Fransa, özel sektör ile kamu sektörünün nerede başlayıp nerede bittiğinin belli olmadığı, büyük şirketlerin derin devlet hizasında çalıştığı bir ülkedir. Büyük firmaların hisseleri birbirine aittir, karmaşık bir sistemle merkezi derin devlet denetimindedir.
Örneğin dev otel zinciri Ibis-Novotel-Sofitel grubu nerede para amaçlıdır nerede istihbarat amaçlıdır net değildir; dünya derin devletiyle arası bozulan İMF başkanı Dominic Strauss Khan bile Sofitel’de sahnelenen bir Fransız-Amerikan prodüksiyonuyla ortadan kaldırılmıştı. Renault, Peugeot-Citroen, Airbus, nükleer enerji santralleri gibi dev şirketler derin devletle iç içedir.
Bunların başında da Fransız ileri askeri endüstriler holdingi Dassault gelir. Çok sayıda ürünün yanısıra Fransa’nın askeri uçakları Mirage’lar ve şimdiki ileri teknoloji uçaklar olan Rafale’leri üreten ve bu şekilde dünyadaki egemenliğini perçinleyen Dassault, sadece Fransız derin devletinin havacılık ve uzay kolu değil aynı zamanda bilişim koludur da.
1980’li yılların başında Dassault Systemes adlı yazılım iştiraki, aslında bizdeki HAVELSAN ile aynı amaçla aynı zamanlarda aynı imkanlarla kurulmuştu. Türk yazılımını sıçratması gerekirken Türkiye’deki Gladio derin devletinin sivil ve üniformalı elemanlarının yöneticiliği sayesinde etkisiz bırakılan HAVELSAN şu anda kendi yönetim yazılımlarını bile yurt dışından satın alıyor. Dassault ise özellikle ileri imalat sektöründe aldı başını gitti.
Dassault Systemes, CATIA ve SolidWorks adlı önemli iki yazılımla, üç boyutlu imalat tasarımında önde gelen firmalardan biri. Tasarım yapıldıktan sonra bunların elektronik çok eksenli takım tezgâhlarında üretilmesi de bu yazılımlarla birlikte yapılıyor. Yazılımlar tamamen İnternet ortamında ve program kodları gizli. Bu da yazılımların yapılan her şeyi anında hem Dassault genel merkezine hem de Fransız istihbaratına aktarabileceği anlamına geliyor.
Belki İvedik organize sanayide torna ve freze ile parça üreten kendi halinde bir firma Dassault radarına girmeyebilir ancak eğer bu firma gözbebeğimiz olan Türkiye’nin 10.000 personelli havacılık ve uzay sanayii şirketi TUSAŞ ya da uluslararası adıyla TAİ ise, tabii konu değişir. TUSAŞ 21. Yüzyılda bizim için hayati olan Milli Muharip Uçak, milli helikopter, milli eğitim uçakları ve SİHA’ların yanısıra uzay programımızdan sorumludur. Bunların içinde en stratejik olan da kuşkusuz çok iddialı milli muharip uçak programımız.
TUSAŞ, ne yönetim yazılımlarını ne de kritik tasarım ve imalat yazılımlarını ne yazık ki Gladio sabotajlarıyla dünyanın en pahalı Web sayfa tasarımcısına dönüşmüş HAVELSAN’dan alamıyor, çünkü 40 yıl geçmesine rağmen hala bir alternatif sunulamıyor, ya da sunuldu ama bir çekmecede bekliyor.
Bu biraz kahpe FETÖ’nün ele geçireceği yatılı fen lisesinin yatakhane binasının borularını sabote edip, hedef çocukları kendi evlerine muhtaç bırakma klasik taktiği gibi. HAVELSAN sabotajıyla Türkiye Cumhuriyeti, Microsoft’a, SAP’a, Oracle’a ve Dassault’a muhtaç bırakıldı. Aslında TUSAŞ kadrosunda yüzlerce bilişim uzmanı da var ama bunlar İstanbul’daki gece yarıları metrobüste görülen yazılım köleleri gibi değil de klasik Ankara bürokratı havasında rahatlar. Dolayısıyla TUSAŞ’ımız yabancı şirketlere yöneliyor.
TUSAŞ yönetim yazılımında bula bula bulduğu, güven duyduğu ve muazzam büyüklükte paralarla anlaşma yaptığı firma Dassault. Tabii Dassault sadece TUSAŞ’ta yaprak oynasa Paris’e bildirmekle kalmayacak, TUSAŞ’ın içinde bazı faaliyetler de yapmaya çalışacaktır. Çünkü Fransız ekonomisi ve stratejisi için Rafale hayati önemde. Modi’nin Hindistanına, Sisi’nin Mısırına ve MBS’nin körfezine büyük miktarlarda satmaya hazırlanıyor. Milli Muharip Uçak ise bunun ana rakibi olacak. İstemez.
Geçen yıl imzalanan pahalı anlaşmanın yenilenmesi ve 21. yüzyılda Türkiye’nin kritik teknolojilerinin ana rakibinin denetimine girme anlaşmasını sağlamak için Dassault Systemes Türkiye’deki TUSAŞ ihalesine büyük ağırlık verdi. 6 Kasım 2019’da Feriye Sarayı’nda bir gövde gösterisi düzenlemiş, anlaşma için önemli isimleri yakın markaja almış. Aslında TUSAŞ’tan para istemesi sadece şüphe çekmemek için.
Doğal olarak, eğer TUSAŞ dünyadaki ana rakibine kendini emanet ederse, bir türlü nasıl çıktığı anlaşılmayan arızalar, hatalı üretimler, imalat sorunları da beklenmelidir. Hatta hangi TUSAŞ mühendisi en parlak zekaya sahip firmanın İnsan Kaynakları departmanından daha iyi bileceklerdir. Allah korusun bazı mühendislerimiz için yine intihar etti haberleri çıkabilecektir. Fransızlar çok acımasızdır; başımı ağrıtıyor diye Yeşil Barış örgütünün çevreci gönüllülerinin gemisini gizlice okyanusta batırabilen, yakın zamanlarda Afrika’da milyonlara soykırım ve işgaller düzenleyebilen, Avrupa’da Türkiye’nin baş düşmanı olan bir ülkeden bahsediyoruz. TUSAŞ’ın Türkiye’nin stratejik imalat tasarımını ana rakibi olan Dassault’a emanet etmesi, MİT’in en kritik toplantılarını Fransız Gizli Servisi yemekhanesinde düzenlemesi gibi absürt bir şey.
TUSAŞ genel müdürümüz Prof. Dr. Temel Kotil çok zeki ve çalışkan Rizeli bir mühendistir. Bu mesele muhtemelen başarıyla koordine ettiği bin bir işin arasında onun gözünden kaçmıştır. İstese bir yılda kendi yüzlerce bilişimcisiyle, ya hükümetin sağlayacağı destek yoluyla ya da HAVELSAN’ı uyandıracak değnek yoluyla istenen yazılımları kendi imkânlarıyla geliştirebilir. Hiç olmazsa güvenli alternatifler bulabilir.
Yeter ki Sayın Macron’un Elysee Sarayında hastalıklı kahkahalar atmasına neden olmayalım.
Cemil Ufuk BAKIRÇAY
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…