Mirat Haber Ajansı
Ocak ayının sonunda, Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından Çin’in Sincan eyaletindeki Türk kökenli vatandaşlara yönelik eğitim kampları aracılığıyla insanların dönüşümü programı hakkında bir rapor yayınlanmıştı. Çin Komünist Partisi ülkesindeki kampların meslek okulları olduğunu iddia ederken, rapor aslında bunların korkunç toplama kampları olduklarını ortaya koymuş, işkence ve yargısız infazlara ek olarak, bu kamplarda kadın mahkumların cinsel istismarının sistematik olduğunu bildirilmişti. Gözaltında tutulan Uygur ve etnik Kazak kadınlarının cinsel taciz hesapları bir süredir haberlerde de yer alıyor. Çin tarihinde ilk kez ortaya çıkmıyor. Budist rahibeler de daha önce Tibet’in dönüşüm kamplarında tecavüze uğramıştı. Bir kez daha tecavüz, Çin hükümeti tarafından Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak anılan Doğu Türkistan’daki Kadınların yeniden eğitimi için bir araç olarak kullanılıyor. Uygur kadınlarının dinlerini icra etmeleri ve anadillerini konuşmaları yasak. Seçtikleri kişiyi, istedikleri zaman ve istedikleri zaman, çocuklarını istedikleri gibi isimlendirmeleri, onları dışardan Müslüman olarak işaretleyen kıyafetler giymeleri de yasak. Kıyafetleri yetkilileri tarafından daha modern ve çekici olması için zorla kesilmekte ve yırtmaçlar eklenmekte. Bu kamplardan kaçmayı başaran kadınlar, zorla kısırlaştırıldıklarını, Çin hükümetinin kendilerine akla hayale sığmayan istismarlar yaptıklarını beyan ediyorlar. Ancak, feminist örgütler, bugüne kadar Müslüman kız kardeşlerine ara sıra verilen göstermelik destek dışında, kadın haklarının korunmasından gurur duyanların sesleri çıkmamakta. Kendilerini kadın hakları savunucusu olarak ilan ederek dikkat çekmek için her fırsatı değerlendiren Hollywood ikonları bile buna değinmiyor. Feminist hareketin bir parçası olduğunu gururla iddia eden sayısız örgütten hiçbiri Uygur Kadınlarına verdiği desteği dile getirmedi. BM Kadınları, Birleşmiş Milletler Kadınların Kalkınması Fonu (UNIFEM), Kadınlar Hakları için Uluslararası Kadınlar ve diğer pek çok insanın Uygur kadınları üzerinde gerçekleşen bu acımasızca savaşa karşı tek bir ifadesi bile yok.