Etiyopya devletinin insan hakları komisyonu medyaya yapılan açıklamada, Etiyopya’da geçen ay meydana gelen ölümcül çatışmalardan sonra 9.000’den fazla kişinin tutukladığı bildirildi. Bu gelişme, reformlar için bütün dünyada örnek gösterilen ve hatta başbakanına Nobeş Barış ödülü verilen bir hükümetin eski yönetimlerin demir yumruklu taktiklerine geri dönmeye başlamasına dair endişeleri artırdı. Afrika’nın en baskıcı ülkelerinden birinde demokratik değişiklikler vaat ederek 2018’de iktidara gelen Başbakan Abiy Ahmed, şiddet olaylarında ara sıra patlayan yeniden dirilen etnik milliyetçiliği dizginlemek için mücadele ediyor. Abiy’in reformları toprak, kaynaklar ve yerel güçle ilgili eski anlaşmazlıkları yeniden ortaya çıkardı ve şimdi, geçen yıl kendisine Nobel Barış Ödülü’nü kazandıran bu yeni özgürlükleri korurken vatandaşları koruma ikilemiyle karşı karşıya. Afrika’nın en kalabalık ikinci ülkesi için bir dönüm noktası olacak 2021’de Etiyopya’nın ilk özgür ve adil seçimleri yapılacak.
Ancak devlet tarafından yönetilen Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu (EHRC), müzisyen Hakalu Hundessa’nın 29 Haziran’da vurulmasından bu yana 9.000’den fazla kişinin tutuklandığını, başkentte ve çevresindeki Oromiya bölgesinde 178’den fazla kişinin ölümüne yol açan protestoları ateşlediğini söyledi. Tutuklananlar arasında, 8 Temmuz gecesi hamile karısının yanında uyurken polis yatağından sürüklenen muhalif aktivist Decene Tafa da vardı. Decene bir üniversite profesörü ve Oromo Federalist Kongre partisinin genel sekreteri. 42 yaşındaki eşi Aselefeç Mulatu, kocasının suçsuz olarak alındığını ve hapishanede COVID-19 kaptığını söyledi. Demokratik bir sisteme geçtikleri düşüncesine rağmen durumun eskisi gibi olduğunu ekledi. Muhalefeti bastırmak için güvenlik güçlerini kullanan önceki yönetimde toplu tutuklamalar yaygındı. Ancak Uluslararası Af Örgütü’nün Etiyopya analisti Fisseha Tekle gibi aktivistler, Abiy hükümetinin selefinin keyfi toplu tutuklamalarına başvurmasından korkulmakta dedi. Abiy aslında hem sülkedeki en büyük etnik grup olan ama genelde hakim grup Amharalar tarafından dışlanan Oromo bölgesinden gelmei hem de azınlık Müslümanlardan olması nedeniyle Oromolular tarafından bir ümit olarak görülmesine rağmen yaklaşık 120 milyon nüfuslu, Mısır’la savaşın eşiğine gelen ve ülkedeki Amhara, Oromo, Tigre, Somali, Afarlarla diğer Afrikalı ve Arap etnik grupların arasında denge sağlanması gereken Hristiyan çoğunluklu dev ülkeyi yönetmenin ağırlığını yaşamakta.