wilkin, Pereire Kardeşler ve Tehedore Baltazzi di.Bu büyük borcun altında Osmanlı imparatorluğuna ikinci operasyon 27 Ocak 1863’te kendisini yeniden yapılandırdı. Osmanlı devleti İngiliz –Fransız bankerler ortaklığında olan Osmanlı bankasına; 30 yıllık kağıt basma yetkisi verdi.Bu bildiğiniz matbaa kağıdı değildi. Osmanlı devleti, 30 yıl boyunca hiç bir şekilde kağıt para basamayacak başka kuruma bastıramayacak garantisi verdi. Tarih 20 Kasım 1881’i gösterdiğinde Duyun-u Umumiye İdaresi kurularak Osmanlı’nın iktisadi bağımsızlığı sona ermişti.

Hiç bir askeri operasyon o zamanlar Süveyş kanalının kontrolünü Osmanlının elinden alamazdı. Ancak bankerleri borç operasyonları, kanal yapımını borçlandırarak, ödenemez hale gelen borçları borç yükü altındaki Mısır Hidiv’i 176.602 kurucu hisseyi Rothschild’in desteklediği Lord Beaconsfield’e satmak zorunda bırakıldı.

Cumhuriyet kurulduktan sonra Osmanlı bankası banknot basma ayrıcalığı 1935 yılına kadar uzatıldı. Para İngiltere’de basılıyordu. Gerekçe ülkede banknot matbaası olmayışıydı. 1958 yılına kadar para Türkiye’de basılamayacaktı. Milli bir Merkez Bankası kurulması isteği engellenerek bugünkü dışa bağımlı yapısını Ocak 1970 tarihli 1211 sayılı yasa ile TBMM para basma yetkisini özel bir şirket olan, kökleri dışa bağımlı Merkez Bankasına devretmiştir. Merkez bankası milli bir banka kuruluşundan beri olamadı.

Yıl 1996.. Refah partisi iktidara geldiğinde Erbakan Güçlü Türkiye’nin güçlü ekonomiden geçtiğinin göstergesi olarak ekonomiye ağırlık verdi. Kamuoyunda mimarlığını Prof. Dr Mete GÜNDOĞANIN yaptığı “Havuz Sistemi” olarak bilinen parayı kontrol etme diyebileceğimiz bir sistemle; memura, çalışanlara, emekliye görülmemiş maaş artışları yapıldı, D-8 kurulmuştu. Erbakan’ın bu iki hamlesinden dolayı ABD diş işleri Bakanı Warren Chistopher gizli bir mesaj gönderiyordu. Mesaj Hükümletin yıkılması için ABD merkezli bir sürecin başlamasını içeriyordu. 15 Haziran 1997 Çırağan sarayındaki D-8 kurulmasından sonra bütün liderlere küresel elit operasyon yaparak görevden uzaklaştırıldı.

Ülkeyi uçuruma götüren üçlü koalisyon dönemi ithal bakanı Kemal DERVİŞ ekonomik tetikçi olarak Türkiye’ye gönderildi. Ülkenin finans sitemi, yer altı ve yer üstü kaynakları elit uluslararası sermayeye teslim edilir hale geldi.

Bir gömlek değişikliği denerek, elit güçlerle uzlaşarak Ak parti iktidara geldi. Ak partinin iktidarı döneminde geçirdiği süreçler, siyasal ve iktisadi açıdan Türkiye’nin en kırılgan noktalarını oluşturdu. Borçlanarak bir büyümede olsa halka yansıyan olumlu yönler, Ak Parti’yi daha da her seçimde güçlendirerek çıkardı. Çok iyi başlayan ABD ve AB ilişkileri Türkiye’nin ekonomisi güçlendikçe 2071 hedefini dillendirdi. Sesini yükselten Milli yönde yükselten Erdoğan, Feto terör örgütü ile terbiye edilmek istendi. Bir darbe ile devrilemeyen Erdoğan ekonomiyle vurulmak istendi. Ancak ilk yoklama dalgası diyebileceğimiz bu saldırı direnç noktalarını iyice tespit etti. Şimdi bu tespitler yeni iktisadi operasyonel hamleleri bekliyor.

