Ermeni soykırımı sakızını çiğneyen ABD Başkanı Biden, sakızı çiğnemekle kalmadı bir de çiğnediği sakızı patlattı. Ama patlattığı bu sakızın balonu, yüzüne gözüne de bulaştı…
Dünyanın her tarafını yangın yerine çeviren ABD, 24 Nisan’da tüm ayarları bozulmuş olan başkan Biden’ın yaptığı açıklamayla güya Türkiye’ye “Ermeni Soykırımı” hakkında ayar vermeye kalktı. Aslında ABD’nin biryerlere ayar verebilmesi için kendi ayarlarına bir bakması gerekiyor.
Zamanında kızılderili katliamına imza atan, Wiyetnam’da, Hiroşima ve Nagazaki’de, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ve ismini burada saymakla bitiremiyeceğimiz dünyanın birçok yerinde katliam yapan ABD, asılsız bir “Ermeni Sokırımı” konusunda açıklama yapıp Türkiye’yi suçlayarak, kendi yediği herzeleri gözden kaçırmak istiyor anlaşılan. Dünyanın her yerini kan ve gözyaşına boğan ABD, zeytinyağ gibi suyun üzerine çıkmak istiyor ama nafile… Artık Türkiye eski Türkiye değil, işin garip tarafı dünya da eski dünya değil.
Gittiği yerlerde bir damla petrol için oluk oluk kan akıtan ABD, 1965 yılına kadar hatta günümüze kadar zenci ırka uyguladığı baskı ve zulümleri görmezden gelerek, dünyanın jandarması edasıyla Türkiye’ye dil uzatıyor. Halbu ki ABD’nin dünya üzerinde ki sahte Jandarma rolü çoktan bitti. Buna inanmayanlar için diyecek tek bir cümlemiz var. Eğer Allah ömür verirse, beş on seneye kadar ABD’nin dağıldığını görmek için emin olun müneccim olmaya gerek yok.
Kurduğu sömürü düzeniyle dünyayı ekonomik, sosyal ve kültürel yönden sömüren ABD, Türkiye’nin bütün arşivlerini açmasına ve isteyen bütün tarihçilerin istifadesine sunmasına rağmen “gelin araştırın ve 1915 yılında sokırım olup olmadığına karar verin” demesine rağmen, havanda su döğmeye devam ediyor.
Müslüman Türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetleri görmezden gelen zihniyet herdaim var oldu dünyada. Mediniyetler kuran ve o mediniyet içinde, insanların rengine, diline ve dinine bakmaksızın huzur içinde yaşamalarını sağlayan milletimiz, bu tip açıklamalar ile kurduğu medeniyetlere gölge düşürülmek istendiğinin farkındadır.
Onlar ne derse desinler biz, kendimizden eminiz ve ecdadımıza sahip çıkarız. Bizim içimizde yaşayan ve ecdadına düşman olan bir zihniyetin varlığı da bizi üzmekte, ancak gerçekleri söylemekten de bizleri alıkoymamaktadır.
Ermeni soykırımı sakızını çiğneyenlere 1876 Anayasasından birkaç madde yazarak örnek verelim
1-Osmanlı hudutlarında yaşayan herkesin, ırk ve din ayrımı yapılmaksızın, can, mal ve ırz güvenliği devletin teminatı altındadır.
İşte tam da bunu söylüyoruz sayın okuyucum! 1970 yıllarına kadar zencilerin belediye otobüslerinde bile tecrit edildiği, lavobolarının ayrıldığı Avrupa ülkeleri ve ABD’nin şimdi kalkıp bizlere insan haklarından dem vurmasının elle tutulur bir yanı olabilir mi?
2-Bütün Osmanlılar kanun önünde eşittir. Hangi din ve mezhebe ait olursa olsunlar, herkes Osmanlı tebası sayılacaktır.
İnsan hak ve hürriyetleri noktasında bu maddeleri hayata geçiren ecdadımız, bakın aynı Anayasa içinde nasıl bir maddeyi uygulamaya koymuş:
“Hiç kimse din değiştirmeye mecbur edilemiyeceği gibi, herkes ibadetini serbestçe eda edebilecektir”
Olmadı tarihi açıdan biraz daha geri gidelim isterseniz. 1492 yılında İspanya’da soykırıma uğrayan ve kaçan yahudileri ne Avrupa ülkeleri ne de Rusya kabul etmezken, Osmanlı devleti kabul etmiş ve azınlık olarak onlara ayrıcalıklar da tanımıştı. Bu ayrıcalıklara ve insanca yaşama onuru aynı şekilde Ermeni vatandaşlarımıza da sunulmuştu.
Bu millet bu kadar vefakâr davranmasına rağmen, arkadan hançer yarasını da buralardan aldı. Yüzyıllarca Osmanlı himayesinde özgürce yaşayan, vergi ve askerlik konusunda muafiyetlik verilen, kiliselerinde rahatça ve özgürce ibadet edebilen, ticari alanda da rahatlıkla faaliyet gösterebilen Ermenilerin; 1. Dünya savaşı sırasında büyük bir kısmının düşman ile birlik olması ve cephe gerisinde sivil halka saldıran ve katleden çeteler oluşturması, bütün bu olanları “itilaf devletlerinin tahrik ve nifakıyla olmuştur” açıklamasıyla geçiştirilecek bir konu değildir.
Ermenilerin, cennet mekan II. Abdülhamit Han’a Cuma selamlığında düzenledikleri suikast girişimini, Ermeni meselesinden dolayı bir Fransız gazetecinin II. Abdülhamit Han’a “Kızıl Sultan” lakabını taktığını da hatırlatalım. Aslında bu konuda hatırlatılacak o kadar çok konu var ki…
Mesela 1909 yılında Adana ve Mersinde çıkarılan isyanların müsebbibi, Adana Episkoposu Muşeğ’dir. Bu olayda Müslüman ve Ermeni olmak üzere çok insan hayatını kaybetmiştir. Bu olayları Ermenilerin çıkardığını Ermeni şahitler söylemiştir ki bu belgeleriyle mevcuttur.[1]
1890’lı yıllarda Urfa olaylarına bakıp araştırıverelim. 1914 yılında Rus donanması Karadeniz Ereğlisini bombalayınca, bölgede bulunan Ermenilerin “Birkaç güne kadar Rusya buraları alacak ve bu bölgede Türk kalmayacak” diye propaganda yaptıklarını, daha sonra hükümetin Adapazarın’da yaptığı aramalar neticesinde, çok sayıda patlayıcı madde, tüfek ve asker elbisesi bulunduğu tarihi kaynakların yazdığı gerçeklerdir.
Bursa’da, Malatya’da ki Ermeni olaylarını heralde o sıkışık ve Kurtuluş mücadelesi verdiğimiz yıllarda bizler çıkarmadık.
Çok gerilere gitmeye de gerek yok. Ermenilerin yaptığı Hocalı katliamı daha dün gibi… Karabağ’ın işgali ise Türk milleti tarafından unutulmadı.
Hülasa;
Biden’in ne dediği sizi bilmem ama bendeniz için hiç önemli değil.
Bu konuda ancak şu soruların cevabı önemli.
1-Ermeniler, diğer azınlıklar gibi yüzyıllarca ülkemizde rahat ve özgür bir şekilde yaşadılar mı?
“Evet”
2-Ermeniler, diğer azınlıklar gibi din değiştirmeye zorlanmadan kendi dinlerini özgürce yaşadılar mı?
“Evet”
3-Ermeni vatandaşlar, Osmanlı yönetiminde bile paşa olarak hatta Sadrazam olarak görev yaptı mı?
“Evet”
4- Tüm bunlara rağmen de Osmanlı’nın son dönemlerinde, devlete ve millete karşı ihanet içine giren Ermeniler oldu mu?
“Evet”
O zaman Osmanlı devletinin aldığı “Tehcir” kararı neticesinde olanlardan da Ermeni vatandaşlar sorumludur. Bütün bu sebeplerden dolayıda ABD Başkanı Joe Biden’ın ne dediği önemli değil, tarihi vesikaların ve tarihi gerçeklerin ne dediği önemlidir.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
[1] Enver Bolayır-Talat Paşanın Hatıraları İst. 1946 syf 16-17
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…