İsrail, etkileyici, rekor kıran bir aşılama hamlesi yaparken, nüfusun 10’da birinden fazlasının şimdiden koronavirüs aşısı yaptırması sözkonusuyken, İsrail işgali altındaki Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinliler’ bu hak tanınmamakta. Son derece eşitsiz bir aşılama kampanyası olmakla suçlanan bu uygulama, Filistin topraklarında, açık bir ayrımcılığın çarpıcı bir örneğini sunuyor. İsrail, Batı Şeria’nın derinliklerine Pfizer / BioNTech aşılarını taşıyor. Ancak bunlar yalnızca Siyonist Yahudi yerleşimcilere dağıtılmakta. Etraflarında yaşayan yaklaşık 2,7 milyon Filistinlinin hiçbirine gitmeyecek.
Salgının yayılmasında vakalarda nüfus başına dünya liderlerinden İsrail’in Başbakanı Benjamin Netanyahu İsraillilere salgından ilk çıkan ülkenin olabileceğini söyledi. Oldukça gelişmiş bir sağlık hizmeti sisteminin yanı sıra, hızın nedeninin bir kısmı zengin ekonomi olabilir. Bir sağlık bakanlığı yetkilisi, İsrail’in ABD’nin ödediği 19.50 dolara kıyasla kişi başına 62 dolar ödediğini nelirtti. Spor stadyumları ve merkez meydanlarda aşı merkezleri kuruldu. 60 yaşın üzerindeki kişiler, sağlık çalışanları, bakıcılar ve yüksek riskli nüfus önceliğe sahip. Kliniklere giren genç, daha sağlıklı insanlar bile, kullanılmayan şişelerin israfını önlemek için bazen fazla stokla ödüllendirilebilecek. Tabii hepsi Israil vatandaşı olması şartıyla.
Bu arada, aynı topraklarda sınırlı özerkliği sürdüren nakit sıkıntısı çeken Filistin Yönetimi aşı yaptırmaktan kaçınıyor. Yine de Filistin sağlık bakanlığı genel müdürü Ali Abed Rabbo, ilk aşıların muhtemelen Şubat ayında geleceğini tahmin etti. Bunlar, Covax adlı Dünya Sağlık Örgütü liderliğindeki bir ortaklık aracılığıyla olacaktı. Covax, yoksul ülkelere yardım etmeyi amaçlıyor ve Filistinlilerin %20’sini aşılamayı taahhüt etti. Yine de Covax’a yönelik aşılar, dağıtımın başlaması için bir ön koşul olan WHO tarafından henüz “acil kullanım” onayı almamıştı. DSÖ Kudüs ofis başkanı Gerald Rockenschaub, Covax programına göre aşıların Filistin topraklarında dağıtılmaya başlanmasının “2021 başından ortasına kadar” olabileceğini söyledi. Dozların geri kalanının ilaç şirketleriyle anlaşmalar yoluyla gelmesi bekleniyor, ancak şimdiye kadar hiçbiri imzalanmamış. Gecikmeye rağmen, yetkililer, resmi olarak İsrail’den yardım istemedi. İki taraf arasındaki koordinasyon, geçen yıl Filistin cumhurbaşkanının güvenlik bağlarını kestikten sonra durmuştu.
İsrailli yetkililer, Filistinlilere fazla aşı sağlayabilecekleri konusunda öneride bulundular. Yaklaşık otuz yıl sonra, İsrail, Filistin ve uluslararası hak grupları, İsrail’i salgın sırasında işgalci bir güç olarak ahlaki, insani ve yasal yükümlülüklerden kaçmakla suçladı. Eşitsizlikler, potansiyel olarak İsraillilerin bu yılın ilk üç ayında bir tür normalliğe geri döndüğünü görebilirken, Filistinliler en azından yıl sonuna kadar virüs salgınına maruz kalacaklar. Uzmanlar, bu yaklaşımın İsrail’in sürü dokunulmazlığı hedefini olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyorlar. Binlerce Batı Şeria Filistinli İsrail ve yerleşim yerlerinde çalışıyor ve bu da enfeksiyonu yıl içinde yeniden başlatabilir.
Bazı uzmanlarsa İsrail’in bu ırkçı ayrımcılığının, bilmeden aşıların muhtemel olumsuz etkilerinden Filistin halkını koruyabileceğini iddia ediyorlar.
https://www.mirathaber.com/kategori/saglik/