Filler bazılarımızdan çok daha toplumcudur

Ali Rıza DEMİRCAN

İslam söz konusu olduğunda Oda tv aleyhte tavırlıdır. Ne var ki bazı haberleri ve yazıları bana ilham kaynağı olur. Ekrem Ataer imzalı “Oh be yalnız değilmişiz” başlıklı yazı da aşağıda sunacağım yazıma ilham kaynağı oldu. Değerlendireceğimiz bölümü alıntılayalım:

“Filler; örgütlü yaşayan, sosyal yaşamlarını kurallarla belirleyen, birlikte beslenen, yavrularını birlikte büyüten, birlikte göç eden, savunma biçimlerini birlikte gerçekleştiren bir takım. Hiç unutmam bir belgeselde izlemiştim; Afrika savanlarında susuz kalan ve küçük bir su birikintisi bulmak için günlerce yol alan filler ölmek üzere suyu bulduklarında, su başında başka bir fil grubu varsa bekliyorlar. Onların geldiğini gören grup da sinyali veriyor ve toparlanıp suyu yeni gelen yorgun gruba bırakıyorlar. Filler kibar “hayvan”lar, böyle bir sosyal düzende yaşıyorlar. Kuralları var, değişmez anayasaları ve gelenekleri var. Adâb-ı muâşeret, sosyal adalet, nezâket on numara.”

Yorumumuz

Ekrem beyin İslâm Dini’nin kaynaklarını oluşturan Kurân ve Nebevî Sünnet bilgisine sahip olduğunu sanmam. Bu sebeple biri diğerini tamamlayan bu iki ilahî kaynaktan aldığım bilgileri özetleyeceğim ve İslam’ın bilimsel gercekleri doğruladığına işaret etmiş olacağım.

Yalnız filler değil akrepler, solucanlar, balinalar ve kartallar da dahil istisnasız bütün canlılar filler gibi özelliklidir. Çünkü canlı türlerinin her bir türü Kur’ân diliyle ifade edersek biz insanlar gibi birer ÜMMET’tir. Bu gerçeği açıklayan Kur’ân’ın Enâ’m Sûresi’nin 38. âyetinde şöyle buyrulur:

“Yeryüzünde yürüyen bütün canlılar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar, hiç şüphesiz sizler gibi birer Ümmet’tirler. Biz (evrenin kayıt sicili, bilgi işlem merkezi gibi olan) Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Onlar sonunda Rableri huzurunda toplanacaklar.”

Açıkça anlaşılacağı üzere Kur’ân dilinde canlıların (Dabbe) her bir türü Ümmet sözcüğüyle nitelenmektedir. Onların, insan toplulukları; Peygamberlere bağlı cemaatler ve başarılarıyla insanlığın gelişimine katkı sağlamış üstün şahsiyetler anlamlarına gelen Ümmet sözcülüğüyle nitelenmeleri, anlamlıdır.

Evet onlar da bizler gibi ortak özellikler taşıyan birer ümmettirler. Daha açık bir anlatımla onlar da programlı olarak yaratılmış, hayat kanunları ve yaşam amaçları belirlenerek varlıklarına kodlanmış ve rızıkları Yaratıcımız tarafından üstlenilmiş birer ümmettirler. (Hûd 6)

Sevgili Peygamberimiz de onların her bir türünün bir Ümmet olduğuna açıklık getirmişlerdir.

Rabbim şanını artırsın O, mesela kendisini ısıran bir karınca sebebiyle karınca yuvasını yaktıran bir Peygamberin, Rabbimiz tarafından şöylece yerildiğinin açıklamıştır:

–Sen başka değil Allah’ı yücelten ümmetlerden bir Ümmet’i yaktın. (Buhârî Cihad 153)

BAKIŞIMIZ

Bilimsel tahminlere göre yüzbinlere türü olan ve her bir türünü bir Ümmet olarak algıladığımız canlılarımıza İslâmî bakışımızı şöylece özetleyebiliriz :

1. Hayvanlar bizler gibi özellikleri olan ümmettirler,
2. Hayvanlar Allah’ı zikreden varlıklardır
3. Hayvanların kendilerine özgün duâları vardır
4. Hayvanlar duygulu varlıklardır
5. Bazı hayvanlar insanların inançları ve yönetim biçimlerine ilişkin bilgiler edinebilmektedir
6. Zarar verildikleri için zarar verirler
7. Bütün hayvanlar biz insanlar için yaratılmıştır

Kobralar ve akrepler dahil bütün hayvanlar ve böceklere böyle bakarız.

Rabbimizin ve de peygamberimizin buyruklarına göre görevlerimiz de şöylece özetlenebilir:

 GÖREVLERİMİZ

1. Hayvanların hayat haklarına saygı duymak
2. Hayvanlara merhametli olmak
3. Onlara acı vermemek
4. İşkence yapmamak
5. Hayvanları putperestliğe ve haramlara aracı kılmamak

Acı Olan
Acı olan şudur; bütün yeryüzü varlıklarının ve tüm canlılarının kendileri için yaratıldığı insanların hayvanlardan daha aşağı konuma yuvarlanabilmiş olmalarıdır. Allah’tan bağımsız ve âhiret sorgulaması yokmuş gibi yaşayanları insanlık ve insanlığın bir diğer adı olan İslâm çizgisinde tutmak mümkün müdür?

“Hak ve halk karşıtı duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen ona koruyucu olabilir misin?
 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” (Furkan 25,43-44)

(Bu gibi kimseler, akıllarına ve kendilerine ulaşan ilahi tebliğe uymayıp sırf hissiyatına göre hareket etmeleri bakımından hayvanlara benzetilmiş; hayvanlarının hareketlerinin kendilerine verilen güç ve kabiliyetlerin yaratılış amacına uygun olmasına karşılık böyle kimselerin davranışlarının bu özellikten yoksun bulunmasından ötürü de onlardan gidişçe daha sapık oldukları belirtilmiştir.)

Not: Hayvanların diğer özelliklerini ve onlara karşı görevlerimizi yansıtan çalışmanın linki: