“Erdoğan siyasi bir dehadır.” cümlesi bize değil Hakan Bayrakçı’ya ait. El-hak doğrudur. Bu cümleye ve Sayın Bayrakçının bu konuda ki diğer açıklama cümlelerine katılıyoruz.
Erdoğan’ı seven sevmeyen, destekleyen ya da desteklemeyen herkesin istemese de katılması gereken bir görüş olduğunu çok iyi biliyoruz.
Sayın Erdoğan, kabul etsek de etmesek de siyasi bir dehadır. 22 yıldır iktidarda olmasına rağmen, kapitalist düzeni uyguladığından ve borca dayalı para sistemine devam ettirdiğinden dolayı eleştirsek de o bir siyasi dehadır.
Zira kazandığı seçimlerin sayısını kendisi de unuttu Erdoğan… İşte bu kazandığı seçimler, onun siyasi denklemleri iyi çözen ve başarı sağlayan biri olduğunu, diğer ifade ile siyasi bir dahi olduğunu bizlere göstermektedir.
Şu soruyu sormamızın zamanı geldi herhalde…
Erdoğan eğer siyasi bir deha olmasaydı, 22 yıldır iktidar olabilir miydi?
Eğer Erdoğan Siyasi bir deha olmasaydı, zamanında ABD tarafından “burada petrol yok” denilerek kapatılan kuyulardan petrol çıkartabilir miydi?
Erdoğan siyasi bir deha olmasaydı, siyasi denklemleri çok iyi kurarak, Karadeniz’den doğalgaz çıkartabilir miydi?
Eğer Erdoğan siyasi bir deha olmasaydı, tüm entrika ve engellemelere rağmen, İHA’ları, SİHA’ları, TCG Anadolu’yu yapabilir miydi? İnsansız hava uçaklarını ve bilumum savaş sanayiinde gerçekleşen gelişmeleri küçük gören ve küçük göstermeye çalışanlara ASELSAN’da ki intihar süsü verilmiş mühendislerimizin ölümlerini hatırlatmakta fayda var.
Yani bizim anlayacağımz, bugünlere kolay gelinmedi?
Şüphesiz Erdoğan’ın başarısı, halkın içinden gelen bir halk çocuğu olmasından ve samimiyetinden kaynaklanıyor. Onu bazen İstanbul Kasımpaşa’da bir Romen sofrasında görüyorsunuz, bazen de balkondan kendisini çaya davet eden vatandaşın çay muhabbetinde…
Sayın Erdoğan’ı camide Kur’an-ı kerim okurken de görüyorsunuz, herhangi bir yerde vatandaşın yanında iftar sofrasında da…
Sayın Erdoğan’ın doğallığı ve samimiyeti, karşıdaki insanlara tüm doğal haliyle geçiyor ve karşılık buluyor.
Mesela ona benzemeye çalışan muhalefet liderleri her defasında açık veriyor… Çünkü bizim, özellikle sol cenah olarak gördüğümüz insanlar, halktan ve halkın değerlerinden kopuk yaşayan insanlar. Daha doğrusu toplumun değerleriyle bir türlü barışamayan, kendilerini elit gören, halkı bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam, “benim oyumla dağda ki çobanın oyu bir olmamalı” diyen, halkı seçimden seçime önemseyen ya da önemsemiş gibi yapan insanlar. Hal böyle olunca da bu siyasi görüş, halk tabanında yeteri kadar karşılık bulamıyor.
Yani siz, beş sene halkın değerleriyle kavga eder, mesela Kur’an Kurslarını kapatacağız deyip, seçim zamanı İmamoğlu gibi camide Kur’an-ı kerim okursanız, bu millet bunu yutmaz…
Siz halkı saf olarak görebilirsiniz ama halk zannettiğiniz gibi saf değildir.
Her fırsatta başörtüsü düşmanlığı yapar, başörtüsü için “iki metrelik bez parçası” derseniz, seçim zamanı bu millet, sizin helalleşme sözlerinize kanmaz ve inanmaz.
Erdoğan’a özenir bir iftar sofrasına oturursunuz ama ezan okunmadan iftar açarsınız… Erdoğan gibi halkın sofrasına oturmak istersiniz ama o insanların evine ayakkabıyla girersiniz… Ömrünüz boyunca yere mindere oturmadığınız için de, oturduğunuz sofrada bir türlü bağdaş kuramazsınız.
Hülasa, Sayın Erdoğan halkın içinden gelen, gençlik yıllarından itibaren siyasetin içinde olan ve siyasi havayı çok iyi koklayabilen samimi bir insandır. Erdoğan’ın bu samimiyeti de manevi değerlerine bağlılığından kaynaklanmaktadır.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
ANAHTAR KELİMELER: ERDOĞAN