<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
36,6738
EURO
39,9903
ALTIN
3.531,38
BIST
10.822,43
ALTIN
3.531,38
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
25°C
İstanbul
25°C
Çok Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
26°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Yağmurlu
7°C
Salı Kar Yağışlı
7°C

ERKEN SEVİNDİRİK OLMAYALIM DA!   

ERKEN SEVİNDİRİK OLMAYALIM DA!   
14/03/2025 00:10
A+
A-

Evet, herşey işte bu kadar kolay(mıydı)dı! Bahçeli “Hadi gel”dedi, O da “ben de sıkıldım artık eve gitmek istiyom aha geliyom” dedi. “Hadi dağdaki yoldaşlar sizde silahlarınızı bırakıp, düz ovada siyaset yapalım” dedi. Onlar da “emrin olur hünkarım” dediler.

Trump’ın yemin törenine  Ankara’dan kimseye özel davet gitmedi, ama kod adı “Mazlum Kobani” olan “Ferhat Abdi Şahin” davetli idi, sonra tekrar bütün davet listesi değişti, ama Mazlum Kobani daha sonra Washington’da idi. Yani Şam’a ABD’den geldi diyebiliriz. “MazlumKudüs’e gitmese de, Kudüs’ten birileri ona gelmiş olması gerek bu süreçte.

Mazlum Kobani”nin kod adındaki ilk isim, “Kürt halkının Mazlumiyeti”ni ifade ediyor. “Kobani” adı ise, asıl adı  “Ayn-el Arab” olan,  İngilizlerin Company’sinden mülhem bir isim.. Bu zat bu isimle Şam’da idi. Şam’ın şekerini çok özlemişti ve acelesi vardı, onun için bizimkilerin yaptığı gibi önce Ümeyye camii’ne uğrayıp, sonra Kabil’in Habil’i şehid ettiği dağ olan Kasiyun dağında çay içtikten sonra gitmedi. “Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın yüzü” demedi. IHA’dan Yılmaz Bilgen konuyu Salih Müslüm’e sormuş, o da “bir başka ülkenin yönlendirmesi ile değil, bir kendi irademizle bir karar verdik, zaten uzun zamandır da görüşüyorduk. Bu karar Öcalan’ın çağrısına paralel ve uyumlu ama kendi kararımız. Bağımsız devlet olma talebimiz yok. Uzlaşılan 8 maddeye” bağılıyız” demiş. Tabi zaten ABD, AB, nasıl karar verecekleri konusunda bu kararı bekliyorlardı. O karar da gelmiş oldu böylece(!?). Bu arada AB ülkelerinden kalabalık bir heyet, İsraillilerle ve Dürzilerle görüşmek üzere, Golan tepelerini görmek üzere bölgeye geliyor. Sahi, Sycos-Picot’cular konuyu görüşmek üzere geliyorlar da, şu bizim Ankara anlaşmasından doğan Suriyenin Türkiye sınır bölgesindeki Vesayat hakkımız ne oluyor, bu konuyla ilgilenen var mı?

Ferhat Abdi Şahin adındaki Ferhat, bizim Ferhat ve Şirinden değil, onun aşkı dağları delip geldiği bir başka aşk bu. Abd’yi de, Fransızca aksanı ile “G”yi “C” olarak okuyup “Golani/Colani/Culani” gibi okursanız “ABD’li” gibi anlayabilirsiniz. “Abdi” Arabca’da “Kul/Allahın kul’u” anlamına gelir. Oysa PYD sosyalist bir hareket, “Laikçi” bir anlayışa sahipler. Şahin’in ise bizim Şahin’lerden kiminle ilişkili bilmem.

