Gazzeli Küçük Kız Meram el-Cuğburi’nin Feryadı

Gazzeli Küçük Kız Meram el-Cuğburi’nin Feryadı

İsrail’in Gazze’deki Et-Tabiin Okulu’na Yönelik Saldırısı: Meram el-Cuğburi’nin Feryadı Dünyayı Sarstı

Saldırının Ardından Gazze’deki Korkunç Tablo

10 Ağustos’ta İsrail ordusu, Gazze’deki Et-Tabiin Okulu’na sabah namazı vaktinde saldırı düzenledi. Bu saldırı, savunmasız sivillerin sığındığı bir okulda gerçekleştirildi ve çok sayıda insan hayatını kaybetti. Saldırı sonrası, okulun içinde çıkan yangın, durumu daha da vahim hale getirdi. Yangın sırasında, cesetlerin büyük bir kısmı yanarak tanınmaz hale geldi. Görüntüler, sivil savunma ekiplerinin parça parça haldeki uzuvları topladığını gösteriyordu. Bu durum, Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı vahşetin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Sosyal medyada paylaşılan ve insanları dehşete düşüren görüntülerde, cesetlerin plastik poşetlerde toplandığı ve her bir poşetin yaklaşık 70 kilogram olduğu belirtildi. Filistinlilerin maruz kaldığı bu tür saldırılar, İsrail’in işgal politikalarının yarattığı insanlık dışı koşulları bir kez daha gündeme getiriyor.

Meram el-Cuğburi’nin Tanıklığı ve Feryadı

Bu katliamın en acı tanıklarından biri, ailesinden birçok kişiyi kaybeden Gazzeli Küçük Kız Meram el-Cuğburi oldu. Meram, saldırı sırasında babasını, ağabeyini ve amcasını kaybettiğini gözyaşları içinde anlattı. Annesinin seccade aradığı için namaza geç kaldığını, aşağıya indiklerinde ise mescidin tamamen alevler içinde olduğunu belirtti. Meram, “Babam, ağabeyim ve amcam şehit oldu. Kardeşimin iki bacağı koptu. Okulda güven içinde yaşıyorduk, bizden ne istediler?”

Bu acı dolu sözler, Filistinlilerin uğradığı haksızlıkların bir yansıması olarak dünya kamuoyunda geniş yankı buldu. Meram’ın sözleri, İsrail’in saldırılarının sadece bir askeri operasyon değil, aynı zamanda bir insanlık trajedisi olduğunu da gözler önüne seriyor.

“Şimdi Babam Yok. Dayanağımız Kalmazsa Biz de Yokuz”

Meram, İsrail’in saldırıları sonucu ailesini kaybetmenin acısını tarif ederken, babasıyla geçirdiği son anları da paylaştı. Babasının her sabah ondan kahvaltı hazırlamasını istediğini ve ona “Allah razı olsun kızım.” dediğini hatırladığını söyledi. Meram, “Ne para istiyoruz ne de başka bir şey, bize kaybettiklerimizi geri verin yeter,” dedi.

Bu sözler, Filistinli çocukların savaşın ortasında nasıl büyüdüğünü ve onların hayatlarında geri dönülmez yaralar açtığını gösteriyor. Meram’ın bu feryadı, Filistinlilerin karşılaştığı zulmün ve adaletsizliğin simgesi haline geldi.

Meram’ın Dünya’ya Çağrısı

Meram el-Cuğburi, tüm dünyaya “savaşı durdurmaları” çağrısında bulundu. savaşı durdurmalarını isteyen Meram, “Vallahi bir şey istemiyoruz, ne yiyecek ne içecek, hiçbir şey. Kimsemiz kalmadı, yeter artık bu savaşı durdurun,” diyerek sesini duyurmaya çalıştı.

Bu çağrı, sadece Filistinlilerin değil, tüm mazlum halkların adalet arayışını simgeliyor. Meram’ın sözleri, savaşın sona ermesi için uluslararası toplumu harekete geçmeye davet ediyor.

Uluslararası Toplumun Sorumluluğu ve Barış İçin Adımlar

Meram el-Cuğburi’nin yaşadığı bu trajedi, uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Dünya, İsrail’in saldırılarına karşı sessiz kalmamalı ve barış için somut adımlar atmalı.

Birleşmiş Milletler, Filistin de yaşanan vahşetlerin önüne geçmek için daha aktif bir rol üstlenmeli. Saldırıların sona ermesi için, sadece kınama mesajları değil, yaptırımlar ve barış müzakereleri de devreye sokulmalı. Kalıcı bir çözüm için Filistin halkının haklarına saygı gösterilmeli ve işgalin son bulması sağlanmalı.

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM