islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4954
EURO
36,2629
ALTIN
2.962,32
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Fuat Sezgin’in İzinde…

Fuat Sezgin’in İzinde…
1 Ağustos 2022 11:57
A+
A-

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’ın “Fuat Sezgin’in İzinde…” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..

Fuat Sezgin son yüzyılda çıkardığı en büyük dehası İslâm dünyasının. Fuat Sezgin’i iyi tanımayanlar, bu yargımın abartılı olduğunu düşünebilirler. Abartı filan yok burada: İslâm bilim tarihi konusunda tam 1300 cilt kitap hazırlamış ve hepsine de esaslı sunuşlar yazmış yakın tarihimizde bir benzeri olmayan bir öncü›den, bir dâhi’den söz ediyoruz.

DEĞERLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMİYORUZ
Değerlerimizin değerini vefat etmeden önce hakkıyla bilemiyoruz. Böyle bir zaafımız var, ne yazık ki. Değerlerimizi kaybettikten sonra fark ediyoruz bu kişilerin değerlerini.

Çağımızın Sinan›ı olarak adlandırdığım Turgut Cansever böyle bir değerimizdi: Âhir ömrüne doğru varlığı ancak keşfedilebilmişti. Değeri, çapı ve düşünceleri hakkıyla keşfedilebildi mi, peki? Bence değil henüz. Değerinin bundan sonra bilinebileceğinden de kuşkuluyum: Çok anlamsız gerekçelerle kitaplarının basımı yapılamıyor çünkü!

Yalnızlığa terkedilme konusunda Turgut Cansever yalnız değil: Fuat Sezgin Hocamız da, bu yalnızlığa mahkûm olmaktan nasibini aldı. 1960 darbesinin generalleri, Fuat Sezgin’in yanı sıra çok sayıda kişiye cehennem hayatı yaşattılar! Yaklaşık 15 yıl öncesine kadar Fuat Sezgin bilinmiyordu bile kendi ülkesinde!

Vefatının ardından 2019 yılı Fuat Sezgin Yılı olarak ilan edildi Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından.

Hakkıyla anlaşılmalı ve anlatılmalı genç kuşaklara ve bütün dünyaya Fuat Sezgin gibi bir deha.

FUAT SEZGİN’İN GÜLHANE PARKINA KATTIĞI DERİNLİK, ANLAM VE RUH
Sirkeci’den Gülhane Parkı’na girebilmek hiç de kolay değil. Gülhane Parkı, görece büyük bir park ama ölü gibi. Gülhane Parkı’nın hakettiği şekilde değelendirildiğini düşünmüyorum. Gülhane Parkı, Osmanlı›nın ölümünün semiyolojik sembolü gibi: Ölü. Unutulmaya, yalnızlığa terkedilmiş. Koskoca bir medeniyetin atan kalbi, yaşayan, yaşatan, bizi diriltip kendimize getiren ruhu olarak çok güzel etkinliklere ev sahipliği yapabilir. Yetkililer, önerilerim üzerinde düşünedursunlar, biz Gülhane Parkı’na girelim evvelâ…

Gülhane Parkı, Fuat Sezgin Hocamıza ev sahipliği yapıyor hiç olmazsa. Az şey mi bu! Fuat Sezgin, insanlığın medeniyet birikiminin, bilim tarihinin, düşünce tarihinin muazzam bir hafızası demek.

Fuat Sezgin, İslâm medeniyetinin, bilim ve düşünce tarihinin özü, özeti, ruhu demek.

Fuat Sezgin, İslâm medeniyetinin insanlığa yaptığı katkıyı 1300 cilt kitapla dünyaya tanıttığı, sunduğu için bizim medeniyetimizin ve ülkemizin onur ve kıvanç kaynağı.

Fuat Sezgin’i genç kuşaklarımıza hakkıyla anlatabilirsek çocuklarımız aslâ aşağılık kompleksine sürüklenmez, her biri yeni Fuat Sezgin’ler olma hayaliyle dolup taşar, geleceğe umutla koşar…

Bu ülkenin medeniyet birikimini, bu birikimin derinliğini, çapını anlayabilmek için kendi çocuklarımıza ve dünyaya Fuat Sezgin’i hakettiği gibi anlatmamız şart.

FUAT SEZGİN’İ İYİ ANLARSAK, GELECEĞİ BİZ KURABİLİRİZ YENİDEN…
Geçtiğimiz günlerde, Gülhane Parkı’na derinlik, anlam ve ufuk kazandıran Fuat Sezgin Hocamızın kabrini ve çalışmalarının vücut bulmuş hâli İslâm Bilim ve Teknoloji Müzesi’ni ve Vakfı’nı ziyaret ettik belgesel film yönetmeni Hediz Halıcı kardeşimle birlikte Müze’nin ve Vakfı’n başkanı Mecit Çetinkaya Bey’in daveti üzerine.

