Ali Rıza Demircan
Mars’a ulaşıldığı şeklindeki görüntülü haberler gündemde. Biz de bu haberler çizgisinde ve bilgimiz ölçüsünde Kur’ân ve Sünnet’in ilgili beyanlarına bakmaya çalışalım.
Söz ve mâna olarak Allah’ın kitabı olan Kür’ân-ı Kerîm’de mekânsal varlık kategorisi olarak Yeryüzü, Gökler, Kürs ve Arş’dan söz edilmektedir.
İçinde yaşadığımız yeryüzü ve onunla bağlantılı olan güneş, ay ve yıldızlara ilişkin bazı bilgilerimiz var.
Gökler, Yer Kürs ve Arş
Kur’ân’da yer alan Âyetü’l Kürsi’ye göre “Allah’ın Kürsü’sü gökleri ve yeri içine almakta “ dır. (Bakara 2/255)
Peygamberimiz de “Yedi kat gök ve yedi kat arz/yer Kürs’üye nisbetle çöle atılmış halka gibi ”olduğunu açıklamaktadır.
Peygamberimizden rivayet edilen bir diğer bilgiye göre “Kürs alemi de Arş’a nazaran çöle atılmış bir yüzük halkası “ gibidir. (İ.Kesir Bakara 2/255)
Böylesi muhteşem bir alem olduğu için olacak Allah, kendisini, Arş’ın sahibi ve büyük olan Arş’ın Rabbi olarak tanıtır ve Arş’a egemen olduğunu bildirir. (Bürûç 85/15); Tevbe 9/129; Tâhâ 20/5))
O, gökleri ve yeri yarattığında Arş vardı ve Arş Allah’ın egemenliği altındaydı: “Allah, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş’ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde/süreçte yaratandır. ‘0nlara ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz’ desen, kâfir olanlar derhal ‘Bu Kur’ân açık bir büyüden başka bir şey değildir’ derler. (Hûd 11/7)
Peygamberimizin açıklamasına göre “Arş ise en yüksek Cennetleri oluşturan Firdevs cennetlerinin üstündedir.”(Buharî Tevhid 22) Onun bir diğer açıklaması da şöyledir:
“Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer derece ile arası, gökle yer arası kadar geniştir. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah’tan cennet istediğiniz vakit Firdevs’i isteyin.”
Bilimsel Veriler
Şimdi bu bilgilere göre Gökler, Kürs ve Arş’ın büyüklüğü matematik hesaplara sığdırılabilir mi? Bunun yaklaşık da olsa doğru hesabı yapılabilir mi?
Çok şükür bilimsel çalışmalar bize bu yolda yardımcı olmaktadır
Astronomi ve uzay bilimine ve de kavramlarına aşına değilim. Arama motorlarından birine girip araştırdığımızda şu bilgilere ulaşıyoruz:
Bilim adamlarının en gelişmiş araçlar yardımıyla yaptıkları çalışmaya göre kesin bilgi olarak değilse de, bilimsel tahminlere göre evrenin büyüklüğü şöyledir:
Yeryüzünün içinde yer aldığı Samanyolu galaksisinde 200 milyar yıldız var ve Samanyolu gibi de 100 milyar galaksi var.
Vahyin, akıl ve bilimin birlikte işaret ettiği bu büyüklüğün gerçek boyutlarını yaratıcısı olan Allah’tan başka kim bilebilir?
Ve Kur’ân’ın, bütün gök katmanlarını içine alacak şekilde elif lamlı olarak es-Sema şeklinde kullandığı ve bizim evren olarak algılayabileceğimiz ifadelerine göre kainat/evren her an Rabbimiz tarafından büyütülmektedir:
“Gökleri kudretimizle Biz bina edip yarattık. Ve Biz genişleticileriz.” (Zariyat 51/47)
Ana Sorular
Şimdi güncele dönelim ve insanların merak ettikleri bazı sorulara yer vererek cevaplarını aramaya çalışalım:
Bizim Kur’an’dan yüzeysel bilgilerimizle anlayabildiğimiz, her hangi bir gezegende/yıldızda insanlar için yaşam koşullarının olmadığıdır. Çünkü insan yeryüzünde topraktan yaratılmış, bütün yeryüzü varlıkları onun için halk edilmiş, orada kulluk denemesine uğratılmış ve de yeryüzünün imarıyla yükümlü kılınmış olup toprağa döndürülecek olan bir varlıktır:
“Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamd ederek seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.” (Bakara 2/30, Ayrıca bak. Hûd 11/)
(Halife, vekil ve temsilci demektir. Allah, yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere insanı yaratmış, orada ilahi hükümranlığı gerçekleştirme görevini de ona vermiştir.)
“Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i (gönderdik). Onlara şöyle dedi : Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O’ndan mağfiret isteyin; sonra da O’na tövbe edin. Çünkü Rabbim kullarına çok yakındır, dualarını kabul edendir. “
“Sizi ondan (topraktan) yarattık; sizi yine oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız.” (Taha 20/55)
Kur’ân’ın dolaylı anlatımına göre vardır. Allah’ın kitabı olan Kur’an’da küçük büyük bütün canlılar için kullanılan kavram Dâbbe kelimesidir. Yüce Allah canlılar anlamına Dâbbeleri sudan yarattığını beyanla şöyle buyurmaktadır:
“ Allah, her bir Dâbbeyi/canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür… Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” (Nûr 24/45)
Ve Allah Dâbbe türü varlıkları göklerde de yarattığını şöylece açıklamaktadır:
“Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yayıp ürettiği Dabbeyi/canlıları yaratması da O’nun varlığının delillerindendir. O dilediği zaman göklerde ve yerde yarattığı canlıları bir araya toplamaya da kadirdir.” (Şûra 42/29)
Kur’an bu sorunun cevabına tam olarak bir açıklık getirmemekle birlikte Gökler, Yer ve Dâbbe kavramlarını kullanarak olumlu cevap vermektedir. Bir araya getirip yaşatma da muhtemelen yeryüzünde olacaktıri Yukarıda mealine yer verilen Şûra 29’da şöyle buyrulur:
“…O dilediği zaman göklerde ve yerde yarattığı canlıları bir araya toplamaya da kadirdir.”
Özetlersek
Özetlersek yeryüzünde karalar ve denizlerde doğal dengeyi bozan insan oğlu mukadder olup geleceğinde şüphe olmayan Kıyamet’i öncelemeye çalışıyor.
İnsan oğlu yeryüzü dışında bir yerde yaşam alanı oluşturamayacak ama göklerde yaratılmış olan bazı canlı türleriyle muhtemelen yeryüzünde bir araya gelebilecek. Bu da belki insan oğlunun çalışmalarıyla ve Allah’ın yaratma konuna göre vereceği onayla gerçekleşecektir.
İnsan oğlu doğal çevreyi kirletmeden, doğal afetlere neden olmadan göklerdeki yaşamı araştırmaya devam edebilir. Etmelidir de. Çünkü gökyüzünün bakılıp akıl yürütülesi ve Allah’ın varlığı, birliği, kudreti ve rahmeti üzerinde düşünülmesi anlamındaki âyetler de bunu gerektirmektedir:
“Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız! Onda hiçbir çatlak da yok.
Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türden (bitkiler) yetiştirdik.
Bütün bunları Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ibret vermek için (bütün bunları yaptık).
” (Kâf 50/6-8)
Doğruları en iyi bilen Allah’tır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…