Gıybetin sebepleri; kötü zan, hata araştırması, öfke, düşmanlık, kendini beğenme, insanları küçümseme, çekememezlik, övülme arzusu gibi haram olan vasıflar ve eylemlerdir. Bütün bunlar gıybetin ana yollarıdır.
Bu sayılanlar, kalbi hastalıklarımızı oluşturur. Sağlığımız için nice nice bütçeler ayırıyor ve harcıyoruz. Oysaki kalbimiz dahil bedenimizdeki rahatsızlıklar kişinin kendisini etkiler. Ama yukarıda saydığımız kalbî kökenli manevî hastalıklar, toplumu tahrip eder. Peki, bu manevi hastalıklarımızı nasıl tedavi edeceğiz?
Bu gibi soruları soralım. Soralım ki İslâm insanı olmanın önemini kavraya bilelim. Nesillerimizi Kur’ân ile geliştirmenin zaruretini idrak edebilelim. Bu kalbi rahatsızlıklar Yaradan’a ve ölüm ötesi hayatın sorgulamasına inanılmadan tedavi edilebilir mi?
Gıybet Nasıl bir Haramdır?
Gıybet nasıl bir haramdır? Kur’ân’ımızın sunumuna göre günahlar “Lemem, Seyyiât ve Kebâir“ yani küçük, orta ve büyük olmak üzere üç kısma ayrılır. (en-Necm 53/32; en-Nisa 4/31 )
Büyük günahlara Kur’ân işaret eder. Aziz peygamberimiz de açıklama yapar. Bu iki temel kaynağımız a göre Allaha ortak koşma, insan öldürme, zina yapma, ana babaya isyan, yalan yere yemin büyük günahlardandır. Bazı İslâm bilginleri gıybeti büyük günahlar arasında zikreder. Benim kalbim de bu görüşe yatıyor. Şimdi bazı örnekler verelim:
“Öyle sıra değişikliği yamanızda bir sakınca yok ama haksız olarak bir Müslümanın onurunu zedeleyici, şahsiyetine tecavüz edici nitelikli konuşmanız ve davranmanızda sakınca var. İşte bu, Haccı zedeler..“
Maiz isimli bir kişi zina eder. Peygamberimiz efendimiz ona ceza uygulatır. Fakat iki sahabe bu cezanın uygulanışından sonra Maiz’i yererler. Peygamberimiz müdahale etmez, bir süre gidildikten sonra bir eşek ölüsü ile karşılaşırlar. Peygamberimiz “O iki zat nerededir?“ diye sorar. Onlar da ortaya çıkar, “Buyur ya Rasûllellah“ derler. Derler de Peygamberimiz de onlara “Bu eşek leşinden yiyiniz bakalım“ der. Onlar da, “Aman ya Rasullellah bu eşek leşi yenir mi. dediklerinde Peygamberimiz şöyle buyurur:
–Biraz önce gıybetinizle Maiz’in ölüsünün etini yemeniz, bu leşi yemekten çok daha ağır bir iğrençlikti. (Ebu Davud Hudud 24)
Ya Aişe! Öyle laflar ettin ki, eğer deniz suyuna karıştırılsaydı onun hususiyetlerini bile bozardı.“ (Tirmizi Kıyame 52)
Evet, gıybet böyle bir haramdır.
Gıybete Sebebiyet de Verilmemelidir
Müslüman gıybet etmemeli, ama gıybete de asla sebebiyet vermemelidir. Bir örnekle bunu açalım:
Hz Safiye validemiz Peygamberimiz itikâftayken bir gece onu ziyaret eder. Peygamberimiz de onu mescidin kapısında uğurlarken, İki sahabe belirir. Peygamberimizin yanında bir kadın silueti gördüklerinde acele acele yürürler. Peygamberimiz; “Durunuz“ buyurur. Ve onlara “Bu yanımdaki kadın eşim safiyedir“ açıklamasını yapar.Onlar da, “Aman ya Rasullellah niye böyle bir açıklama yapma gereği duydunuz, dediler. Peygamberimiz de şöyle buyurdular:
“Şeytanın kalplerinize şer tohumları ekmesinden, gıyabımızda gıybet etmenizden korktum.“ (Buharî, İtikâf 8)
İnsanoğlu dedikoduya/gıybete eğilimlidir. Onun için içkili restoranlarda yemek yemeyelim ki birileri içki içtiğimiz su-i zannında bulunarak bizi gıybet etmesin. Bankalara da girip çıkmayalım. Girip çıkmayalım ki en büyük günahlardan biri olan faizle iştigal ettiğimiz yargısına varılarak gıybetimiz yapılmasın. Yolsuzlukları ile şöhret yapmış adamlarla da ilişkiye girmeyelim ki bizi görenler hangi yolsuzluğun peşinde olduğumuz şeklinde gıybet etmesinler. Yani gıybete sebebiyet vermeyelim. Pek tabi ki bu nasihatleri öncelikle kendime yapıyorum.
Yapılan Gıybeti de Dinlememeliyiz
Yanımızda yapılan gıybet de -imkân ölçüsünde- dinlenilmemelidir. Çünkü dinlemek günaha ortak olmak, hatta bir tür teşvik etmektir. Rabbimiz İsra sûresinin 36. âyetinde şöyle buyurur:
“Bilmediğin şeyin ardına düşme. Zira kulak, göz ve gönül yaptıklarından sorumludur. Bu organlarınızla işlediğiniz günahlardan ötürü de sorguya çekileceksiniz.“
Müslümanın görevi “Faydasızlardan yüz çevirmek” olmalıdır. Kaldı ki Gıybet şer kaynağıdır. Çünkü gıybet Kur’ânî ifadeyle bir Münker’dir yani dinimizin ve olgun aklın reddedeceği bir işlemdir. Müslümanın görevi Münker’i gidermektir. Gıybet edene, “Kardeşim, gıybet haramdır, beni de gıybet dinleme durumuna düşürme.“ denilmelidir. Rabbim bizi korusun.
Gıybet Edilen Savunulmalıdır
Gıybet dinlemek durumunda kaldığımızda gıybet eden kişi savunulmalıdır. Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Yanında gıybeti yapılan mümini koruyup savunan kişiyi, Kıyamet Günü Allah Cehennem ateşinden korur. “
Uyarıcı Örnekler
Bir televizyon programındaydım. Ülkemizin tanınan bazı entelektüelleri de programdaydı. Bir ünlü magazinci söz aldı ve ben “ Londra’da falanca ünlü ses sanatçısının ne cevizler kırdığına tanık oldum,” diyerek anlatmaya başladı. Rabbime hamd ederim, müdahale ederek şöyle dedim:
Aziz peygamberimizin döneminin en önemli askeri seferlerinin biri Tebûk seferidir. Hiçbir mazereti olmadığı halde Tebük seferine katılmayan sahâbilerden biri de Kâ’b bin Malik’di. Peygamberimiz bir ara Kâb nerede diyerek onu sorar. Bir kişi de çıkar, şöyle der: “ Ya Rasûllellah! Elbiselerine bakarak kendisini beğeni ile sağa sola hava atması, onun bu sefere katılmasını engelledi.“ Yani gıybetini yapar. Genç sahabİ Muaz ibni Cebel de gıybeti yapılan Kâ’b’ı şöylece savunur:
Ali Rıza DEMİRCAN
Devam Edecek
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi