“Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin oyuncağı (fitne) durumuna getirme!
Ve bizi bağışla, ey Rabbimiz !
Şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin.” (Mümtehine, 5.ayet)
Dünya hayatı kıyamete kadar devam edecek karanlık ve nurun savaşıdır. Bu durum Allah Azze ve Celle’nin yeryüzündeki sünnetullahıdır. Dini, milleti, mezhebi ve cinsiyeti ne olursa olsun insan evladı ya da insansı varlıklar olduğu fark etmeden, kim olursa olsun karanlık ve nur cephesinin aktif ya da pasif olarak mutlaka askeri olacaktır. Bu bakımdan Rabbimiz Mumtehine suresi 5. ayeti celile de bizlerin korunma duası yapmasını teşvik eder. Karanlığın temsilcileri olarak hakikatin üzerini örtmek isteyen ve bu şekilde gerçeklerin ilizyonik birkaç dokunuşla perdelendiği ve doğal sürecinde tasdik eden değil inkâr eden güruhun güçlendiği toplumu revize etmek ister. Bu tuzaklar kurulur ve karanlığın askerleri vizyonunu eksiksiz yapar, nurun askerleri mücadele, tedbir, tevekkül ederken vizyonun gereğini kuşanmaz ise kati surette kaybeder ve batılın eğlencesi mertebesine düşer. Allah çalışana verir. O Rahman’dır. Bu sünnetullahı bildiğimiz için bizler Allah’ın rahmetinden endişeli değil kendi kusurlarımızdan yana başımıza gelebilecekten korku duyar ve endişe besleriz.
“Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin oyuncağı (fitne) durumuna getirme!
Ve bizi bağışla ey Rabbimiz!
Şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin.” (Mümtehine 5)
“Bir kimsenin Müslüman olmasına alâmet, İslâm düşmanlarını tanıması, onlara aldanmaması, sözlerini dinlememesidir.” der İmam Rabbani Hazretleri. Mektûbât-ı Rabbânî 163. Mektup
Tanımak bir tarih okuması yaparak düzeni anlamak ve anlaşılan düzeni güncelde yorumlamak ve gündemi bu bilgelikle okumak sürecine bizleri sevk eder. Dini, milleti, ırkı, mezhebi fark etmeden maddi ve manevi standartlar üzere ortak değerlerini korumak üzere gardını alan olmalıyız.
Bizler tarihi gerçeklerimizi farkındalık makamında öğrenmeli, kavramalı ve korunacak stratejiyi oluşturacak disiplini kuşatmaya çabalamalıyız. Tarihi olmayanın geleceği batıktır. Anı hüsrandır.
Yıllar önce memleketimizde Thomas Edward Lawrence adında bir İngiliz ajanı vardı. 1916-1918 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu‘na karşı yürütülen Arap isyanında, İngiliz irtibat subayı olarak görev yaptığı çalışmasında, İngilizlerin Orta Doğu’ya yayılma siyaseti istikametindeki faaliyetlerine katılıp Mezopotamya, Suriye, Filistin ve Mısır‘ı gezip, İslam adetlerini öğrendi. Bugün bu coğrafyalarda bizlerde iğreti duygular oluşturmak isteyen küresel düzenin dedeleri bir asır önceden gönül coğrafyamızın olduğu bu topraklara ne de ilgi, muhabbet ve alaka göstermiş meğer!
Neden bu ilgi?
Neden bu alaka?
1910 yılında Türkiye‘ye gelen Lawrence Oxford Üniversitesi mezunu bir arkeologdur. Ne kadar ilginç ki bir arkeolog adalet ve barışın hüküm sürdüğü bu topraklardaki Arapları, Osmanlı Devleti’ne karşı kandırıp kışkırttı ve Fırat Nehri kıyısında arkeolojik araştırmalar adı altında, Zeugma‘da kazı yaparak bilgiler topladı. Toprağımızı karıştıran, taşımızı laboratuvarlarda incelemeye alan bu kişinin ardında böyle bir dünya devleti var ve öyle ki
İngilizler Lawrence’ı ‘’Büyük savaş kahramanlarından biri’’ olarak kabul etmektedirler. Lawrence, yaşadığı bu dönemi, 1926 tarihli ”Bilgeliğin Yedi Sütunu” (Seven Pillars of Wisdom) adlı otobiyografik eserinde kitabında süslü bir anlatımla dile getirdiği iddiaların bir kısmı sonradan yalanlanmış ve aksi ispat edilmiştir. Türkler hakkında küçük düşürücü bir dil kullanmış, hatta tecavüze uğradığını iddia etmiştir. Daha sonradan bu iddia da yalanlanmış ve çürütülmüştür. Lawrence, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra vazifesini tamamlamış olarak İngiltere’ye dönmüştür.