HTŞ’nin başına gelib Şam’da Cumhurbaşkanı olan Ebu Muhammed el-Golani’nin gerçek adı: Ahmed Hüseyin el-Şara’dır. “Golani ya da Colani” aslında “Golan’lı” anlamına geliyor.  Ebu Muhammed de, Muhammed isimli bir oğlu varmış, ona nisbetle verilen bir isim. Şara ailesi Şam’da tanınan bir aile. Yani Şam’a 60 Km uzaklıktaki, stratejik bir noktadaki 2814 m yükseklikteki  Hermon dağının içinde yer aldığı Golan’da doğmuş. Hem Hermon dağı ve hem de  Kuneytire’ye 15-20 Km uzaklıktaki Golan tepeleri arasında yer alan Bental dağı da artık İsrail’in kontrolünde. Kuneytire 40 Km mesafede Öte yandan İsrail, hafta başında ileri karakollarını Şam’ın 20-25 Km yakınına kadar taşımıştı. Yani “Kul Ferhat” Şam’a geldiğinde, Şam, İsrail topçusunun top atış menzili içindeydi.

Cevabını arayan o kadar çok soru var ki! PYD Suriye’de 2003 de kuruldu.. 2011den sonra eylemlere başladı. Türkiye üzerinden Irak’taki Peşmerge’nin Suriye’ye geçişi 2014’de oldu. 2025’de, Türkiye’nin yeni bir barış planı sonucu, PYD Şam yönetimi ile el sıkıştı

Bugün Suriye’de İngiltere ve Fransa dışında ABD, İran, Rusya da var. Türkiye de var. Ve ülke fiilen Nuseyri, Kürt ve Sünni olarak 3’e bölünmüş durumda. Ürdün sınırındaki Dürziler Davud koridoru üzerinde İsrail’le birlikte hareket ediyorlar. Sigortacılar “çok ani ve hızlı gelişen ve çok iyi gözüken” işten uzak dururlar. Bazı şeyler eşyanın tabiatına aykırıdır.

Erkek İncir’in meyvesi erken olgunlaşır, iri ve parlaktır. Ama erken çürür, yenmez. Diğer İncirleri tohumlar. Suriye’de buna benzer. Korkarım o Suriye krizi bir takım tehlikeli senaryoların hayata geçirilmesi için bir fırsat oluşturacak, bölge dışı güçlere.. Bugün gelinen noktada Pentagonun devreye girmesi ile Apo Ankara’ya gelmeden Kul Ferhad Şam’a vardı bile. Bakalım İsrail, Kürt Yahudileri, Arap Yahudileri, Fars Yahudileri bu işe ne diyecek? ABD Tenef üzerinden nasıl haret planlayacak göreceğiz.  Litani ırmağı artık İsrailin Kuzey sınırı oldu. İsrail, Litani’nin kuzeyini Lazkiye ile kendi kontrolünde ayrı bir devlete dönüştürebilir. O zaman Lazkiye’nin Türkiye’ye taşınması yerine, Hatay’daki Nuseyriler aşağıya bağlanmak isteyebilir.(!?) Hani Nuseyri dedesi, “Türkiye bizi sahiplenmeyecekse biz İsrailden destek isteyebiliriz” diyordu ya daha dün. Davud Koridoru” yeniden aktif.  Chabat, Cebel-i Dürz’e geldiğine göre “Chabat Mafiası” ile “KHazaria Mafia”sı da kolları sıvayacaktır artık. Ruslar, İngilizler ve Fransızlar Lazkiye’deler. İranın desteklediği Hizbullah da orada.

