Erkek Terörü Kadın Cinayetleri

Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti haberi ile karşılaşmayalım. İstanbul Pendik’te pompalı tüfekle ateş ederek 17 yaşındaki lise öğrencisi Helin Palandökeni öldüren ve iki erkek öğrencinin de yaralanmasına neden olan 21 yaşındaki Mustafa Yetgin, “Tasarlayarak adam öldürme” suçundan tutuklandı.

Elif Gazioğlu’nun “Sosyal politika çalışmaları 7. sayı Ocak-Haziran 2013 tarihli Kadın Cinayetleri makalesinde; Adalet Bakanlığı, Türkiye’de kadınlara yönelik cinayet oranının 2002 ile 2009 yılları arasında yüzde 1,400 artış varken, 2002 yılında 66 kadın öldürülmüş, bu rakam 2009’un ilk yedi ayında 953’e çıkmıştı. Erkekler 2017 Ağustosta 13 kadın öldürdü. Kadınların % 69’unu kocaları öldürdü.

2017’nin ilk sekiz ayında erkekler 183 kadın ve kız çocuğunu öldürdü. 2010 dan günümüze kadar öldürülen kadın sayısı 1853 kişi. 2010-2015 yılları arasında kadınları öldürenlerin oranı;

% 53.6 Eski koca

%18.8 ailedeki erkek akraba

%14.2 erkek arkadaş/eski erkek arkadaş

%13.4 diğerleri

Bu rakamlar bağımsız Sivil toplum örgütlerinin çalışmaları ile verilen rakamlar. Devletin resmi rakamları konusunda bu şeffaflığının olmayışı, bu rakamın çok daha üst düzeyde olduğu kaygısını oluşturuyor. Bu cinayetlerin sorumlusu kim? diye sorsak elbette başa oturtacağımız katilin kendisidir. Peki katil bir insanın canını almayı kafasına koyduğunda nereden gücünü alıyor?

Katilin suçu işleme nedenleri üzerinde elbette çok şeyler yazılabilir. Sosyal politikaların bu suçların üzerinde yüksek oranda bir etkisi olduğu gerçeğinin yanında, suçun işlenmesindeki son kararı vermeden önce yasal caydırıcılık da önemlidir. Demek ki yasalarımız, kadın öldürme oranlarına baktığımızda yeterli ve caydırıcı değildir.

Buradaki zarar bir mala verilmiyor, bir can alınıyor. Bunun geri gelmesi, ailesinin acısının dinmesi mümkün değildir. Telafisi mümkün olmayan bu suçun karşılığı ne olmalı? Sosyal medyada, suçu işleyenle ilgili ağıza alınmayacak küfürler yazılırken, katledilen masum liseli kızımız için de yapay göz yaşları dökülmektedir.

Hele hele bir takım milletvekillerinin olayı kınama tavrı, bulundukları konum gereği, asla sorumluluklarını yerine getirmiş olmuyorlar. Bu cinayetlerin engellenmesi ile ilgili Adalet Bakanlığı, Aile Bakanlığı bir çok yasal çalışma yapıyor ama suç oranları yükselen bir trende devam ediyor. Neden? Çünkü toplum olarak ve yöneticiler olarak bir çok şeyde olduğu gibi, kadınları öldürenlere nasıl bir ceza verilmesi gerektiği konusunda Allah’tan daha iyi biliyorsunuz.

Sizin vereceğiniz cezaları katiller biliyor ve bu bilgi ile suçu işliyor. Bir yönü ile kadın öldürmeye karar verdiğinde sizin vereceğiniz cezayı bilerek bu kararı veriyorlar. Katil olmaya karar vermiş olan, Kendisine Allah’ın emrinin uygulanacağını bilse ve bunun daha önceki örneklerini görse o suçu hangi oranda işlemeye karar verir?

Öldürdüğü an öldürüleceğini bilen biri nasıl bir karar verir?

Allah söyle buyuruyor; Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız. ( Bakara 179)

Bu ayete göre suçu işlemeyi düşünen, kısas edileceğini bildiğinde suçu işlemekten sakınabilir mi?Evet, belki % 100 bunu diyemeyiz ama çok büyük oranda bu kesin ve caydırıcı tedbir, insan öldürme oranlarını düşürecektir.

Şimdi sırayla sorumluları ifade ediyorum;

1. TBMM birinci derecede sorumludur. Kısasa kısas yasasını tek ilah kabul ettiği Allah’ın emrine göre mi çıkaracak, dini başka, kültürü başka batının koyduğu yasaya göre mi sürdürecek?

2.Diyanet ve din adamları ikinci derecede sorumludur. Allah’ın kısas emrini, toplumun gündemine taşıyarak toplumu bu konuda bilinçlendirip; kısasta gerçek manada hayatın olduğu öğretilmeli.

3. Sosyal medyada yazan çizen halktır. Katledilen Helen Palandöken kızımız; kendi kardeşiniz, kendi kızınız duygusu ile empati yaparak, kısasa kısas yasasının çıkması için TBMM’e baskı yapın.

Hiç kimse Allah’dan daha iyi bir çözüm yolu gösteremez. Bunu sessiz çığlıklarında vicdanlarını köreltenler de pekala bilir.

Bir hakim “ Efendim biz medeniyet gereği çöl kanunları ile hüküm veremeyiz” demiş. Hakim emekli olmuş, bütün birikimini bankadan alıp eve getirmiş. Ertesi gün kaporasını verdiği satıcı ile anlaştığı daireyi alacakmış. Gece eve hırsız giriyor ve hakimin bütün birikimini çalıyor. Hakim sabahleyin soyulduğunu fark edince öfkeyle “ Bu hırsızların hepsini öldüreceksin” diye feryat ediyor. Oysa Allah çalanın elini kes demişti. Hakim çağ dışı buluyor itiraz ediyordu. Şimdi ise öldürülmeli diyor.

Şüphesiz ki Allah’dır en doğruyu söyleyen.

Selam ve dua ile…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

3 saat ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

10 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

11 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

15 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

16 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

17 saat ago