Pazar günü öğleden sonra yazmaya başladığım bu yazının başlığı “Seçim Gününden Esintiler” idi. Seçim sonuçları belirlenmeye başlayınca adını değiştirme gereğini duydum ve yukarıdaki başlığı koydum.
Seçim sonuçları benim için sürpriz olmadı. Beş yıldır uyarı görevimi yaptım. Teşekkür almak şöyle dursun eleştirildim. Çünkü bizden Emir bil-maruf …değil yalakalık istendi.
Aslında kazanan CHP değil AK Parti/Recep Tayyip Erdoğan karşıtları ve küskünleri.
1071 sanatçıyla seslendirilen marşla Gazinin açtığı yol da yürümek ve İslam’a kendi çocuklarının döneminde baş eğdirtmek öyle mi?
İslam’a liyakatlerini yetirenler için bu seçim sonuçları başlangıç. Dileriz tövbe edilir.
***
Seçim günü yazmaya başladığım yazımı seçim sonuçları alınmaya başladıktan sonra virgülüne dahi dokunmadan korudum ve aynen sunuyorum:
{ İslam’ın dışlandığı bir seçim bizim için içselleştirilebilir değildir. Aslında “Demokrasi” de bir oyundur ya. Bu bahis uzun…
Yeryüzünde bütün şerlerin ve zulümlerin kaynağında Allah’a ve O’nun huzurunda sorgulanacağımız; ceza veya mükâfat göreceğimiz hakikatine imansızlık yatar.
Bu sebeple Muhtarlık, Oda, Baro ve …seçimleri dahil herhangi bir seçimde ateistlere ve deistlere oy verilemeyeceği kanaatindeyiz. İslamî inancımızın gereği olan bu durumu, seçimden bir gün önce şöylece dile getirdik:
“Ne yapalım? Bilerek ateistlere ve deistlere oy verebilir miyiz?
Yaratanın düzeni olan İslam ile yüzeysel de olsa kişisel bağı olmayan ve üstelik demokrasi gereği bir saygı bile göstermeyen insanlara nasıl EVET diyelim.
Tarih bilincinden yoksun insanlara nasıl güvenelim? ”
Emirgan’da oturuyoruz. Öğle namazından sonra oy kullanmak için oyumu kullanacağımız okula gittim. Konut çevremizde ve Emirgan camiinde tanınan bir kişi olduğumuz için, genişçe olan okul bahçesinde rastladığım gruplara selam verdim. İlgi gördüm.
CHP sempatizanları, oyumu onlara vermeyeceğimi tahmin edebildikleri için olacak pek mültefit davranmadılar.
Selam verdiğim iki kişilik gruptan biri selamımı almadı ve niçin almadığını sorgulamışım gibi bir de “selam” Türkçe değil Arapça olduğu için almadığını açıkladı. Yaklaşık 60 yıl önce böyle bir durumla karşılaşmış ve gereken cevabı pek şedit bir üslupla vermiştim.
Artık bu ileri yaşımızda bu gibi seviyesiz adamlara cevap vermemek gerekiyorsa da, “televizyon, üniversite parlamento, demokrasi, laisizm “ ve benzeri on kadar yabancı kelimeyi sayarak bunların da Türkçe olmadığını, kullanıp kullanmadığını sordum. Ama Mustafa Kemal konusunda ne halt edecekleri konusunu sormayı unuttum.
Malum “Mustafa” da “Kemal” de Arapça. Adamcağız Aziz Peygamberimizi çağrıştırdığı için olacak “Mustafa”yı atmış. Arapça olduğu için “Kemal”i de resmen KAMÂL’e çevirmiş.
Bu gibi yüzeysel bilgili adamlar bunu da bilmezler ya.
Verecek cevabı olmayınca yanımızdan ayrılırken acziyetini örtüp beni aşağılamak istercesine, arkadaşına benim televizyon programlarına çıktığımı ve cinselliğe ilişkin konuştuğumu hatırlattı.
Üzerine de gitmedim. Şimdilerde apartman komşumuz olan İlber Ortaylı gibi bilinen bir adam olsaydı peşini bırakmazdım ya, her neyse.
Bu arada bu satırları yazarken kullanılan “cinsellik” kelimesi birden aklıma düştü de Ali Koçman’ı hatırlattı.
40 yıl kadar önce, ünlü laik iş adamlarından Ali Koçman ile sohbet ederken bana hocalar de cinsellik konuşuyor deyince ona şöyle demiştim:
Doğru, siz seküler iş adamları erotik reklamlarınızla evlilik dişi ilişki olan zinaya çanak tutarken biz üryanlığın ve zinanın haramlığını öğretiyoruz.
Benim gibi 75 yaşını aşmışların sıralamada önceliği olduğunu bildiğim için bu hakkımı kullandım.
Oyumu kullanıp çıktıktan sonra bir diğer aşağılık kişi, arkamdan benim televizyonlara çıkan büyük bir yobaz olduğumu yüksek sesle dile getirince sırasını bekleyen -babasının kızı- kızım Beyza’nın haddini bildirici çıkışları üzerine kayıplara karışmış. İnsanımız ne hale geldi. Biliyor musunuz bilmem, milletimiz Osmanlı Devleti döneminde ilki 1876 ‘da olmak üzere iki seçim yaşadı.
Mustafa Kemal döneminde ise, seçimler senaryosu yazılan bir tiyatro gösterisiydi. Hoş şimdiki seçimler da bir tiyatro ya. Çünkü halk olarak partilerdeki bir avuç seçicilerin seçip önümüze koyduklarını onaylamıyor muyuz?
Ülkemiz sünni alevi, laik anti laik, dinli dinsiz, köylü şehirli, partili partisiz gibi pek çok sosyal bloklara ayrıldı gibi görülüyorsa da seçim boyunca sükûnet hakimdi. Bunu da galibe genlerimize kodlanan çok renkli Osmanlı terbiyesine borçluyuz.
Ha unutmadan… Bir önce ki seçimde yeğenim Cuma namazı kıldığına tanık olduğunu söylediği için Ekrem İmamoğlu’nun ateist veya deist olduğunu söyleyemem ama Murat Kurum’a oy verdiğimi söylemiş olayım.}
Seçim sonuçları büyük ölçüde belirlendi. Milletimize hayırlı olsun.
Sözü, bu günlerde sorulabilecek bir ana sorunun cevabı olarak değerlendirilebilecek ayetle bitirelim:
“ Karşıtlarınızı iki katı musibete uğrattıktan hemen sonra, o musibet sizin başınıza da geldi diye “Bu başımıza nereden geldi?” diye soruyorsunuz, öyle mi? De ki: “Sizin kendi yüzünüzden!” Hiç kuşku yok ki Allah, dilediği her şeyi yapmaya kadirdir.” (Al-i İmran 165)
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-