İnsanlar sizi kontrol edemediklerinde, sizden nefret etmeye başlarlar. Bu gün küreselci çete ile NATO’nun nefreti kim üzerine? Ve yüzyılın Lawrence’leri kimler? Bu sorunun cevabı işte burada gizli. Küresel çete kimin kazanması için ellerinden geleni yapıyor ? (Economist ve Spiegel gibi dergiler ile yabancı TV kanallarının yüksek Türkiye ilgisi işaret levhaları.)
Dallarımız farklı yöne gitse de köklerimizin aynı ağaca ait olduğunu unutmamak lazım. Kim bizleri bölmeye çalışırsa en basit biyolojik bilgiyi hatırlayalım. İlkel organizmalar bölünerek, gelişmiş organizmalar birleşerek çoğalır.
Tarafları gözetir ve analiz eder iken hata ve kusura dair binlerce delil bulabilir yahut onların kusurlarını örtecek binlerce yasal boşluktan nefsimize hoş gelip faydalanarak adaleti menfi duygularımıza kurban edebiliriz. Bedelsiz güzellik olmuyor. Ama kimimiz bedeli görünce ahlaktan vazgeçiyor. Fakat bu durum asla helal olmayacak. Yazar Alev Alatlı bunu ne kadar güzel anlatmış:
”İflas eden kardeşinizin evini haraç mezat satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helal değil!
İmar ruhsatı olan bir müteahhit, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir!
Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alan ve sümen altı eden bir petrol şirketi yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir!
Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncının yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu sürece yasal dolayısıyla suçsuzdur. Ama helal değildir!
Ve son olarak bir kalem darbesiyle insanları sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı helal değildir!”
Adaleti menfi duygularımıza kurban etme özgürlüğümüz asla helal olmayacak ve bizden, evlatlarımızdan, milletimizden, insanlıktan, neslimizden tarifsiz bedeller ödetecek. Savaşı yüz yıl önce görmüş, tarihi yeniden ve yalan belgeler ile önüne dayatılarak alzheimer olmuş, celladı sevgili olarak kalbinde taht kurmuş bir nesil olarak en azından savaşın babalarını, savaşın çocuklarını, kadınlarını, ninelerini, dedelerini duysak ve anlasak değerlerimize, milletimize ve mevcut devlete sahip çıkan bir topluluk olarak kendimize gelirdik diye zannediyorum. Bakınız Filistinli bir babanın geleceğe dair neslini korumak adına aldığı tedbiri okuyalım. İnsanı nasıl da allak bullak ediyor.
“Bugün en garip şeyi yaptım:
Kardeşimin çocuklarından birini aldım ve ona benimkilerden birini verdim.
Yani evim bombalanırsa, benimkilerden biri hayatta kalacak
Eğer Onun evi bombalanırsa ondan biri mirası devam ettirmek için yaşayacak.”
Aziz Milletimiz
Kırgınlık
Kızgınlık
Öfkemizi
Kin Ve Nefretimizi
VATANIMIZIN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ DEVLET EBET MÜDDET İÇİN KARDEŞLİĞİMİZ İÇİN
bir kenara koyup AKLI SELİM KALBİ SELİM ile tarihe bakıp bugünü ve yarını görelim. Çünkü yarın geç olduğunda sadece biz değil bütün insanlık kaybetmiş olacak. Bilelim ki son yüzyılda insanlığın sigortası TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İDİ VE GÖRÜNEN O Kİ YİNE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ OLACAK.
Sonuç ne olur bilinmez ama uzun vadede elvan elvan renklerde tuğlalar olan bizler için, bizi birbirimize bağlayan ve sımsıkı yapıştıran sağlam bir yapıştırıcıya ihtiyacımız olduğu kesin. Ben o tuğlaları sımsıkı tutacak ve yapıştıracak betonun tarihi manevi ve maddi ölçekte kuşatan gerçekliğimiz, irfana bağlı köklerimiz ile korunan erdemimiz, ilim, bilim, teknoloji ile büyüyen geleceğimiz olacağını düşünüyorum. Zira bu parametreleri analiz ederken göreceğiz ki, bu değerler asla kim olduğunuza ya da neye inandığınıza göre sizi sınıflandırmaz.
”Hayırlar feth ola. Şerler def ola. Gönüller şâd ola.
Akıl başa gele, fitne taşa gele!
Devletimiz pâyîdâr ola! Birlik ve dirlik daim ola! Milletimiz selâmet bula!
Düşmanlarımız kâhr-u perîşân ola, oyunları bozula, boyunları büküle!
Kalplerimiz mesrûr, sırlarımız mestûr, zahirimiz mâmûr, bâtınımız pür nûr ola.
Cenâb-ı Hakk dert verip derman aratmaya.
Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, gönüllerimize imân vere, kalplerimizi musaffa eyleye.
Zümre-i salihinden ve gürûh-ı naci’den eyleyip, dualarımızı dergâh-ı izzetinde kabul ve makbul eyleye, nefesimiz Hakk, nutkumuz can bula.
Gönlünüz, haneniz huzur dola… ” Amin.
Selam ve dua ile kalınız.
Hatice Şebnem Diktürk
Amin amin binlerce kere Amin Çok sevgili ve kıymetli kardeşim benim muhteşem bir yazı…ne kadar doğru ne kadar ince tespitler. hayranlıkla tebrik ederim. Dilerim çok geniş bir kitleye yayılsın bu sözleriniz düşünceleriniz ve idrak edilsin ve uygulanabilsin. Rabbim bizi helak olmaktan korusun, Aziz milletimizle dinimizi yüceltsin inşaAllah…
Allah razı olsun
Rabbimin Lütfü ile
Amin amin amin Allah razı olsun kıymetli hocam
Ecmain
Allah razı olsun hocam emeğinize yüreğinize sağlık.
Rabbim dualarınızı kabul etsin.
Rabbim adı seçim olan fakat mezheple ırk ve dinle hiçbir alakası olmayan. İslam ve Haçlı seferi olan seçim savaşında islamın kazanmasını nasip etsin 🤲🤲🤲🇹🇷💡🇹🇷
Allah razı olsun
Rabbimin Lütfü ile
SEVGİLİ SAYGİ DEGERLİ BİRTANECİK COK SEVDİGİM HOCAM. NE KADARDA GERCEKLERİ YAZMİSSİNİZ RABBİM ELİNİZE KUVVET YUREGİNİZE FERAHLİK VERSİN İNSAALLAH RABBİM HOCAM HOCAM BEN OKURKEN BİLE TURKİYEYİ CEKEMEYİP TUZAKLAR KURMAK İSTEYENLERDEN RABBİM BİZLERİ KORUSUN KOLLASİN İNSAALLAH HOCAM YUCE ALLAH. CELLU CELALU HAKLİDAN YANADİR DOĞRULUĞU SEVER RABBİMİZ HOCAM. RABBİM SİZİNDE SEVDİKLERİNİZİNDE. OMURLERİNİZİ HAYİRLİ ÖMÜRLER VERSİN İNSAALLAH. ELİNİZE KOLİNUZA EMWGİNİZE SAGLİK HOCAM YAAA HOCAM BUTUN. HERSEYİ SİZİN SAYENİZDE OGRENİYORUZ VE BİLGİLENİYORUZ RABBİM SİZDEN RAZİ OLSUN HOCAM
Yüzyıllardır insanımız üzerinde oynanan oyunlar “böl parçala yut”, artık ümmet olma bilinci ve gereğiyle nşallah bertaraf edilecek, bundan sonra insanlık İslam’ın nuru ve adaletiyle ışıldayacak. Müslüman coğrafya üzerinde ki kanlı elleri kopacak , korkuları sahip olamadıkları medeniyetin ellerinden kayıp gitmesi. İnsanımız inşallah yarın, o zehirli beyinlere, zombilere gereken cevabı verip doğru olan tercihi yapacak.
Tuzakların başarısız olduğu,milletimizin bilgelik ve erdem ile birbirine sımsıkı tutunduğu,karanlıkların Nur karşısında kaybolduğu izzetli günleri umuyoruz.
Hep beraber ancak o vakit mesrur oluruz
Amin hocamcok güzel dillendirmissiniz Allah razı olsun Rabbim inşallah hakkın galibiyetini görmemizi nasip etsin
Göreceğiz İnşeallah kıymetli kardeşim.Allah yar.
👏❤🇹🇷🙏🤲🤲🤲İlmine, kalemine, kalbine sağlık be hocam. Hayırlı ve bereketli olsun. Önce milletimize sonra insanlığa…
Çok teşekkür ederim Ahmet Üstad. Tüm dualarımız geçici bir cennet bahçesi olan su dünya hayatında,kalıcı iyilikler ,insanı güzellikler bırakarak göçüp giden enbiyalara, ecdadımıza benzer haller ile dünyaya salih izler bırakarak ukbaya göçmek.Rabbin Cemali ile müşerref olan o kutlu zumreden olabilmek hepimiz adına Amin Ya Muin
Amin amin amin. Kaleminize sağlık.
Amin amin amiin.
Yüreğinize sağlık Şebnem Hanım.
Allah sizden razı olsun inşallah
🇹🇷🇹🇷