islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4889
EURO
36,2751
ALTIN
2.961,54
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

GAZİ, LATİFE HANIMDAN NEDEN BOŞANDI?

GAZİ, LATİFE HANIMDAN NEDEN BOŞANDI?
29 Aralık 2018 06:11
A+
A-

Atatürkçü araştırmacıların da ifade ettiği gibi “Gazi, özel yaşamında, kontrol altına alınacak bir adam değildi. Yaratılışı buna engeldi, bu nedenle evlendikten sonra da alıştığı şekilde yaşamaya devam etmiştir.”[1] Öyle anlaşılıyor ki evlilik hayatına uyum sağlayamayan Atatürk, Latife Hanımın özel hayatına yönelik yaptığı müdahalelerinden de rahatsızlık duymaya başlamıştı. Ludwig, burada Atatürk’ün “…. isteklerinin” önüne geçilmek istenmesinden sıkıldığını iddia etmektedir. Doğrusu Atatürk’ün “…. isteklerinin” neler olduğunu açıklayamayan Ludwig, geçimsizliğin kaynağını gururlu ve sert mizaçlı çıkışlarıyla Gaziyi psikolojik yönden boğan Latife Hanıma işaret etmektedir. Öyle ki karşılıklı tartışmalar, gizlenemeyecek kadar toplum içinde de cereyan etmeye başlamıştı. Gazi’nin Latife Hanımı Çankaya Köşkünden kovduğuna dair bardağı taşıran olaya gelince:

Evlenmelerinden yaklaşık olarak 2,5 yıl sonra 21 Temmuz 1925 gecesinde Gazi, köşke geç bir vakitte geldikten sonra kendisini karşılayan personelle kahkahalar eşliğinde şakalaşır. Balkonda eşini bekleyen Latife Hanım ise bu tablo karşısında öfkelenir ve hırçın bir şekilde Gazi’ye seslenir: “Kemal, gel artık buraya! Yetti! Mahalle arkadaşların yetmiyormuş gibi şimdi de köşkün nöbetçileriyle mi ahbaplık ediyorsun?” Gazi, bu laflara çok sinirlenmiş olacak ki Latife Hanımın yanına uğramadan hemen Kılıç Ali ile Salih’in gelmesini emreder ve onlara yaşanan olayı kısaca anlattıktan sonra şunu söyler: “Beyler! Bu iş burada bitmiştir. Şimdi ben kendimi toplayabilmek için, Rusuhi Bey’i yanıma alıp, biraz dışarı çıkacağım. Belki Yozgat’a doğru giderim, kimseyi görmek, görüşmek istemiyorum. Siz İsmet Paşa’yla görüşüp gereği neyse yapacaksınız.”[2]

Bunun üzerine Latife Hanım apar topar aynı gece İzmir’e yani baba evine sanki “misafir olarak” gidiyormuşçasına istasyona götürülür. Ama bu gidişin artık dönüşü olmayacağından yukarıda ismi geçen sadece üç kişinin haberi olacaktı. Ertesi gün (22 Temmuz 1925) Gazi, hem Latife Hanıma, hem de annesine bir mektup gönderir. Bu mektuplarda Gazi, boşanma niyetini hiç dile getirmez, tam aksine “Aramızdaki gerginliği düzeltmek için, bir süre birbirimizden ayrı bulunarak, sakinleşmeyi gerekli görüyorum” diyerek eşinin rahatsız olduğunu ima ederek, tedavi önerir.[3]

Ne var ki 2 hafta geçmez, Gazi, 5 Ağustos 1925’de yine Latife Hanıma ve aynı içerikte ailesine bu sefer açıkça boşandığını söyleyerek, “Türkiye Reisicumhur Gazi M. Kemal” imzalı mektuplar gönderir. “Muhterem Hanımefendi” ile başlayan mektubunda Gazi, “…Sizi serbest bırakmayı uygun buldum. Talaknâmeyi (Boşanma Evrakını) takdim ediyorum efendim” dedikten sonra mektuba ayrıca şöyle bir not düşer: “Hükümet Reisine keyfiyet bildirilmiştir.”[4]

Hakikaten Gazi, 05 Ağustos 1925 tarihli talaknâmeyi 11 Ağustos 1925’de bir tezkere ile Başbakanlığa gönderir. 12 Ağustos 1925’de Anadolu Ajansı ise boşanmanın Bakanlık Heyeti kararıyla gerçekleştiğine dair hükümet bildirisini yayınlar. Dolayısıyla henüz Türk Medeni Kanunu (TBMM’de kabul tarihi: 17 Şubat 1926) yürürlükte olmadığı için, istisnaî bir uygulama ile mahkeme kararıyla değil de Gazi’nin tazminat/mehir içermeyen tek taraflı iradesine binaen Bakanlar Kurulu kararı ile boşanma teyit edilmiştir.

Latife Hanımın Hatıra Defterlerinden Boşanmanın Sırlarını Öğrenebilir Miyiz?

Boşanma ile ilgili olarak verdiğim bilgiler, Gazi’nin mektuplarına, Atatürk’e yakın olan şahısların aktardıklarına ve resmî kaynaklara dayanmaktadır. Ama boşanmaya giden süreçte gerçekten neler yaşandığına dair ve boşanmayı kabul edip etmediğini bilmediğimiz Latife Hanımdan hiçbir bilgi aktaramadık. Halbuki Ord. Prof. Reşat Kaynar‘dan öğrenebildiğimiz kadarıyla Latife Hanım, Gazi ile evlendikten sonra ölümüne kadar tam tamına 5 hatıra defteri yazmış.

Bunlar, 1975’te Latife Hanımın vefatı ile birlikte Ziraat Bankası’nın kasasına kaldırılmıştı. Geçmişte bu defterlerde yazılanlar açıklansın diye bir tartışma başlamıştı. Tartışma, Sulh Mahkemesi’ne kadar gitmiş. Mahkeme de Ord. Prof. Reşat Kaynar‘a bu defterlerde yazılanları tetkik etmekle görevlendirmişti. Kaynar, bu defterlerin içeriğinin “Cumhuriyet tarihinin yeniden gözden geçirilmesini gerektirecek” kadar önemli bulduğu halde Türk toplumu tarafından bilinmesini henüz erken olduğuna kanaat getirmişti. Bunun üzerine mahkeme de bunların Latife Hanımım ölüm tarihini baz alarak, 30 yıllığına Türk Tarih Kurumu’nun (TTK) kasalarında gizli tutulmasına karar vermişti. [5]

Bu defterlerde eski kocası Gazi’nin boşanma gerekçesi dâhil birçok bilinmeyen yönünü de açığa vuran Latife Hanımın sırlarını aslında kanunun öngördüğü şekliyle 2005 tarihinde öğrenmek mümkün olacaktı. Mahkeme tarafından mektup, anı ve notlardan oluşan bu belgelerin üzerine konulan yasak kalkmıştı ancak Mustafa Kemal‘in hatırasının rencide edilebileceği endişesiyle, birçok Atatürkçü bu belgelerin kamuya açılmasına karşı çıkmıştı.

Diğer taraftan Latife Hanımın resmî varisleri de tarihî belgelerde halen hayatta olan üçüncü kişilere karşı çeşitli olumsuz ifadeler yer aldığından ve bu kişilerle davalık olmak istemediklerinden belgeler ifşa edilmeden noter vasıtasıyla Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TTK’ya vesikaların 99 yıllığına gizli kalması için ihtarname çekmiştir. Ne var ki Latife Hanıma ait özel mektup ve anılar arasında Atatürk’e karşı yazılmış olan bazı belgeler, resmî varisler tarafından TTK’ya teslim edilmemiştir.[6]

Ezcümle;

Yakın tarihimiz, bize o kadar yakın olduğu halde tarihî araştırmalara farklı bir boyut kazandıracak olan en önemli belgelerin Türk toplumundan ve bilim insanlarından gizli tutulmasından dolayı bir o kadar da uzaktır. Latife Hanımın TTK’da saklı tutulan belgeleri, ancak 22. yüzyılda gün ışığına çıkacağına göre Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait özel hatıraların içeriği hakkında bizler hiçbir zaman bilgi sahibi olamayacağız. Bunun yanında Latife Hanımın Atatürk ile yaşadığı ve boşanma ile biten maceralarını resmî varisleri hariç hiçbir Türk vatandaşı hiçbir zaman öğrenemeyecektir.

Tarihî belgelerin devletin müsaadesiyle de bu kadar uzun süre gizli tutulması, sadece tarihî olayları/şahsiyetleri objektif/tarafsız bir şekilde öğrenmemizi engellememekte aynı zamanda sosyal barışı sarsan yeni spekülatif tartışmalara da sebebiyet verecektir ve vermektedir bile. Belgesiz tarih araştırmaları olamayacağına göre T.C. Devleti, tarihî belgeleri bile bile saklamakla neden kendi yakın tarihinin bilinmesinin önüne engeller koyar? Demokratik ve şeffaf bir devlet, neden geçmişte kalmış kendi tarihinden korkar?

[1] Ahmet Gürel-Eren Akçiçek; s. 283.

[2] Nezihe Araz; Mustafa Kemal’le 1000 Gün; Dünya Kitapları; İstanbul; 2005; ss. 192-193.

[3] Murat Bardakçı; Tarihin Arka Odası; Habertürk; 1 Mart 2009.

[4] Murat Bardakçı; Tarihin Arka Odası; Habertürk; 2 Mart 2009.

[5] http://www.gazetevatan.com/latife-hanim-in-hatira-defterini-okuyan-tek-adam-33293-yasam/06 Ağustos 2004.

[6] http://www.milliyet.com.tr/ataturk-le-latife-hanim-in-gundem-2003498/25.01.2015.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar
  1. Ali kahramanoğlu dedi ki:

    Açıklamamalarının ardında , bilinmesi istenilmeyen kötü bir takım olaylar olsa gerek , yoksa iyi şeyler olsaydı anında servis edilirdi.