Biz Bilime ve Sağlığa Değil Sömürüye Karşıyız
Evet ben sağlığımı korumak için aşı olmadım, ülkemiz bilim adamları yerli imkânlarla milli aşımızı üretecekleri zamana kadar da olmayacağım.
Kur’ânî vahyi, ortak aklı ve bilimsel verileri bilgi kaynağı olarak kabul edip uygulayan bir kişi olarak birinci derece sorunum aşı ile değil, aşı üzerinde yapılan sömürü iledir.
Covid-19, Allah’ın, varlığı, birliği ve egemenliğini yansıtıcı tabiat ve sosyal yasalarını tanımayan insanlığa, insanlığın zalimleri eliyle verdiği bir cezadır. Bu ceza bile uluslararası aşı şirketlerince sömürülmektedir.
Sömürünün sürdürülmesi için Dünya ve ülkemiz medyasının önemli bir bölümünün ve bazı bilim şarlatanlarının fonlandığında da şüphem yoktur.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan
Şu pandemi döneminde adını en çok duyduğumuz bilim adamının Prof. Dr. Mehmet Ceyhan olduğunda şüphe yoktur. Mehmet Hocamız Haziran 2021’deki şu konuşmasını lütfen okuyalım:
“Sağlık Bakanlığı tarafında ‘tek doz aşıyı bir yapalım, gelen tüm aşıları tek dozda kullanalım, sonra gelenlerle 2. dozu tamamlarız’ diye bir karar alınmış.
Bu durumda 3. dozdan bahsetmek açıkcası insanları biraz karamsarlığa sürüklüyor. Kaldı ki 3. doz gerçekten gerekli mi, bu kesin gösterilmiş bir şey değil. Biraz da firmaların ticari kaygısından, pazar bulma çabasından kaynaklanıyor. Şöyle düşünelim; aşı üretimi, kapasiteyi artırarak devam ediyor. Ancak gelişmiş, yüksek gelirli ülkeler aşıları ya alıp stokladılar ya anlaşmaları yaptılar, kendilerine yetecek aşıları hallettiler. Aşıya para ödeyecek ülkeler, işlerini hallettikten sonra bu üretilen aşılar, bu kadar yatırım boşa gitmeyecek. Bu ülkeler devam edecek bir süre. Şimdi firmalar üretecekleri aşıya artık yavaş yavaş pazar aramaya başladı. Türkiye’ye 60 milyon doz BioNTech-Pfizer aşısının gelecek olmasının nedeni de budur. Yani orada hemen her firma yetkilisinin, firma sahibinin söylediği lafı doğru kabul etmek kesinlikle büyük bir hata olur. Artık bundan sonra firmaların, devletlerin yapacağı açıklamalara değil, bu konuda yapılmış bilimsel, yeterli vaka sayısı üzerinde yapılmış çalışmalara bakmak lazım. Çünkü bunlar o işten para kazanan firmalardır. Neticede kendi malına pazar arıyor. 3. doz gerekli diyecek ki insanlar 3. doza yatırım yapsın, bütçe ayarlasın ve kendisi mal satsın. Dolayısıyla ben şu anda 3. doz gerekli ya da değil diyemiyorum. Çünkü bununla ilgili hiçbir veri yok…“
Muhterem okuyucum! Yukarıda okuduğunuz bilim adamının açıklamaları, üzerinde yorum yapma gereği duyulamayacak derecede apaçık.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Şimdi de ülkemizin en ünlü tabiplerinden Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun 28 Ağutos’ta Hürriyet’te yazdıklarına bakalım:
“ ANLAŞILAN o ki 3. doz mRNA aşısı ilk 2 dozda sağlanan bağışıklığı daha da güçlendiriyor. BioNTech mRNA aşısını üreten ilaç şirketi 3. doza ilişkin yeni bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. O sonuçlara bakılırsa:
İYİ HABER 1: 3. doz aşı antikor üretimini 2. doza oranla 3 kattan daha fazla attırıyor.
İYİ HABER 2: 3. dozu yaptıran 60 yaş ve üstü kişilerde 3. doz vurulduktan 10 gün sonra enfeksiyona karşı korunma gücü 2. doza oranla 4 kat daha fazla oluyor.”
