islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4915
EURO
36,2365
ALTIN
2.952,64
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Gelir Eşitsizliğinin Huiler ve Hanlara Yansıması

Gelir Eşitsizliğinin Huiler ve Hanlara Yansıması
1 Aralık 2022 09:00
A+
A-

Çin’de İslam – 17

Bir komünist parti ve baskın bir etnik grup tarafından kontrol edilen bir ulus devletteki azınlıklar olarak, Çin’deki Müslümanlar devlet politikalarına karşı son derece savunmasızdırlar ve çoğulculuğu aktif bir şekilde teşvik edecek bir konumda olmaları kolay değildir. Ekseriyetle, Çin’deki Müslümanlar, düzenli olarak gösteri yapan veya belirli hakları talep eden aktivistler olmadılar. Fakat zaman zaman, İslam’a yönelik bir saldırı olduğunu düşündükleri belirli eylemlere yanıt olarak gösteriler düzenlediler. Bunun en tanıdık örneği, İslam’a son derece hakaretamiz ifadeler içeren bir kitabın yayınlanmasıyla ilgili olduğu için Çinli Salman Rüşdi davası olarak bilinen durumdur. Çin’deki Müslümanlar, hükümetin (Çin’deki tüm yayınevlerini kontrol eden) derhal yayını durdurmasını ve rahatsız edici metnin tüm kopyalarını geri çekmesini talep ederek gösteri yaptı.

1990’ların başından bu yana Çin, olağanüstü düzeyde bir ekonomik gelişme yaşadı ve yaşam kalitesinde büyük gelişmeler kaydetti. Bununla birlikte, bu ilerlemeler kentsel kıyı bölgelerinde yoğunlaşmış ve çoğunlukla kırsal nüfusu meşhur toz içinde geride bırakmıştır. Çin nüfusunun yüzde 80’i toprağa bağlı köylüler olarak kaldığı için, bu, kıyı boyunca ve büyük şehirlerde meydana gelen gelişmeden tam olarak yararlanamayan 900 milyondan fazla insan olduğu anlamına geliyor. Gelir eşitsizlikleri şu anda dünyanın en kötüleri arasında ve büyümeye devam ediyor. Kent sakinleri önemli gelir artışları, konut kalitesinde iyileşme, sürekli artan kaliteli tüketim mallarına erişim ve yaşam kalitesinde genel bir iyileşme yaşarken, köylüler hayatlarını artan bir baskı altında buldular. Her yıl milyonlar şehirlerde iş aramak için köylerini terk ediyor ve geride kalanlar, ürünleri için düşük fiyatların ve artan vergilerin çoğalan yükü altında mücadele ediyor. Onların istikrarsız durumlarını büyük ölçüde şiddetlendiren şey, yerel yetkililerin yasadışı bir şekilde kelimenin tam anlamıyla yüzlerce harç düzenleyerek köylüleri yağmalaması sorunudur. Devlet defalarca bu tür yolsuzluğa karşı önlem sözü vermesine rağmen, çok az ilerleme kaydediyor gibi görünüyor.

Sonuç olarak, Çin genelinde hızla artan sayıda protesto patlak verdi ve giderek daha fazla şiddete dönüştü. Çin Komünist Partisi’nin resmi bir yayını olan Outlook’a göre, 2003 yılında Çin’in farklı bölgelerinde bildirilen 58.000’den fazla toplumsal huzursuzluk vakası vardı. Bu protestolar kırsal alanlarda yoğunlaşıyor ve hükümet genellikle hemen bir haber karartması yayınladığından, yerel veya uluslararası medyada nadiren yer alıyor. Ancak son zamanlarda, internet ve cep telefonlarının artan kullanımıyla birlikte, protesto haberleri, bir önlem alınmadan önce sızdırılabiliyor. Protestoların bir kısmı, topraklarını kalkınma projeleri veya barajlar yüzünden kaybeden köylüler tarafından yapılıyor, fakat çoğu yerel yetkililere yönelik yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili.

Artan kırsal protestolar ve şiddet bağlamında, Çin’in farklı bölgelerinde Han Çinlileri ve Huiler arasında etnik huzursuzluk patlak verdi. Han Çinlilerinin sayısı Huiler’den çok daha fazla olmasına rağmen, genellikle Huiler tarafından tehdit edildiklerini hissettiklerini iddia ederler. Huiler ise sayılarının azlığı ve azınlık statüleri nedeniyle Han Çinlileri ve yerel yetkililer tarafından taciz edilmeye açık bir durumdadır. Bu olayların çoğu, bir dizi tepkiyi başlatan ve sonunda şiddete yol açan küçük kazalardan kaynaklanır. Han Çinlileri ve Huiler yüzyıllardır yan yana yaşamış olsalar da, görünüşe göre kırsal kesimdeki Çinlilerin çoğunun karşılaştığı son zorluklar etnik şiddetle ifade edilmeye başlandı. Han Çinlileri, Hui’leri kabileci ve şiddete eğilimli olarak görüyor; Huiler, Han Çinlileri tarafından saldırıya uğradıklarında köydeki diğer Huileri veya komşu bölgelerdeki kardeşlerini destek için çağırmaktan başka çarelerinin olmadığını iddia ediyor. Huiler, kuşatma altındaki arkadaşlarını desteklemek için akın ederken, Han Çinlileri genellikle paniğe kapılıyor.

Çeviren: Zehra Kaya

Kaynak: Islam in China, Jacqueline Armijo; Asian Islam in the 21st Century kitabındaki bir makaleden hazırlanmıştır.

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.