İslam’ın üçüncü mukaddes beldesi Kudüs’e yönelik Yahudi tekelciliğinin yanında bir diğer meydan okuyucu teo-politik tekelci bakış, Hıristiyan aleminden gelmektedir. Hıristiyan dünyasında kiliseler içinde arasında Evanjelikler, Kudüs konusunda tekelci ikinci bir cepheye sahiptirler; bu akıma mensup olanlar, protestan ana akımı içinde bulunan ve misyoner karakterde İsa Mesih’in rab oluşuna, O’na kulluğa özel önem veren, O’nun getirdiği ve müjde adı verilen mesajına özel vurgular yapan, Mesih’in ikinci gelişini ve literal anlamlarıyla İncil’i merkez odağında gören harekettir. Evanjelizm, kilise içinde hiyerarşi ve skolastik bir bakış açısına papalığın dini otoritesini reddeden Protestan bir gelenek olarak İsa Mesih’in rab ve yargılayıcı olarak ikinci gelişine özel önem vurgular yapar. Evangeliklere göre tarihin zirve noktası, bu ikinci görkemli geliştir; zira İsa Mesih, Göksel Yeni Kudüs’ü inşa ederek Tanrı’nın görkemini izhar edecek nihai yargılamayı yapacak iyiler ve kötülerin safını belirleyip cennet ve cehennemin sınırlarını çizecektir.
Evanjelik Kudüs hayali, Yuhanna’nın ilahi vizyonuyla belirlenen (Vahiy, 18), Yeni Kudüs adıyla bir Cennet olarak inşa edileceğinden yeryüzündeki herhangi bir şehre eşdeğerde olamaz. O bir şehirden de öte bütün metafizik ihtişamıyla ve azametiyle Tanrı’nın katından inen ama göksel bir devlet, paha biçilemez bir dünya ve evren olup aynı zamanda bir paradigma ve bir perspektif hatta dünya görüşüdür. Bu bakımdan o, postmodern perspektifle “rafine edilmiş bir salt iyilik kültürü” ve zihinlerin kavrayamayacağı kadar estetik mimarilerle dolu çok kıymetli bir yerdir. Bu etiketlerin yanında duvarları kıymetli taşlardan yapılmış ve içerisi alabildiğine mücevherle donanmış yüksek duvarlı Göksel Kudüs’ün hükümranlığında ona alternatif sanılan bütün dünya şehirleri ve seküler görüşleri Şeytan’ın sistemleri olarak zalim Babil ile özdeşleşmiş olup Mesih’in eliyle tamamen yok olmaya mahkumdurlar. Neticede göksel veya cennet krallığına dönüşen Kudüs, Tanrı’ya vefalı insanlar kusursuzluğa mükemmel bir uyuma ve barış ortamına ulaşacaktır (bkz. Vahiy 18,19, 20 ve 21. bablar ayrıca İşaya 33:24; 35:1- 2).
Daha detaylı söylersek; Evanjeliklere göre Tanrı ilk insandan bu yana katmanlar halinde yedi dünya zamanı yaratmış, en son devri altın çağa Mesih’in çağına ayırmıştır. Milenyum çağı adı verilen bu şaşalı dönemde İsa Mesih başkumandan olarak gelerek “Tanrı tarafından seçilmiş ilk halkı olan Yahudileri ve Kutsal Hıristiyan cemaatini yani ikinci seçilmiş halkı toplayıp düşmanla, kötülerle savaşacak ve sonunda Deccal (Antichrist) adı verilen kötülerin ordusunun kumandanı yenilgiye uğrayacak ve göksel Kudüs’ün başkent Mesih’in yargıç kral olduğu bin yıl süren uzun bir barış dönemi başlayacaktır. Bu hale inanan Hıristiyanlara göre diğer dünyevi krallıkları temsil eden zalim Babil’in aksine cennet konumunu alan Göksel Kudüs, her türlü kötülükten “damıtılmış” ve ilahi olmayan şeylerden “arındırılmış” bir şekilde Tanrı’nın tüm yargılamalarından beri olacak (mesela Vahiy, 21/9), inananların yani kurtulmuşların evi veya yurdu olan; sonuçta Tanrı Kuzusu İsa Mesih’in gelini ve Tanrı’nın görkemi ve gizemli varlığı (şakinah) haline dönüşecektir. (Vahiy, 21/9 ve 2; 21/11)
Evanjeliklerin şu an için İsrail’e tam destek vermelerinin ardında ahir zaman teolojileriyle örgülü politik inançlar yumağı bulunmaktadır. Zira dışlayıcı ve tek otorite kabul eden bir anlayışla “Evanjeliklerin Kudüsü”, tek bir cümleyle maddi olmayan bir yapılanma olarak gelecekteki “Hıristiyan cennetini” ve “göksel melekutu” yansıtan bir yerdir. Bunun için İsrail’in kaybolmuş kuzularının bir araya gelmesi yani üçüncü bir restorasyon veya iyileştirme öne çıkmalıdır ki İsa Mesih’in gelişi hızlansın. Teo-politik yönü güçlü Evanjelikler, Kudüs ve altın çağ bağlamında siyonizmin temel kanıtlarını İsa Mesih’in ikinci gelişine monte etmeleri sebebiyle “Siyonist Hristiyanlar”, radikal ve dışlayıcı ve Mesih merkezli öğretileri sebebiyle “fundamentalist hıristiyanlar” veya “Amerikanvari Taliban” ve teo-politik yaklaşımları sebebiyle “radikal dindar sağ” olarak da isimlendirilmektedir. Siyonist Hıristiyan diye isimlendirmesinden rahatsız olmayan bazı Evanjelik cemaatler, 1948 yılında Filistin’de kurulan İsrail devletini Kitab-ı Mukaddes’in “gerçekleşen kehaneti” olarak kabul etmektedirler. Zira onlara göre mikro açıdan İsrail üzerindeki İlahi plan ile makro açıdan insanlık üzerindeki İlahi plan eşgüdümlü olarak mükemmel işlemektedir.
Neticede küresel açıdan Siyonistlerin (Yahudi) görüşleriyle paralel öğretiler taşıyan tehlikeli siyaset yaklaşımına sahip olan Evanjelik Hıristiyan gruplar, emellerine giden yolda engel gördükleri İslam dinini ve Müslümanlar hakkında olumsuz, hatta öfke dolu ve düşmanca söylemlere sahiptirler. Söz gelişi etkili Evanjelik medya vaizlerine göre İsrail topraklarında vuku bulacak olan İsa Mesih’in ikinci gelişinden önce ortaya çıkacak kıyamet alametlerinden biri de İsrail’e tehdit olarak görülen İran ile büyük bir askeri savaş olacağıdır. Bu yüzden Evanjeliklere göre kutsal haçı yeniden yüklenip İslam ile topyekûn ahir zaman savaşı yapmak gerekir. Zira sıradan Müslümanlar dahil Müslüman toplumlarının tamamı “Şeytan’ın veya Deccal’ın yoldaşları” hatta “Mesih’in İncil’inin gerçek düşmanlarıdır.”
Prof. Dr. Mustafa Alıcı
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…