Makale

Gerçek ve Sahte Aydın: Bilişsel Bir Mukayese

İnsan, insanın geleceğidir.. Bir toplum da diğer toplumun geleceğinin yapıtaşlarından parçalar taşır. Aydın, sanıldığı gibi toplumun en alt tabakalarından veya kendisine mekan tayin ettiği kadar en üst tabakalarından çıkmaz. Aksine aydın, her iki kesimden ödünçler alarak oluşturduğu orta sınıfa ait konuları mesele ederek işe başladığından “orta tabaka insanı” olarak ortaya çıktığını düşünülebilir.

Aydın en alt sosyal tabakaları “kendi geçmişi yani problematiği hissettiğinden”  onları çok iyi onayken toplumun en üst tabakalarını ise “geleceği kabul ettiğinden, idealindekiler olarak onları kendince eleştirir.

En soyut ayırımıyla “yapayalnız aydın”, doğası gereği asla en üst tabakayı yurt edinmez veya oraya yerleşmek istemez. Zira aydın toplumunun ortası, bileşkesi dengesi, kavşak noktası ve balans ayarı  olduğundan konumu gereği ağlamaklı gülerken ıstırapla doluyken zevk alır. Gökyüzüyle yalnız iken yeryüzüyle cıvıl cıvıldır. Bir anlamda yaşayan ölü, “sahipsiz Sahipli” kimsesiz ve topraksız Kral, ahireti yaşayan dünyalı, çirkinlikler içindeki “pirüpak” renksizler içindeki belirgin siyah, karanlıklar içindeki beyaz ama daima aydınlatan ışık; ışıklar içinde ise esrarlı kuytudur.

En somut haliyle “sahte aydın”; salt kendi evreninde yaşayan, çelişkiler içinde soyutlanmış varlık olduğundan bilginin pratik ajanıdır. Aydınlığın, en büyük düşmanı sahtelikler diyarı burjuvazinin “sahte bekçisidir. Tarihsel kökeni olarak evrildiği soy kütüğü olarak onlar gibidir. Ancak gerçek aydınların tam tersi olarak alt tabakalarla yıldızı barışmayan onları onaylamayıp eleştiren veya üst tabakaları daima onaylayan tiplerdir. Güce tapan bu sahtelik varlığı, her tabakaya da özü itibariyle ” içlerindeyken bile yabancı” kalır. Bu gönüllü ve istekli, bir yalnızlıktır. Her eylemi -“mış gibi davranmak” veya düzmece bir sorgulama süreci görülebilir. Sahte aydın, kendi kendini tüketir ve bir leviathan gibi kendini sonunda yer bitirir. Egemen güçlere gerçek aydın gibi hayır diyemez aksine hayır ama” … veya” biliyorum ama” gibi cümleleri diline dolamıştır. Bu tür gerekçe dolu itirazları daima kendi payına kullanmak isterken kendisinden başkasını canavar görmeyen ve onu yok etmek isteyen gerçek aydının aksine içindeki bu canavarı besler büyütür sonunda onun gibi olur. Reformcu ve devrimci gerekçeleri reddeden sahte aydın, köktenci bir kimliğe, salt ırkçılığa ve özdeşleştiği geçmişine hayran kalır. Kısacası o, Yapayalnız, Eşsiz ve Biriciğe tapmak yerine herkese açık oluştan bahsederek O’nun bahşettiği her şeye tapar. Muhalif değil ılımlı gerekçelere sığınarak “yeni tarz sömürgecilik içindedir.” Kendi irfanına değil etkilendiğini, ideal gördüğü, sevinçle gözlerinin parladığı başka medeniyetlere hayran kalır. Kısacası gerçek aydın idealist, devrimci veya reformcu iken sahte aydın reel politik riyakar hizmetkardır.

Sahteler ile karşılaşan Hakikat, doğası gereği kahredici yüzünü hemen gösterip daima baskın, put kırıcı, yok edici hatta dönüştürücü formuyla intikam alıcı olacağından gerçek aydın da tıpkı sarsılmaz kulp misali yapıştığı Hak sayesinde her durumda bariz, inisiyatif alan ve devrimci kimliğe bürünür… Zira gerçek aydın, reformculuğun üst tabakaya belli bir mesafe koymak onlara hizmet etmemek demek olduğunu anlamıştır ama onların kırılmaz çekirdeğini hedefleyerek parçalamak ister. Yine evrensel olmak sahte aydının özlemi iken emperyalist evrensellik, gerçek aydını meşgul ve tedirgin eder. Evrensellik sahte aydın için “baskın kavram iken gerçek aydın, tüm çatışma ve ihtilaflarda ezilenlerden taraf olurken bunu istemsiz ve karakteri gereği yapar. Konumu, asla bilimsellik değil düşünselliktir. O, durumdan kurtulan her türlü ideolojilerle savaşarak onların maskeledikleri veya onayladıkları şiddeti gözler önüne pratik olarak serer. İnsanların bir gün eşit, kardeş olacaklarını savunan yerel ve sosyal evrenselliği anlatır durur. O gün, tekelci aydının ortadan kalkacağını tüm insanların pratik bilgiye ulaşarak aydınlatıcı topluma dönüşeceğinden emindir.

Gerçek aydın, zihnen de özgür ve yalnız adamdır. Çünkü hiç bir kimse ona görev vermemiştir. Ancak o, başkası özgürleşmedikçe kendini tam özgür hissetmeyecektir. Bu haliyle o, yalnız kalan özgürlük savaşçısı kabul edilebilir. Onun dünya görüşü ve yaşam biçimi dinamik, özgürleştirici ve savaşçı ruh taşıdığından en iyi göz olarak aşık olduğu toplumu ezilenlerin penceresinden değerlendirirken küresel boyutla alemi ise göğü çok sık gözlemleyerek olarak idrak eder. O, toplumu tekrar eden değil göğün tamamlayıcısı ve gölgesi görürken kendisine naiplik rolü biçer. Çünkü toplum, ödünç aktarımlar sayesinde yaşamını idame için hayati tekrarlarla ilerlemek zorundadır. İnsan yeniden doğmaz ama toplum sürekli yeniden doğar durur. Bu bakımdan toplumun irfanını yükseltmek aydının toplumsal rolüdür. O, kendisini tekrarlayan talebeler yerine geleneksel haline gelecek her biri orijinal ardıl yetiştirmelidir. Bu son görev, aydının en önemli devrimci öznel işlevi olmalıdır. Bu bakımdan öznel haliyle aydın, her türlü güç odağına karşı ulvi amaçları tercih ettiğinden feda olmayı, kendini kurban görmeyi baştan kabullenmiştir.

Prof. Dr. Mustafa ALICI

Recent Posts

  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

3 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

4 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

5 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

5 saat ago
  • Makale

Bünyamin’in Alıkonma Süreci ve Su Kabı Meselesi-2

Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…

6 saat ago
  • Gündem

Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş

Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…

6 saat ago