Yani Osman hoca -bilerek veya bilmeyerek, kasıtlı veya kasıtsız- üretici aşı firmasına dayanarak 3. Doz aşıyı yaptırmamızı gerekli görüyor. İfadeyi hafifletip öğütlüyor da diyebiliriz.
mRNA Teknolojisinin Mucidi Dr. Robert Malone
Şimdi de Dr. Robert Malone’ye kulak verelim:
“Koronavirüs aşısında kullanılan mRNA teknolojisinin mucidi Dr. Robert Malone, ‘Hükümet riskler konusunda şeffaf değil‘ dedi.
İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan habere göre, gençlerin aşı yaptırmaya zorlanmaması gerektiğinin altını çizdi.
Malone, 18-22 yaş aralığındaki kişilere atıfta bulunarak, ‘Bu kohorttaki faydaların risklerden daha ağır bastığını düşünmüyorum. Ama ne yazık ki risk fayda analizi yapılmıyor’ ifadelerini kullandı.
Fox televizyonuna konuşan Malone şu ifadeleri kullandı;
‘Riskler olduğunu biliyorum ama verilere erişimimiz yok. Dolayısıyla, özellikle deneysel aşılar olduğu için, insanların aşıları kabul edip etmemeye karar verme hakkına sahip olduğu görüşündeyim.’ “
Beyinlerimizi Kirletiyorlar
Biraz olsun düşünüldüğünde, fonladıkları kişiler ve kurumlar aracılılığıyla aşı şirketlerinin beyinlerimizi nasıl kirlettikleri, çıkarları için sağlığımızı nasıl tehdit ettikleri anlaşılıyor. Ama ne yaparsanız yapın size bir şekilde cevap verilecektir.
Biz de Sormak İstiyoruz:
Sağlık Bakanlığımız nasıl bir bilgilendirme politikası izlediğini sorguluyor mu? Türkiye her yıl yaklaşık 450 000 kişi ölüyor. Her gün 1250 kişi de can veriyor. Sanki herkes Covid 19 dan ölüyor gibi korku ve tedirginlik saçılarak aşı baskısı yapılıyor. Üstelik güvence vermeyip risk sorumluluğunu da vatandaşa yükleyerek.
Sağlık Bakanlığımız laf üretmeyi ve hukuki güvence vermeyen aşı şirketlerinden ithalatçılığı bırakıp da ne zaman milli aşımızın üretimi ve kullanımına yoğunlaşacak ?
Ali Rıza Demircan
Hocam herkes ve her kesim aşının tartışılmaz gerekliliği hususunda ağız birliği yapmışken, en iyi ihtimalle ancak sessiz kalabiliyorken, sizin bu gerçekleri okuyucunun dikkatine sunmanız çok kıymetli. Allah sizden razı oldun..
Hocam, Allah kendine Müslüman diyen hiç bir kulunu Furkandan ayırmasın. Bunca çalışma, aşısızların hastaneleri doldurması, ölenlerin %99 oranında aşısız olması gibi gerçekler varken; maalesef bu yazıda aşıya karşı kullanılmış en güçlü iddia Dr. Robert Malone’ın fikri. Bir konuda birisinin buluş yapması, onu o konu hakkında ilelebet haklı ve doğru görüş bildirecek bir merci haline mi koyar acaba?
Nasıl ki kalkıp bir doktor sizin İlim alanınızda bir kanaat bildirse rahatsız olurdunuz, böylesine insanların hayatlarını etkileyecek bir konuda keşke daha fazla doktor ve bilim adamının kanaatine değer verseydiniz. Mesela Dr. Zeki Bayraktar.
Peki çift doz aşı olup yoğun bakıma düşen hastaların aşısız kabul edildiğini niye söylemiyorsun. Ondan sonra çıkıp yoğun bakıma yatanların %95 i aşısız demek işlerine gelir tabi. Ölümü gösterip kimseyi sıtmaya razı etmeye çalışmasınlar. İşleri güçleri halka korku pompalamak. Bir de bunları yapanların mal varlıkları falan araştırılsın bence. Bunlar bence bir yerlerden fonlanıyor yoksa bu kadar tellallık yapmazlar.