Yüce Allah bizleri yaratmış ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için muhtaç olduğumuz maddeleri de halk etmiştir. Muhtaç olduğumuz maddeler arasında gıda maddeleri başta gelmektedir.
Rabbimiz, yarattığı bütün canlılar için gıda ürünlerini yaratmayı üstlenmiş ve ihtiyaç duyulacağı oranda da yaratmıştır ve yaratmaktadır. (Hûd 11/6 ; Ankebût 29/60)
Gıdalarla İlgili Vazifelerimiz
Bize düşen görev, muhtaç dolduğumuz maddeleri elde etmek için çaba sarf etmek ve bunu yaparken bize yüklenen İslamî vazifeleri yapmaktır.
“Size rızık olarak verdiğimiz helal ve temiz yiyeceklerden yiyin, ama verdiğimiz rızklarda azgınlık ve taşkınlık yapmayın, yoksa gazabıma uğrarsınız. Benim gazabıma uğrayan kimse de gerçekten uçuruma yuvarlanır, helak olur.” (Tâ-Hâ 20/81)
İsraf Nedir?
İsraf; genelde inanç, söz, davranış, iş ve ilişkide dinimizin, olgun aklın ve bilimsel verilerin belirlediği çizgiyi aşmaktır. Özelde malı ve sahip olunan imkânları gereksiz-faydasız bir şekilde veya haram kılınan yollarda kullanmaktır. Somutlaştırarak maddi ve manevi israf türlerini şöylece örneklendirebiliriz:
Değişik İsraf Türleri
Su israfı, elektrik israfı, giysi israfı, ev ve evlerin tefrişi israfı, araba israfı, servis takımları israfı, kamu malları israfı, gıda israfı, doğal kaynakların israfı ve zaman-ömür israfı gibi pek çok kalem… Bütün bunlar Kur’an’ımızın israf yasakları kapsamına girecek tüketimlerdir.
Anlaşılacağı gibi İsraf her alanda olabilirse de gıda israf, israfın yaygın olanıdır.
Gıda İsrafı
Sevgili okurlarım; yiyecek maddelerinde ve hele hele tabaklarda bıraktığımız ve döktüğümüz yemekler ve çöplere attığımız ekmeklerle yapılan israf, pek azım günahlarımızdandır.
Bizim en büyük eksiklerimizden ve israflarımızın sebeplerinden biri de kullandığımız maddeler üzerinde düşünemeyişimizdir. Oysaki yaratılmışlar üzerinde düşünme Rabbimizin buyruğudur.(Ğaşiye 88/17-20; Vakıa 56/58-72)
Gıdalarımız olmasa hayat olmazdı. Düşünelim; örneğin her birimizin sahip olabildiği bir dilim ekmek, bir tane domates, üç-beş zeytin tanesi. Hangi gıdayı ele alırsanız alın, güneşin, rüzgârların, bulutların, yağmurların ve toprağın hizmet vermesiyle soframıza geliyor. Güneş olmasa bu gıdaları elde edebilir miyiz? Bulutlar-yağmurlar olmasa, toprak olmasa, insan emeği olmasa, bu nimetlere sahip olabilir miyiz?
Çöpe atılmak üzere tabaklarda bırakılan yemekler ve çöpe boca edilen ekmekler, ekonomimize zarar vermekle kalmıyor, bizi Rabbimizin huzurunda nankör konumuna düşürerek günahkâr kılıyor.
Bakınız, aziz Peygamberimiz ne buyuruyorlar:
“Yere düşürülen lokmayı da temizleyip yiyiniz. Onu şeytana bırakmayınız.”
Aziz Peygamberimiz yere düşürdüğümüz lokmanın dahi silinip yenilmesini emir buyuruyor. Bir bilge kişinin hafızamda kalan sözleri şöyle: eğer ben tabağımda bir pirinç tanesi bırakırsam ülkemin bütün insanları da bırakabilir. Bunun anlamı milyonlarca tane pirincin israfıdır.
Hulasa İsraf haramdır. İsrâ sûresinin 26-27. âyetlerinde Rabbimiz şöyle buyurur:
“Akrabaya, yoksullara, yolculara ve mültecilere haklarını ver. Onlarını haklarını verirken bile saçıp savurma. Zira saçıp savuranlar şeytanlarının kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.”
İsraf nimetleri veren Allah’a isyan, imkânları heder etmek olarak da topluma zulümdür. Bunun içindir ki Allah israf edenleri sevmez. Sevmediğini, israfı haram kıldığı Kur’ân-ı Kerîm’de şöylece açıklamaktadır: “…Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. “ Hiç şüphesiz azaba uğratılacaklar da Onun sevmedikleridir.
Değinilen bütün bu gerçekleri gündemimize taşıyamayan Dünya Gıda Günü’nün kime ne faydası olabilir?
Ali Rıza Demircan