Gazze’nin Gösterdiği Acı Hakikatler

Filistin meselesi yetmiş küsur yıldır, genelde vicdan sahibi bütün insanlık özelde ise Müslüman alemi için bir mektep vazifesi görüyordu. Siyonist işgalin başladığı yıllardan itibaren, yerinden yurdundan edilen mazlumlar, çocuk kadın demeden katledilen masum canlar ve bütün bunlara rağmen zalime başkaldırmaktan hiçbir zaman geri durmayan cesur insanlar, cesur Müslümanlar… Yeryüzündeki bütün insanların okuyup ders alacağı küresel bir mektep oldu Filistin.

Onlarca yıldır süregelen zulüm, işgal, gasp, sürgün, kendi yurdunda parya yaşamak, Filistin halkı için çekilmez drama dönüştü. Ve artık Filistin deyince akla “Gazze” gelir oldu. Yeryüzünün en büyük açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze, onlarca yıldır bu şartlarda yaşayan insanlardan “Allah’tan başkasından korkmayan” büyük bir kahramanlar – mücahitler ordusu çıkardı. Gözlerinin önünde babası katledilen çocuklar ellerinde sapanla tanklara taş atarken, şimdi büyüdüler ve ellerine roketatar alarak “Ya istiklal ya ölüm” diyerek işgalci katil siyonistin karşısına dikildiler. Son bir aydır ise, bu tercihlerinin bedelini seve seve ödüyorlar. Ve bize, üzerine ölü toprağı serpilmiş “Muhammed (sav) ümmetine” birçok acı hakikati gösteriyorlar.

İşgalci siyonistler tarafından bir aydır ara vermeden bombalanan, çocuk kadın demeden katledilen Gazze, bize birçok acı gerçeği de gösterdi.

İlk gösterdiği en acı gerçek, halkı Müslüman olan ve başındaki yöneticilerinin de kendilerini Müslüman olarak ifade eden devletler için, Gazze’nin bir öneminin olmadığı, asıl önemli olanın “ulusal çıkarlar” olduğunu gösterdi. Kudüs’e “Kırmızı çizgimiz” diyen Müslüman (!) devletlerin hepsinin yalan söylediğini gösterdi.

Halkının karşısına geçip hamaset nutukları atanların, saman altından su yürütürcesine, işgalci siyonistle her türlü alışverişi devam ettirdiklerini gösterdi. Çok acı bir hakikat olarak, paranın masum canlardan daha önemli olduğunu gösterdi.

Gazze ve Gazze’li bir avuç mücahit, tek başlarına yeryüzü emperyalizminin bütün vampirleriyle ölümüne çarpışırken, elli yedi İslam Ülkesi (!) tarafından yapayalnız bırakıldığını gösterdi.

Gazze bize, Müslüman ülkelerin devlet ricalinin bir kısmının satılmış, bir kısmının ise haddinden fazla korkak olduğunu gösterdi. En ufak ve sıradan tehditlere boyun eğen, korkan, koltuğundan ve makamından ayrılamayan devlet ricalini bütün sahtekârlıklarını gösterdi.

Gazze bize, biri on bin kilometreden biri beş bin kilometreden gelen çağın firavunlarına karşı, elli yedi İslam ülkesi devlet ricalinden bir Musa’nın çıkmadığını, çıkamayacağını gösterdi. Kendi haklarına karşı diktatör – otoriter olanların, zalimler katiller karşısında süt dökmüş kediye döndüklerini gösterdi.

Gazze bize, Gazze için ağlayan devlet ricalinin, aslında timsah gözyaşları döktüğünü, ağlarken de işgalci Siyonist ve onu himaye edenlerle her türlü dünyevi ilişkiyi devam ettirdiklerini gösterdi. Hem ağlayıp hem de işgalci Siyoniste ve abd ye yardım ve yataklık yaptıklarını gösterdi.

Gazze bize, Müslüman halkaların her türlü fedakârlığa hazır olduğu halde, bütün halkların “rüesa tahakkümü” altında olduğunu gösterdi. Her bir halk kitlesinin, efendisini değiştiren köleler gibi olduğunu gösterdi. Müslüman halklar bir sel olup coşarak işgalci siyonisti boğmaya gidecek olsalar, ulusal çıkarları için önlerine ilk bend olacakların, kendi devletleri olduğunu gösterdi.

Gazze bize çok önemli bir şey daha gösterdi. Hiçbir İslam ülkesinin “Bağımsız” olmadığını, hepsinin siyasi, askeri, hukuki ve iktisadi olarak işgalci Siyonist ve onun efendilerinin tahakkümü altında olduğunu gösterdi. Her bir İslam memleketinin istisnasız olarak iplerini tutanın, istediği gibi oynatanın, hatta Müslümanların topraklarında askeri üsler kurarak, istediği gibi tasarrufta bulunanların, yeryüzünün çağdaş Firavunları, Nemrudları olduğunu gösterdi. “Bağımsızlık” söyleminin koskoca bir yalan olduğunu gösterdi.

Gazze, genelde bütün yeryüzü halklarına özelde ise dünya Müslümanlarına, sadece Allah’a güvenmenin ve sadece Allah’tan korkmanın aslında ne demek olduğunu gösterdi. Seküler dünyanın vampirleri, modern medyumlar olan medyatik yorumcularının insan ölümlerini birer rakamdan, birer istatistikten ibaret görürken, Gazze şehadeti ve şahitliği gösterdi. Tarihin sayfalarına unutulmayacak izlerin nasıl bırakılacağını gösterdi.

Gazze bütün bunları ve çok daha fazlasını olan acı hakikatleri bizlere gösterdi. En başta da dediğimiz gibi, esas gösterdiği acı hakikat, Arabı Türkü, Müslüman devletler tarafından nasıl yalnız bırakıldığını, nasıl terk edildiğini, nasıl ulusal çıkarlara satıldığını gösterdi.

Gazze bize yüz, iki yüz yıl sonra yazılacak tarihte, bu katliamları okuyanların Müslümanların yüzüne nasıl tükürüleceğini gösterdi.

Veyl olsun, güç iktidar ve devlet sahibi olup da Gazze’deki katliamlara göz yumanlara, işgalci zalim siyonistin ekmeğini suyunu kesmeyenlere. Veyl olsun güç iktidar ve devlet sahibi olup da onunla ve onu himaye edenlerle halen her türlü ilişkilerini devam ettirenlere. Veyl olsun, ordular besleyip de mazlumlar için sefer emri vermeyenlere.

“Veyl olsun o namaz kılanlara.”   

YAKUP DÖĞER

YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