İslam Dininde sosyal dayanışmaya özellikle de yetimleri korumaya ve yetiştirmeye son derece önem verildiği cahillerimizce de bilinir. Çünkü yetimler Cennet yoludur.
Bu gibi konularda Diyanetimizce de gerekli açıklamalar yapılır.
Bu tespitten sonra konumuza girebiliriz.
İslam Din’inde evlatlık uygulaması yoktur.
Bunun anlamı yetiştirilen evlatlık ile onu yetiştirenler arasına evlilik mahremiyeti/ haramlığı oluşmaz. Bir diğer anlatımla şartlar gerektirse kişi evlatlığı ile evlenebilir.
Bir de evlatlık edinilen kişi, onu evlat edinen kişiye öz çocukları gibi varis olamaz.
Değinilmesi gereken üçüncü derece önemli bir husus da yetim de olsa çocukların, onu doğuran anası ve babası ile hukuki ve sosyal ilişkilerinin sürdürülmesidir.
Cumhuriyet döneminde medeni hukuk tercüme edilerek yasalaştırılırken evlatlık uygulaması kanunlaştırılmış, İslamî mahremiyet ve miras ölçüleri de kasıtla çiğnenmiştir.
Fatih Altaylı’nın Saldırganlığı
Diyanet İşleri Başkanlığı‘na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu‘nun resmi internet sitesinde “Depremzede çocuklar evlat edinebilir mi?” şeklindeki soruya “Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz” şeklindeki doğru ve gerekli yanıtı, her İslam karşıtını tedirgin ettiği gibi kendince sağlam bir KAMÂLİST olan Fatih Altaylı’yı da rahatsız etmiştir.
Fakat Fatih Altaylı Twitter hesabında yaptığı paylaşımda “Yahu siz gerçekten sapıksınız anladık da diyanet gibi bir kurumda ne işiniz var. Sapıklar. Gidin porno sektörüne girin. Atatürk’ün millete doğru düzgün din bilgisi verilsin diye kurduğu kurumu sapık muhayyileniz ile kirletmeyin” ifadesini kullanarak sapıkça bir saldırı gerçekleştirmiştir.
Fatih Altaylı budur, İslami konularda cahildir, sapıktır ve saldırgandır.
Mirat haber olarak biz sözlü saldırganlara aynı yöntemle cevap verilmesinden yanayız. Ancak Diyanet, merhum Hasan Karakaya gibi cevap veremeyeceğine göre başlattığı hukuki süreci sürdürmelidir.
İslam’ı geçtik kendisini bile savunamayan Diyanet’e bizim de tahammülümüz yoktur.
Diyanet bu konuda açıklama yaptı ve bu melanet le ilgili de suç duyurusunda bulundu.
Neticede Diyanet dinî temsili olan bir devlet kurumu. Böylesi densizlere onların diliyle cevap vermez, vermemelidir. Kendisine yakışan şekilde cevabı da vermiştir.
Fatih Altaylı’ya sizler daha farklı cevaplar vermişsiniz. Eyvallah. Fakat yazının sonundaki “İslam’ı geçtik kendisini bile savunamayan Diyanet’e bizim de tahammülümüz yoktur.” ifadesi ne oluyor şimdi? Affedersiniz de bu savunmak değil, kara çalmanın farklı bir boyutu. Bunun eleştiri kabul edilmesi biraz zor.