Mecit Bey ve ekibi çok güzel bir ev sahipliği yaptılar bize: Başta kendileri olmak üzere, Kütüphane Müdiresi Özlem Karakaya, vakfın mütevelli üyeleri Sümeyye Hanım, Mihriban Ateş ve Ayşegül Kutluca ile Gürsel Aksoy, Müze’nin kuruluşu, tarihçesi, faaliyetleri konusunda çok önemli bilgiler verdiler, araştırmacılara hizmet veren ve Fuat Hoca’nın hazırladığı 1300 cilt kitabın ve on binlerce kaynak yayının yer aldığı kütüphaneyi gezdirdiler.

Benim en çok merak ettiğim iki sorunun cevabını bu ziyaretimizde almış oldum: Fuat Sezgin Hoca’nın kendi yazdığı kitaplar, Arapçaya bile 30 küsur yıl önce çevrilmesine rağmen Almanca’dan Türkçeye neden çevrilmiyor acaba, sorusunun cevabını çok merak ediyordum.

Mecit Bey, Fuat Sezgin Hoca, burası yapılıp da burada yaşamaya başladığı andan itibaren Hoca’nın sağ kolu olmuş, her şeyiyle ilgilenmiş biri. Bu soruya en iyi cevap verecek kişilerin başında geliyor doğal olarak.

Mecit Bey’in verdiği cevap Hoca’nın titizliğini ele veriyor. Hoca, o kadar ince eleyip sık dokuyor, öylesine dikkatle, rikkatle ve titizlikle çalışıyor ki, Almancadan yapılan çeviriyi beğendirmek ya da onaylatmak çok kolay olmuyor!

Ama kitapların çeviri ve yayın çalışmasının çok iyi gittiği bilgisini paylaşayım sizlerle.

İkinci merak ettiğim konu, Fuat Sezgin gibi bir deha, neden hiç konuşulmaz, genç kuşaklara ve dünyaya tanıtılmaz ki, diye merak ediyor, çok üzülüyor, acaba biz neler yapabiliriz diye düşünüyor, çılgın projeler geliştirip duruyordum zihnimde, kendimce! Biz en azından MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) olarak bütün şehirlerimizde Fuat Sezgin Hocamızla ilgili özel programlar yapıyoruz.

Fuat Sezgin Hoca’nın ve eşsiz kütüphanesinin -en azından bir kısmının- Türkiye’ye getirilmesinden, İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin açılmasına ve Vakfın çalışmalarına kadar Bilal Erdoğan Bey’in her şeyle yakından ilgilendiğini söyledi Mecit Bey.

Mecit Bey, çok ilginç bir çalışmalarından da söz etti. MEB’le yapılan bir protokol ile liselerde iki bin konferans verilmiş Fuat Sezgin’le ilgili!

Çok sevindim bu habere. Hiç bilmiyordum bunu. Buradan şu çıkıyor: Vakfın çalışmaları daha iyi tanıtılmalı.

Dahası Fuat Sezgin Hoca’nın sürekli olarak gündemde kalmasını sağlayacak programlar yapılmalı televizyonlarda.

Onun adına, onun adını taşıyan bir bilim tarihi, İslâm bilim tarihi ve düşüncesi programları yapılmalı.

Fuat Hoca’yı, çalışmalarını ve İslâm medeniyetini, bilim birikimini ülkemize ve dünyaya tanıtacak bir Fuat Sezgin Üniversitesi kurulmalı, bütün belli başlı dillerde yayın yapacak, eğitim verecek, yüksek lisans ve doktora programları olacak dünya çapında bir Fuat Sezgin Enstitüsü kurulmalı.

Fuat Sezgin adına her yıl düzenli olarak uluslararası bilim tarihi sempozyumu yapılmalı, yarışmalar düzenlenmeli ve adına düzenli ödüller verilmeli.

Bu ülkenin ve medeniyet coğrafyamızın çocukları Fuat Sezgin’i, yılmaz, yorulmaz karakterini, çalışkanlığını, dehasını, çalışmalarını çok iyi tanırsa, hayallerini nasıl hayata geçirdiğini çok iyi öğrenirse, onun izinden gidecek, onun yaptığı çalışmaları örnek alarak dünya çapında öncü işlere imza atacak parlak kuşakları yetiştirmeye başlayabiliriz ve insanlığın önünü açacak medeniyetimizin inşa ve ihyasında kurucu bir rol oynayabiliriz yeniden biiznillah. Vesselâm.

yenisafak.com/ YUSUF KAPLAN 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.