Bakın orada, yakın geçmişte “Lazkiye Cumhuriyeti” adında bir devlet vardı.  Bu devletçik Suriye’nin kuzeybatısındaki Lazkiye bölgesinde, 1920’lerde Fransız Mandası altında kurulan özerk bir devletti. Fransız yönetimi, 1920’de Suriye’yi kontrol altına aldıktan sonra, etnik ve dini farklılıkları göz önünde bulundurarak çeşitli özerk bölgeler oluşturdu. Bu bağlamda, 1 Eylül 1920’de Alevi Dağı Devleti (État des Alaouites) kuruldu. Başlangıçta bu isimle anılan devlet, 1923’te Lazkiye Devleti olarak yeniden adlandırıldı. Lazkiye Devleti, 1930’da Suriye Federasyonu’na katıldı ve 1936’da tamamen Suriye Devleti’ne entegre edildi. Bu bir Fransız planı idi. Bunlar şimdi yeniden eski defterleri karıştırabilirler. Hatırlayalım: 1920’de Osmanlı İmparatorluğu‘nun 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmasının ardından Sykes-Picot Anlaşması gereği Suriye, Fransız Mandası altına girdi. Hatay Cumhuriyeti diye bir devlet daha vardı orada. Hatay Cumhuriyeti, 2 Eylül 1938 ile 29 Haziran 1939 tarihleri arasında bağımsız olarak var olmuş, ardından Türkiye’ye katılmış kısa ömürlü bir devlettir.

Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir. Barzani Irak Kürdistanını kurdu. Suriye Kürdistanı da artık hukuki bir kimlik kazandı. İran’a ABD bir operasyon gerçekleştirirse, orada da Kürdistan kurulur.  2. Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında İran, SSCB ve İngiltere tarafından işgal edildi. SSCB, İran‘ın kuzeybatısında Kürtlere ve Azerilere özerklik vaat etti. 22 Ocak 1946‘da Kürt lider Kadı Muhammed, Mahabad’da bağımsız bir Kürt devleti ilan etti. Mahabad Cumhuriyeti, 22 Ocak 1946’da İran‘ın kuzeybatısında, Mahabad merkezli olarak kurulmuş ve aynı yılın Aralık ayında İran ordusu tarafından yıkılmıştır. Kimse kendini kandırmasın, ertelenmiş planlar bu süreçte yeniden gündeme gelecek. Bu 3 Kürdistan birleşip, Birleşik Kürdistanı kurmak isteyecektir. ABD’nin İrana saldırması ile birlikte İran Kürdistanı ilan edilecektir. Yukarıda da iki Azerbaycan’ın birleşmesi sürpriz olmayacak.

Hazara koridorunun doğu ayağı bu şekilde açılmış olacak.  Ve Huzistan bölgesinden başlayıp Necefte, Kerbelayı merkez alan bir Şii kutsal devletçiği de var bu planda.. Yani Irak Şii, Sünni ve Kürtler olarak bölünecek. Peki Kerkük ne olacak? Onu bilmiyoruz? Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde, trollerin yalan haber bombardumanından kurtulup,  aklımızı başımıza toplayıp, anlam veremediğimiz “garip ama gerçek” olaylar yaşanıyor. Chabat’ı, Hazarayı, Karay projesini, Nuhi Yasaları, Kıyamet Teolojisini, Melheme-i Kübra’yı, Agarthayı, Yeni Dünya Düzenini anlamadan bu işleri anlayamayız. Ötekiler alnına haç çizip masaya oturuyor, bizimkiler dini kavramlardan sözetmekten adeta korkuyor. Onlar Davud Koridorundan söz ediyor, biz Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesinden söz edemiyoruz. Biz’den birilerinin Amerikalılarla, İngilizlerle, AB ülkesinden biri ile görüşmesine yakasına mescid-i aksa rozeti takarak oturmasını düşünebilir misiniz. Ya da yakasına Kelime-i Tevhid yazılı bir rozetle oturmasını. Bizimkiler (!?) Sürekli, tesbih çeker gibi “Uluslarası düzenle birlikte hareket etme” sözü veriyorlar. VİP ve CİP’lerimizin büyük bir kısmı sanırım bu müstekbirlerden korktukları kadar Allahtan korkmuyor olsalar gerek. Gerçek şu ki, Kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz.. Hem de yokuş aşağı koşar gibi.