Erdoğan’ın Rusya ve Çin’le kendi paralarımızla ticaret yapalım önerisi Erbakan’ın D-8 ekonomik işbirliğindeki hedefi anımsatmaktaydı. Ancak bunun gerçekleşmesi için mevcut para kredi sistemini devletin düzenlemesi ve denetlemesi şarttı. Türkiye’de bugün parayı dış güçler kontrol etmektedir. Hükümetin faiz cenderesinde çırpınmasının nedeni para sistemidir. Paranın millileşmesi, edinilmiş kazanımların sağlamlaştırılması için şarttır. Şikayet edilen vergilerin nedeni para kontrolünün hükümetin elinde olmayışıdır.

Erdoğan nasıl devrilir?Sorusunu kapalı kapılar arkasında tartışan üst akıl; imparatorlukları çökerttikleri “borçlandırma ve sonra savaşa sokma” sistemi ile Erdoğan’ı devirmek istiyorlar. Ancak bunu sinsi biçimde nasıl gerçekleştirecekler? Erdoğan’ın devrilmesi Türkiye’nin kaderiyle özdeşleştirilmiş durumdadır. Erdoğan’a ekonomik yapılacak operasyonun Türkiye’ye yapılacağı yaklaşımı çok da yabana atılacak bir yaklaşım değildir. Ekonomik başarılar sergileyen, ekonomik başarısızlıklarla gidebilir. Türkiye’deki sürdürülebilir borçlanma yapısı olan borca dayalı para sistemi, bu operasyonun ana merkezidir. Halkın bankalara borcunun Ak parti öncesi 2002 de 6.6 milyardan 2017 de, 15 yıl içinde 426 milyara yükselmesi ekonomik bir operasyondur. 2002’de Dış borç Bürüt stok’u GSYH oranı %54.8dir. Bugün 2017 de bu oran % 49.1 çıkmıştır. Toplam dış borcumuz 412.4 milyar$ dır. Bütün borç göstergeleri savaşa sürükleyen tarihsel alt yapıyı gösteriyor.

Üst düzey yöneticilere; mevcut sürekli borçlanmanın devam ettirilmesi, dokunulmazsızlığı telkinlerinin kökleri yerli değildir, milli değildir. Unutulmamalıdır ki Türkiye görünen düşmanından ziyade, bu iktisadi politikaların değişimine giderek ekonomik gücü ile toprak bütünlüğünü daha güçlü sağlayacaktır.

Özellikle önerilen faizsiz finans alternatifleri gibi, gerekli köklü iktisadi değişimlerin yapılmasını geciktirecek, sistem içerisindesözde faizsiz alternatif uygulamalarla, borç ekonomisini üretim ekonomisine çevirecek; çalıştay ve raporlarla alternatif gibi sunulan önerilerin hepsi, borca dayalı para sistemi içinde sorun çözemeyen, oyalayıcı yaklaşımlardır.Üst akıl elbette bu alanlarda da aktif rol almaktadır. hepsi Türkiye’ye düşük düzeyde başlatılan iktisadi operasyonlar olup, maalesef her alanda borçlanmalar çok ciddi ivme kazanmıştır.

Sözün özü; İktisadi politikalarda uygulanan narkozun etkisinden çıkmamız gerek. İktisadi kurtuluş, parasal bağımsızlıkla başlayacaktır. Üretimin önündeki sermaye yetersizliği yalanını kaldıracak, yeni bir iktisadi model olan Taban Ekonomisi ile olacaktır.

Not: Prof Dr Mete Gündoğan’ın yeni çıkmış Destek yayınlarından “Narkoz” isimli kitabından istifade ettik. Kitaba ulaşmak isteyen için aşağıda link’i veriyorum.

 

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

4 saat ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

11 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

12 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

16 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

16 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

18 saat ago