Kurtuluşumuzun tek çaresi, öncelikle Batılı olmadığımızı kabul etmekten geçiyor. Biz batılı değil, Doğuluyuz. Batı gibi giyinsek de, onlar gibi evlerimiz arabalarımız olsa da, dilimizi değiştirip onların dilini konuşsak da biz Doğuluyuz. Batı, bu toprakları itirazsız olarak onlara teslim etmediğimiz sürece bizi birbirimize düşürmeye, bizi katletmeye, bu coğrafyada kan akıtmaya devem edecek.
“İslam eşittir terörizm” Sloganı Oluşturuluyor
Son zamanlarda Batı’da ardı ardına patlamalar meydana geliyor ve sokakta yürürken birçok sivil ölüyor. Bu patlamalar da daima Doğuya, yani bize, yani İslam’a mâl ediliyor. Batı, “İslam eşittir terörizm” gibi bir algı oluşturarak, hem Müslümanları katletmeyi kendi halkı nezdinde meşru göstermek istiyor ve hem de kendi insanının son devirlerde olduğu gibi “fevc fevç/bölük bölük” İslam’a girmesini engellemeyi amaçlıyor. Diğer yandan bugünlerde Körfez’de Arap ülkeleri birbirine girmek üzere… Şu ya da bu sebeple Katar’ın dışlandığı bir Körfez oluşturulmaya çalışılıyor. Pekiyi Katar kim? Gezi Parkı vandallığı ile, 17-25 kumpası ile ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile ülkemizin belini bükmeye çalışanlara rağmen bu süreçte Türkiye’de ekonomik kriz çıkmamasında en büyük destekçimiz olan Müslüman ülke…
Hatırlayalım… 11 Eylül saldırılarını da Müslümanlara mâl etmişlerdi. Hakikaten gerçek failleri bulunamayan bu saldırılardan sonra ne oldu? Tüm Batı birlik oldu ve Ortadoğuya çıkarma yaptı. Önce, silahlı silahsız demeden Müslümanların üzerine bombalar yağdı. Bombalananların siyasi görüşüne, mezhebine, partisine bakılmadı…. Irak, Afganistan, Libya, Suriye’de tek tek isyanlar çıktı. Beğenelim ya da beğenmeyelim bu ülkelerin idarelerine karşı birden bire silahlı muhalifler türedi. Kimdi bu muhalifler, ne ara organize oldular, hangi para ile bu kadar silah alabildiler….
Ekmeği Bulamayanlar Silahı Nasıl Buluyor?
Öyle ya, evine ekmek götürmekten aciz olan Ortadoğu’daki bu halk tanesi binlerce dolar olan bu silahları nasıl temin edebildi? Silah fabrikaları mı vardı bunların… Aynı şekilde, bizim ülkemizde de açlıktan, geçimsizlikten dem vurararak dağa çıkan insan tanesi binlerce lira olan bu silahı nasıl kolayca elde edebiliyor.
Nasıl biliyor musunuz? Bu coğrafyanın insanı açlık çekerken, yoksulluk çekerken merhamete gelip de bir ekmek parasını vermeyen o Batı, yeter ki bu topraklarda huzursuzluk sürüp gitsin diye o binlerce dolarlık mühimmatı bilâbedel tek kalemde verebiliyor.
Pekiyi Batının Bizimle Derdi Ne?
Batının bizimle iki derdi var: Birincisi, başta petrol olmak üzer tüm hammadde zenginliklerimizi sömürmek. İkincisi de sapkın Siyonistlerin “vadedilmiş topraklar” takıntılarını gerçekleştirmek. Esasen dünyadaki tüm ekonomik suların başını tutmuş olan Siyonistler, bu “vadedilmiş topraklar” emelini gerçekleştirmek için tüm Batıyı kullanıyor. Düvel-i muazzama dediğimiz güçlü Batı ülkelerine diyor ki Siyonizm, siz bana vadedilmiş toprakları verin, ben de sizin Ortadoğuyu sömürmenizin garantisi olayım. İşte bizler birbirimizi yemekten başımızı kaldıramadığımız için bu oyunun figüranı haline getirildiğimizi göremiyoruz.
Kurtuluş Reçetemiz
Batılı değil Doğulu Olduğumuzu Kabul Etmek:
Kurtuluşumuzun tek çaresi, öncelikle Batılı olmadığımızı kabul etmekten geçiyor. Biz batılı değil, Doğuluyuz. Batı gibi giyinsek de, onlar gibi evlerimiz arabalarımız olsa da, dilimizi değiştirip onların dilini konuşsak da biz Doğuluyuz. Batı, bu toprakları itirazsız olarak onlara teslim etmediğimiz sürece bizi birbirimize düşürmeye, bizi katletmeye, bu coğrafyada kan akıtmaya devem edecek. Sağcıyız desek de, solcuyuz desek de, Aleviyiz desek de, Sünniyiz desek, Atatürkçüyüz desek de muhafazakarız desek de batı karşısında bizler Doğuluyuz ve bu kimliğimizle Batının sömürgesi olmak zorundayız (!) O sebeple her şeyden evvel bizler, öncelikle Türkiye’de yaşayanlar ve sonra Ortadoğudaki ve tüm dünyadaki Müslümamlar tüm farklılıklarımızı bir yana bırakarak derhal bir araya gelebilmenin, asgari müştereklerde buluşmanın yollarını aramalıyız. Bunun için evvela biz Türkiye’de yaşayanlar olarak;
Birbirimize Sağcı-solcu diye bakmadan, Ak Partili-CHP’li-MHP’li demeden, Alevî-Sünnî algısını kaldırarak öncelikle Batı’ya karşı net bir birlik tavrı oluşturmalıyız. Neden hep bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde bu kadar çok parti, mezhep ve grup var, bunu hiç düşündünüz mü? 50 Eyaletten ve 250 milyon nüfustan oluşan ABD’de seçimler iki parti üzerinden yürüyor. Bu ülkeye zincirlerle, işkencelerle getirilmiş olan zenciler bugün bu ülkeye isyan etmeyi bir kenara bırakalım, bu ülkenin vatandaşı olmakla gurur duyuyor. Neden ABD’de zenciler ayaklanmazken, bin yıldır beraber yaşayan Türkiye ve İslam ümmeti birbirini boğazlıyor? Çünkü bizi birbirimize düşürenler var!
Dilimizi Yumuşatmak:
– Siyasilerin ve ileri gelen kanaat önderlerinin dillerini yumuşatmaları gerekmektedir. İstişare, muhalefet, yanlışı düzeltmek için karşı duruş elbette ki gereklidir. Ama bu şiddet çağrıştıran bir üslupla olmamalı. Aksi halde birlik olamayız, birbirimize diş bilemeye devam ederiz.
– Fikir olarak şiddeti, silahı, isyanı haklı gösteren her türlü ideali (!) reddetmeliyiz ve bunlara teveccüh etmemeliyiz. Zira, ideallerine ulaşmak için şiddeti meşru gören her grup muhakkak kullanılıyor demektir. İşte PKK örneğinde olduğu gibi…
Adam Kayırmaya Son Verilmeli ve Liyakate Ehemmiyet Verilmeli
– Adam kayırmaya son verilmeli ve liyakate ehemmiyet verilmelidir. Gerek serbest teşebbüslerin desteklenmesinde ve gerekse kamuya memur alımlarında, gerekli arşiv araştırması sonucu vatana millete ihanet etmeyeceğine kanaat getirilen herkesin, inancı, felsefi görüşü, siyasi fikrine bakılmaksızın sadece işin ehli olup olmadığına göre desteklenmesi ve kamuya alınması gerekir. Aksi uygulamadan Allah razı gelmeyeceği gibi, bu durum millet içinde huzursuzluğa da yol açar.
– Belki de en mühimlerinden birisi insanların maneviyatını güçlendiren uygulamalara ağırlık vermeliyiz. Zira yaratılış gayesini gerçek manada bilen ve buna göre yaşayan herkes, kardeşini, dostunu, vatanını, milletini bileceği gibi düşmanını ve fitneyi de bilir. O sebeple Ümmeti bölmeye çalışanlara pirim vermez.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi