Bu yazımda ilginç bir olayı ve çarpıcı bir zihniyeti açıklamaya çalışacağım.
Neden özellikle İslam dünyasında huzur yok, güven yok, birlik yok ve dirlik yok, acaba neden?
Dikkat edip düşünmek gerekir: Nüfusu iki milyar civarında olan İslam âleminin kitabı Kur’an’ı Kerimde, faiz kesin yasaktır ve net haramdır. Üstelik Cenabı Hak, hiçbir haram ve günah için kullanmadığı ağır ifadeleri faiz için kullanır. Kur’an’da kullanılan ağır ifadelerin en ağırı faiz hakkındadır. Faizin ne denli zararlı ve ne denli tehlikeli olduğunu en ağır ifadelerle beyan eden Rabbimizin kesin yasağına rağmen, müslümanların gündeminde faiz yoktur. Fakat faizin vahametini idrak etmek ve derinlemesine düşünmek iman meselesidir.
Ey müminler! Allah’tan ittika ediniz, faizden geri kalanı terk ediniz. Eğer gerçekten imanınız varsa? (bu kalitede müminler iseniz.) Yok, eğer faizi terk etmezseniz Allah ve Resûlü ile savaşa girdiğinizi bilin. Eğer faize tevbe ederseniz mallarınızın sermayeleri yine sizindir. Böylece ne zâlim ne de mazlum durumundasınız. (Bakara:2/279) Özellikle burada bir ayrıntıyı ifade etmek gerekiyor. Faiz kurumunun sahibi, devlet olsun, özel sektör olsun veya birey olsun, veren olsun, alan olsun hepsi zûlüm kapsamındadır. Hatta faiz düzeni karşısında infak sistemi için mücadele etmeyen herkes müteselsilen bu kategoridedirler.
Öyle ise, özellikle müslümanlar faiz karşısında tavır koyup mücadele vererek infak sistemine geçmek için seferber olmalıdırlar. Mutlak manada inanarak bunca zulmet içinde çaresizlik girdabına kapılmamalıdırlar. Eğer kalpleri nur kaybına uğramışsa duyarlı olamayacaklardır. Tabii kalp artık iman açısından da tamamen devre dışı kalmıştır. Meselenin ne kadar ilginç ve ne kadar da korkunç olduğunu, dünyada önderimiz ahirette şefaatçimiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi şerifinde bildirmektedir. “Ümmetimin üzerine öyle zaman gelecek ki o gün müslüman kazandığının helalden mi haramdan mı geldiğine aldırış etmeyecektir” Çünkü haramlar kalbi karartır. Bu şaşırtıcı duyarsızlık birçok meselenin vahametini açıkça ortaya koyar. Bu haram da tahribatını hız kesmeden sürdürür.
Müslümanların, altından çıkamayacaklarını zannettikleri günahlar yüzünden her şeye karşı duyarsız kalmaları kaçınılmaz olur. Bu vesile ile faiz müslümanları içten çökertip duyarsızlaştırıyor. Duyarsız kaldıklarından dolayı da hiç rahatsız olmuyorlar. Haliyle faiz gibi bir harama duyarsız kalan müslümanlardan hayır beklemek de imkânsızlaşıyor. Bundan sonra da afetler, felâketler, zillet, cehalet ve daha nice tehditler müslümanlara kâbus oluyor, çepeçevre kuşatıyor ve hiçbir hakikati idrak etme cesareti gösteremiyor, bunalıma giriyorlar.
Bugün olduğu gibi ilmî alanda bir varlık gösteremiyorlar. Bütün müminlerin kardeş oldukları şuuruna varamıyorlar. İslam âleminin lidersiz gövde olduğunu fark edemiyorlar. Başlarında halife ve hilafet merkezini hayal bile edemiyorlar. Tefrikadan kurtulamıyorlar. Top yekûn “Allah’ın ipine” sarılamıyorlar. Dinî değerleri tahrif etmeye yeltenen cahil ve ehliyetsizlere cevap verme gücünü gösteremiyorlar. Gıda maddelerinin ve insan neslinin tehdit altında oluşunu önlemek için varlık gösteremiyorlar. Siyasî arenada ilkeli olamıyor ve çıkarcılık zaafından arınamıyorlar. Bireyselleşen toplumu, cemaat bilincine kavuşturamıyor ve benlik marazından kurtulamıyorlar. Yıkılan aile enkazı için çare aramıyor, ciddi bir proje bile üretemiyorlar. Dedikodu ve malâyaniden arınamıyorlar. Velhasıl Kur’an gibi bir hazineye de hiç değer vermiyorlar. Netice olarak haram yiyen, hele hele faiz gibi bir haram yiyen duyarlı olamıyor. Hatta kendilerine faiz kelimesi hatırlatıldığında rahatsız bile oluyorlar
Faiz, insanları öylesine duyarsızlaştırır ki, müslüman da olsa namus kavramını unutur. Artık toplum, pespâye bir çöplük yığını haline gelir. Ve devamla atık çer çöp görünümü verir.
Şimdi düşünebiliyor musunuz? Piyasada devasa zâlimler türedi. Sınır tanımaz haramzadeler merhamet ve adaletten bağlarını kopardılar. Devleti bile sollayıp hiçe saydılar. Yine düşünebiliyor musunuz? Kadın doğurduğu dört çocuktan hangisinin hangi babaya ait olduğunu kestiremiyor! Sözde nikâhlı kocası, TV ekranında, o kadına, evine dön diyebiliyor!
Devlet dâhil, hiçbir parti, hiçbir kurum, hiçbir gönüllü kuruluş duyarlı davranmıyor!
Hiç düşündünüz mü? Şimdi biz ne yapacağız?!
Esselamualeykum.
İlhan ORAL