Bugünlerde dünya, Mısır’da Firavun Sisi cuntasınca idam edilen dokuz genci konuşuyor. Hele onlardan Mahmud el-Ahmedî, mahkeme başkanının “Sen suçunu itiraf etmişsin” demesine karşı, “Benim ifademi elektrik vererek aldılar. Bana verdikleri elektrik, Mısır’ın 20 yıl geleceğini aydınlatacak dozda idi. Aynı elektriği ben sana versem sen ‘Enver Sedat’ı ben öldürdüm’ demek zorunda kalırdın” demesine karşın, âdil olmayan bir yargılama yöntemiyle itirazına hiç kulak vermeden kahrolası zâlimler idam ettiler.
Evet dostlar, Firavun ölmedi, Mısır’da Sisi olarak yaşıyor. Bu Sisi ve avâneleri, Müslüman Kardeşlere karşı zulümlerini sürdürürken yalnız değiller. Arkalarında onları destekleyen Belam zihniyetli âlimler vardır.
Şimdi sizlere yıllarca El-Ezher Üniversitesinde hocalık yapmış, sonra da çağdaş firavun Hüsnü Mübarek’in talimatıyla müftülük makamına getirilmiş, “Mısır ordusunun, kıyamete kadar Allah yolunda nöbette olacağına” dair hadis bile uydurmuş olan Mısır eski müftüsü Prof. Dr. Ali Cuma’nın ülkeyi kan gölüne çeviren cuntacılara fetva vererek, Sisi’nin taa baştan beri yaptığı cinayetlere nasıl destek verdiğini hatırlatmak istiyorum.
Adı geçen Bel’am kılıklı eski Ezher Şeyhi; Mısır cuntasının başı Sisi, Savaş Bakanı, Genel Komutan ve Savunma Bakanı, içişleri bakanı ve diğer komutanların da hazır olduğu toplantıda söz alarak, -Sisi ve içişleri bakanına hitaben- “Sabredin, sebat gösterin çünkü Allah sizinledir. Hak üzerine olduğunuzu bilin. Başlattığınız yoldan kimse sizi engellemesin. Sizler Allah yolunda yürüyorsunuz” demişti.
Sisi ve takımının, Rasulullah ve veliler tarafından desteklendiğini iddia eden Ali Cuma, polis güçlerine dönerek “Onları (ihvanı) öldüren veya onların kendisini öldürdüğü kişilere ne mutlu. Savaşmak kahramanlık işidir. Darbeyi reddedenler ise ayak takımıdırlar” ifadesini kullandı.
Müslüman kanını dökmenin haramlığına binaen göstericileri öldürmekten çekinen subay ve askerlere de bakın ne diyordu Ali Cuma: “Onlar sizden bin kişiyi öldürmeden siz onlardan yüz kişiyi öldürün. Mısır ordusunu eleştirenler de kâfirlerdir“.
Müslüman Kardeşlerin tağut ve Haricî olduklarını söyleyen Ali Cuma, bunların Mısır’da yaşama hakkının olmadığını, polis ve askerlerin onlara ateş açmaktan tereddüt etmemesi gerektiğini ifade etmişti. (Bak: 24 Ağustos 2013 tarihli gazete ve internet siteleri)
İşte Ali Cuma denen bu “Kitap yüklü merkebin” çılgın ve kışkırtıcı fetvası neticesinde cuntacılar, daha da azgınlaşarak gönül rahatlığı ile muhalif sivil halkı dün meydanlarda öldürdüler, bugün de göstermelik mahkeme kararlarıyla hâlâ öldürüyorlar. Yarın kıyamet günü Sisi ve şürekâsı yaptıkları katliamdan dolayı hesaba çekilirken “Yarabbi! Ali Cuma âlim üstadımız fetva verdi, öldürün, Allah sizinle beraberdir, onları öldürenler cennetliktir dedi, biz de hiçbir sıkıntı duymadan öldürdük” derlerse, Ali Cuma Belamının hali nice olur, merak ediyorum. Allahu a’lem, Sisi ve suç ortaklarının cezası 1000 santigrat derece cehennem ateşi ise, Ali Cuma ve onun gibi cuntaya destek olan Belamların cezası 2000 santigrat derece olacağını zannediyorum.
Dünya İslam Âlimleri Birliği başkanı Yusuf el-Karadavi, yaptığı açıklamada; “Ali Cuma, Kuran ve hadis naslarını tahrif edip, ümmetin icma ettiği konulara muhalif beyanlar vererek, insanlığa ve İslam’a sığmayacak tutum sergiledi. Hak sahibine karşı güç sahibini, âlimlere karşı askerleri, halka karşı orduyu, kaleme karşı kılıcı, Kuran’a karşı yönetimi ve dine karşı devleti destekledi. Şeyh ya da General Ali Cuma, meşruiyeti olmayan bir yönetime meşruiyet tevdi etmeye çalışıyor. ‘Öldür’ diyor, zehirli fetvalar, kuşkulu ve tiksindirici ifadeler kullanıyor, ortalığa politize olmuş hükümler saçıyor. Şeyh Cuma, asla silah taşımayan ve darbeye karşı direnişi sürdüren insanları ‘hariciler’ olarak tanımlıyor. Hariciler silahla baskı kuranlardır, asıl hariciler itaat edilmesi ve emirlerine uyulması gereken halkın seçtiği meşru başkana karşı çıkanlardır. Siyonist devletin korumasında Mescid-i Aksa’ya giren Mübarek dönemi müftüsünün, nefretini Siyonistlere değil de dindaşlarını öldürmeleri için askeri kışkırtarak kullanması utanç vericidir” (Yeni Şafak- 11 Eki 2013) diyerek toplumu ifsad eden bu Belam kılıklı âlimin dini nasıl çarpıttığını gözler önüne sermişti.
İşte hemen hemen bütün zâlimler bu tür Belamları arkalarına alarak cinayetlerini rahat işlerler. Ciddi bir şekilde toplumsal tepki almazlar. Âlimler bu hâle gelmişse, tuz kokmuş demektir ve sözün bittiği yerdir. Bütün kâfir ve zâlimler için yaşasın cehennem.
Musab SEYİTHAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi