“Şu bir gerçek ki fluorid, diğer kimyevî maddelere göre daha çok ve daha hızlı ölümcül kanser vakıalarına yol açmaktadır.” Dr. Dean Burk
Fluorid (fluorür) maddesinin sağlığımıza zarar verdiği birkaç yıldan beri bilinmekle beraber şimdi bilimsel yönden resmî bir nitelik kazandı. Tahmin edilen ve/fakat yeni ispatlanan bu gerçek, ilim dünyasında itibar gören “The Lancet” isimli bir tıp dergisinde çıkan bilimsel makaleye dayanmaktadır.
Buna göre Fluorid, bir nörotoksik maddedir yani sinir hücreleri üzerine toksin (zehir) etkisi yapmakta ve beyindeki sinir hücrelerini tahrip etmektedir. Böylece Fluorid, kurşun, arsenik ve(ya) cıva gibi zehirli maddeler kategorisine girmiştir. Buna rağmen özellikle piyasada satılan birçok diş macununda önemli bir oranda Fluorid bulunmaktadır.
İlgili dergide yayınlanmış bilimsel araştırma, bütün dünya ülkelerinde son yıllarda artan nevrotik gelişim bozuklarının sebebini ortaya çıkartmak gayesi ile yapılmıştı. Küresel çapta milyonlarca çocuk bugün artan sayıda otizm, dikkat bozukluğu, hiperaktivite ve disleksi (legasteni) gibi kognitif (bilişsel) rahatsızlıklara yakalanmaktadır. Bunun sebepleri şimdiye kadar ancak kısmen biliniyordu. Bilhassa tabiî çevreye salgılanan çok az miktarda sanayi kimyasalları bile özellikle gelişmekte olan bebek/çocuk beyinlerinin fonksiyonlarını önemli derecede etkilemektedir.
Araştırmayı yürüten bilim insanları, şu ortak sonuca varmış: “2006 yılında gelişimi etkileyen nevro toksin kapsamına giren beş (5) sanayi endüstriyel kimyasalı tespit ettik. Kurşun, metil cıva, poly klorlaşmış fenil, arsenik ve tolüen (maden kömürü katranında benzinle birlikte bulunan, eritici ve leke çıkarıcı olarak kullanılan, yanabilir sıvı hidrokarbür). 2006 yılından beri yapılmakta olan epidemiyolojik araştırmalar sonucunda buna ilaveten altı (6) yeni gelişimi etkileyen nevro toksin tespit edilmiştir: Manganez, klorpirifos, böcek öldürücü ilaç (DDT), tetrakloroetilen, polibromlu difenil eter (PBDE) ve Fluorid.”
Araştırmacılar, aslında fosfat/gübre sanayiinin bir yan ürünü olan nevro toksin maddesi olan Fluoridin vücudumuza nasıl girdiğini de ortaya çıkartmıştır. Bu bağlamda iki önemli kaynak zikredilebilir:
Diş macunun içinde Fluoridin bulundurulması gereği veya inancı, Dünya Sağlık Teşkilatının küçük miktarda olmak şartıyla bu maddenin diş çürümesine karşı iyi geldiği görüşüdür. Bu görüşü savunanların argümanı, bütün gıda ürünlerinin içinde zaten Fluoridin bulunduğu ve dolayısıyla vücudun yapı taşlarından birisi olduğuna dayanmaktadır. Ne var ki burada dillendirilen Fluorid, mineral ve eser element olan ve badem gibi tabiî gıda ürünlerinden görülen Flüor ile hiç ilgisi yoktur. Bahsedilen zararlı Fluorid, sanayide üretilen mamullerin içinde yer alan sentetik bir maddedir. Aslında Flüor, gübre, cam ve(ya) seramik gibi sanayi kollarında üretim sonucunda ancak atık olarak kullanılmaya müsait bir maddedir. Bu atık madde daha sonra demir, çelik ve alüminyum üretimi ile uranyum işleme için kullanılmaktadır.
Suda veya diş macununda Fluorid oranı yüksek olursa diş minesi de bundan zarar görür. Fluorid, sadece diş minesinde değil aynı zamanda kemikte ve diğer organlarda da yerleşebilir. Bu durumda organizmadaki enzimlerin değişmesiyle birlikte bağışıklık sistemi, kan dolaşımı, nefes alma organları, karaciğer, böbrek ve beyin fonksiyonel olarak zarar görmektedir. Yüksek dozajda Fluorid vücuda girerse kansere sebebiyet verebilir, ileriki safhalarda kişilerde demans ve Alzheimer hastalıkları ortaya çıkabilir. Ne kadar çok Fluorid, o nispette de zekâ seviyesi düşmekte, hormonel sistem tahrip olmakta ve tiroit bozulmaları başlamaktadır.
Fluorid üzerine araştırma yapan bilim insanları, Fluoridi, beyinsel gelişimi engelleyen ve sinir sistemini bozan en önemli bir zehir olarak kategorize etmekte ve bütün sinir hastalıklarının sebebi veya en azından ortak sorumlusu olarak görmektedir. Bundan böyle çocuklarının sağlığını düşünen ebeveynler, çocuklarına Fluorid içeren su içermemeli ve diş macunu da almamalıdır. Buna karşılık doğal mamuller üreten alternatif sağlık pazarından yararlanabilir. Mesela Türkiye’de az da olsa yerli ve milli nitelikte kişisel bakım mamulleri üreten firmaların helal sertifikalı diş macunlarından yararlanmak mümkündür.
Örneğin yüzde yüz yerli sermaye ile 2015 yılında Bursa’da kurulmuş bir firma, Paraben, SLES ve Fluorid içermeyen fakat bunun yerine propolis, reishi mantarı ve çay ağacı yağı bulunduran bir diş macunu üretmekte ve bayiler aracılığıyla satmaktadır. İşte kendi ve çocuklarının sağlığını önemseyen aileler, bu gibi helal ürünlerden yararlanabilir. Diğer taraftan Sağlık ve Tarım Bakanlığı, halkımızın sağlığı için, içme sularımızı Fluorid’den arındıracak kanunî düzenlemeler yapmalı ve başta diş macunları olmak üzere Fluorid içeren bütün gıda ürünlerini yasaklamalıdır.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi