Siyasiler, ekonomistler ve işçi-işveren sendikacıları aldanmaya ve aldatmaya devam mı edecek?
Asgari Ücret
İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrete asgari ücret denilmektedir.
Ekonomik gerçekleri Hak penceresinde bakıp göremediği ve hakiki önlemleri alamadığı için Ülkemizde var gibi görülen ekonomi bilimi ve yönetimi fiilen acziyet içinde. Büyük ölçüde dışa bağımlı bankacılığın egemenliğine dayalı faizci düzen işçinin de, işverenin de, çiftçilerimiz ve emeklilerimizin de kanını emiyor.
İstanbul sanayi odasının açıklamasına göre kazancın yarısından fazlası faizcilere gidiyor. Bir önceki yılda bankacılığın kârı, yatırımların üç katından fazla oldu. Devlet dış ve iç borçların baskısı altında.
İşveren ve İşçi Sendikalarının Dilenciliği
Gel gör ki faiz sömürüsü altında inleyen işveren sendikaları da, gerçekleri görme özürlüsü işçi sendikaları da faizci düzenle hesaplaşacakları yerde hükümet kapısında dilenciliği yeğlemekte. Birisi zam talebinde bulunmakta, diğeri ise zamma karşı çıkmakta.
Soralım: oy alma ihtiyacında olan hangi hükümet ve hatta daha fazla verim alabilmek için hangi akıllı işveren işçisine bolca zam vermek istemez. Ama hükümetin yeterli imkân yok, işverenlerin de çıkar ihtirasları çok. Çünkü imkânlar faize aktarılıyor. 2022 bütçesinde 240 milyar faiz ödemelerine ayrılmış. Bankacılık palazlanırken milletimiz kıvranıyor.
Doktorlar eczanelerde satılan çoğu yabancı menşeli ruhsatlı ilaçlar dışında reçete yazamazlar. Kendi kişisel tecrübelerini reçetelerine fiilen yansıtamazlar. Bizim ekonomistler de böyle. Kapitalist ekonominin çıkarlarına hizmet edecek şekilde yetiştirilmişler. Gerçekleri görebilenler da çoğunlukla yüreksiz. Sistem kaynaklı arızaları dile getiremiyorlar.
Yaşadığımız Akıl Tutulması ve Asgarî Ücret
Allah’ın faizle savaşılması emrine Diyanet, İlahiyat ve diğer resmi ve özel ekonomik kurumların bile duyarsız kaldığı ülkemizde iman ve akıl tutulması yaşanmaz mı?
Nitekim asgari ücret konusunda da yaşanıyor. Ekonomist değilim ama hayatın içindeyim, durumu gözlemleyebiliyorum.
Uzun yıllardan beridir, her yılın sonunda bir sonraki yılın asgari ücret konusu konuşulur durur. Ekonomi bilir görünen ahmaklar beklenti içine girer. Talep edilen artış oranının kabul edilmesini problemin çözümü olarak görürler. Birlikte düşünelim:
Asgarî Ücret Yüzde Yüz Artsa Ne Olacak
Yeni asgari ücret artışı öyle genelde gerçekleştiği gibi yüzde yirmilerde değil yüzde yüz olsa ne olur? Olacağı birkaç ay geçici rahatlamadır, o kadar. Çünkü devlet, verdiği zammı doğrudan ve dolaylı olarak vergilerle geri alacak. İşverenler de ödedikleri ilave ücretleri ürettikleri mallara yansıtacaklar. Böylece yediden yetmişe bütün gıda, enerji, giysi, sağlık ve ulaşım giderleri artacak. Peki temelde ne değişecek? Gelecek yıl yine asgari ücret tartışmaları başlayacak.
2022 Verilecek Faiz Çalışanlara Dağıtılsa
Devletimizin yalnızca 2022 yılında -muhtemelen borçlanarak- ödeyeceği 240 milyar faiz, değil 10 milyonluk asgari ücretlilere, bütün çalışanlara dağıtılsa ve bu durum birkaç yıl devam etse ülkemizin geçim problemi çözülür, refah düzeyi de artar
Faizli düzene mahkum ve mecbur muyuz? Faizlerin önemli bir bölümü, bankaların havadan ürettiği reel karşılığı olmayan kaydî paralar için ödenmektedir.
Tarım ve Hayvancılığı da Faize Mahkum Ettik
Üstelik yanlış ve büyük ölçüde dışa ve yerli çıkarcılara bağımlı tarım yönetimiyle çiftçileri Denizbank gibi modern ama lanetli kurumlara mahkum ettik. Yetmedi, son yıllarda hatalı eğitim politikaları ve medya düzeni ile çiftçilerimizin ve hayvancılıkla uğraşanlarımızın sayısını yarıdan aza düşürdük. Sonuçta en hayati ve de saman gibi en basit tarımsal ihtiyaçlarımız için ithalata başladık.
Evet bir akıl tutulmamız var. Çünkü Allah kendisini ve yasalarını unutanlara kendileri ve menfaatlerini unutturuyor. Okuyalım:
“ Ey iman edenler! Allah’ın yasalarına aykırılıktan korunun ve herkes, (dünya ve âhiret hayatı için) yarına ne hazırladığına baksın. Aman Allah’ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan sakının, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Bir de Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da nefislerini ve gerçek menfaatlerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar Hak yol olan İslâm’dan çıkan kimselerdir.
ElbetteCehennem ehliyle cennetlikler bir olmaz. Kazanacak ve kurtuluşa erecekler yalnızca Cennetlikler olacaktır”
Ali Rıza Demircan
Not. Ülkemizin sorunu kişisel değil sistemseldir. Bizim ana sorunlarımız materyalist eğitim sistemi ve borca dayalı para, faize dayalı ekonomi düzenidir. Bular da ancak milli mutabakatla ve köktenci devrimlerle çözümlenebilir.
Sayın hocam, asgari ücret bahsettiğiniz gibi bir tarif değildir. Bilakis asgari ücrette Devlet işverene diyor ki yanında çalıştırdığın bir işçiye ödeyeceğin ücretin en az limiti asgari ücrettir. Bir anlamda işçiyi koruma ücretidir. Bu meblağın belirlenmesinde bahsettiğiniz kalemlerden ziyade belki bir kişinin günlük besin/kalori miktarı ihtiyacı (açlık sınırı) göz önüne alınarak ücret belirlenmektedir.
Bahsettiğiniz tanım daha ziyade yoksulluk ücreti tarifindeki kalemlerdir.
Ülkemizde asgari ücret ve sigorta arasında bir bağ bulunduğu için işverenlerimiz işçinin hak ettiği ücret yerine en az olan koruma ücretini, asgari ücreti temel alarak ödemelerini gerçekleştirmektedir. Bu ödeme de müslüman işverenler sınıfta kalan işverenlerdir malesef. Evli, 2 çocuklu olarak 4 kişilik bir aileye bakan erkeğin (ya da eşiyle beraber çalışan bir ailenin) geçimini asgari ücretle sağlıklı sürdürmesi mümkün müdür? Simit çay hesabı bile artık yorucudur.