Bu arada Apo kendine göre iyi bir iş çıkarttı. Az kaldı adamı birileri AtaKürt ilan edecek. Bunu ilk Ahmet Altan söylemişti, geçen gün buna zemin hazırlanma endişesini dile getirdi, AK Partili Şamil Tayyar!. Sahi, MHP değilde, bir başka parti Apo’yu TBMM ye davet etse ne olurdu? AK Parti de bu arada CHP’nin eline vurup, bu işi onun elinden aldı. Oysa dün AK Parti CHP gelirse bu konuda onların ne yapacağına ilişkin iddiaları bugün kendi eliyle gerçekleşiyor ama, bu konuda “dün dündür, bugün bugün kuralı” işliyor. Öyle ya “siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır”. Bu işlerde “imam”ın kim olacağına da, “müezzin”in kim olacağına da o birileri karar veriyor. FETÖ’de öyle olmadı mı, ya da Kalkancı’da. CHP’nin hayalini MHP ve AK Parti gerçekleştirince CHP’liler çıkıp buna karşı bir çift laf edemeyecekti tabi. Ve ABD CHP’ye ters köşe yaptı. “The Günaydın! Bonjour!?”

Ben “Apo ‘tevbe ettim’ dese de bizimkiler kabul etmez” sanıyordum, adamı bir aziz ilan etmedikleri kaldı-kalacak sanki. Apo dün “helal olmayan bir savaş” üzerinden ilerledi, ve bugün de yine “helal olmayan bir barış” üzerinde ilerliyor. Dün sırtlarını dayadıkları yer ABD idi aslında, ama Sovyetçi gözüktüler. Yüzlerini döndükleri, arz-ı ihlas ettikleri makam, ABD, AB, NATO, derin güçler ve  İsrail idi. Bu gün de onlar hakkında yine onlar karar veriyor. Aslında biz de onlar da oyuna getiriliyoruz. Sahi bu örgütlerin Uyuşturucu Mafyası ile bağları ne olacak? Bu konuda Şam yönetimi ile de anlaştılar mı ki!?.. ABD’nin PYD’ye verdiği silahlar ne olacak?. Örgütün elindeki silahlar ne olacak? Diasporadaki kişiler, onların yabancı ülkelerin istihbarat örgütleri ile olan bağları ne olacak?. PKK ile DHKP-C arasındaki derin bağ ne olacak?. Bu soruların cevabı yok. “Diaspora” deyince,  Suriye İhvanı ile PYD’dın öteki ülkelerdeki yoldaşları gelince sahi durum nasıl olacak!

Sanırım bu konuya yarın da devam etmem gerekecek.

Gereat İsrail, Khazaria/Karay Haritası ve Mavi Sarı logo “Crest of Ukraine”; Mavi zemindeki madalyon: “Khazarian Tamga

Bu haritaları doğru okumadan bugün neler olup bittiğini anlamak mümkün değil. Hazara+Karay+Nuhi Yasalar projesi ile Büyük İsrail’e giden yolun kapıları açılıyor. 2. ve 3. İsrail ile yukarıdaki haritada yer alan, Rus, Gürcü, Ermeni, Türk, Arap, Fars ve Kürt Yahudilerinin içinde yer alacakları 100 Milyon nüfuslu büyük İsrail hedefini anlamadan ne Ukrayna’yı ve ne de bugün bölgemizde yaşananları anlamak mümkün değil. Bu yolda önümüzde bizi bekleyen başka büyük felaketler söz konusu. Kadrolu, Şii ve Sünni Mehdiler fitnesi. Selefi, Şii, Sünni/Sufi’leri birbirine düşürecek fitneler.. Dikkatli olalım. Daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olmalıyız. Global tehditlere karşı global bir insanlık cephesi oluşturmalıyız. Kafamızı kiraya vermeyelim. Kurtarıcılardan kurtulalım. Sabırlı olalım. Din ve devlet büyüklerini, (Allahtan başka birilerini) İlah edinmekten yakamızı kurtaralım. Selam ve dua ile.

ABDURRAHMAN DİLİPAK 

MİRATHABER.COM  -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.