Adalet Bakanı: Karadziç’e Ömür Boyu Hapis Kararı Memnuniyet Verici
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, sosyal medya sitesi Twitter hesabından binlerce Müslümanın katili olan Radovan Karadzic‘in müebbet hapse mahkûm edilmesine ilişkin şu şekilde bir paylaşımda bulundu. “Srebrenica soykırımı modern Avrupa tarihinde kara bir lekedir. Hiçbir mahkeme kararı vicdanlardaki yarayı kapatamaz. Bununla birlikte UCM’nin Radovan Karadziç‘e ömür boyu hapis kararı memnuniyet verici. Biraz olsun teselli bulan Srebrenica’nın acılı annelerine selam olsun!
Gücünü Yanlış Kullananlar Zalimleşir
Tarihe “Bosna Kasabı” olarak geçen eski Sırp lider Irkçı ve İslâm düşmanı Radovan Karadzic, 2016’da Hollanda’nın Lahey şehrindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesince (ICTY) soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan 40 yıl hapse çarptırılmıştı. Mahkemenin 2017’de kapatılmasının ardından devam eden davaları devralan Uluslararası Ceza Mahkemeleri (UCM) Mekanizması Temyiz Konseyi, daha önce verilen 40 yıl hapis cezası kararını bozarak 73 yaşındaki Karadzic’i müebbet hapse mahkûm etti. Böylece Konsey, Karadzic‘i 1995’te Srebrenitsa’daki sivil Müslümanlara yönelik soykırımın yanı sıra 1992-1995 yıllarında yaşanan Bosna Savaşı’nda işlenen insanlık dışı suçları, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirdi ve “Bosna Kasabı”na en ağır ceva vermiş oldu.
Gücünü Yanlış Kullanan Karadzic’in Akıbeti
Bir insanın gerçek yüzünü veya karakterini ancak ona sınırsız bir güç verildiğinde öğrenebiliriz. Güç, hayra da kullanabilir, insanlık dışı eylemle de dönüştürebilir. Çünkü güç, yapılmak isteneni kolaylaştırır. O halde güç, insanına göre toplum için ya faydalı bir araç, ya tehlikeli bir ateştir. Zihninde ırkçılık gibi Bâtıl bir mikrobu bulunduran ve şeytanî nefret ve kinle besleyen bir siyasetçi, arzu ettiği güce ulaştığında, düşman beslediği bir kesime her türlü en vahşi zulmü tatbik edebilir.
Zalimler için denetimin zayıf olduğu savaşlar, içlerindeki en kötü duygularını en acımasız bir şekilde pratiğe çevirebilmek için, arayıp da bulmadıkları en büyük fırsattır. Karadzic, bunun tipik bir örneğidir. Yaptıklarının karşılığı, dünyada müebbet hapis, ahirette ise müebbet cehennem olacaktır. Zalimler için yaşasın cehennem.
Nefsine Hâkim Olamayanlar için Güç, Bir Kötülük Kaynağıdır: Stanford Hapishane Deneyi
İslâm âlimleri, nefis derken, bundan “nefs-i emmare”yi kastetmektedir. Şeytanın etkisi altında olan ve buna binaen kötülüğü emreden bu nefis, vicdan ve merhamet gibi fıtrî hasletlerle terbiye görmezse yaratılış gayesinden uzaklaşır ve insanlık dışına kayar. Bu duruma düşen bir kişi, kötülük yapmakla hem kendine zulmeder, hem de başkalarına. İşte terbiye görmemiş “her nefiste kötülük gizlidir” tezini doğrulayacak bir deneme, 1971 yılında Kaliforniya’nın Stanford Üniversitesinde psikolog Philip Zimbardo tarafından yapıldı.
Buna göre gönüllü olarak denemeye katılan 24 öğrenciyi üniversitenin bodrum katına götürerek, onları tesadüf ilkesine göre ikiye ayırdı: Mahkûmlar ve gardiyanlar. Birincilere kötü, beyaz önlükler verildi ve ayaklarına zincirler takıldı. İkincilere ise şık üniformalar verildi. Böylece herkes kendi rolüne icra etmesi gerekiyordu. Bir iki gün geçmedi ki gardiyanlar, sadistçe bir haz duyarak, mahkûmları uykularında rahatsız etmeye başladı, onlara hakaret ederek, insanî ihtiyaçlarından mahrum etmeye kadar gittiler.
Mahkûmların elbiseleri ve yatakları ellerinden alındı ve 22 saat boyunca tuvaletlere gitmeleri yasaklandı. Daha da kötü olaylar yaşanmaması için, psikolog, denemeye son vermek mecburiyetinde kaldı. Bu korkunç deneyi 2007 yılında kitaplaştıran Zimbardo, şöyle bir sonuca vardır: “Kötülük, hepimizin içinde gizli, ortaya çıkıp çıkmayacağı çevremize ve bize verilen güce bağlı.”
Velhâsıl-ı Kelâm
Batı toplumlarında çok medenî bir hayat sürdüğünü düşündüğümüz ABD’li bayan askerlerin Irak’ın başkenti Bağdat’taki Ebu Garip hapishanesinde Müslüman mahkûmlara yaptıkları insanlık dışı korkunç işkenceleri hatırladıkça, Zimbardo’nun öne sürdüğü tezinin ne kadar doğru olduğunu söyleyebiliriz.
Ne var ki güce bağlı olarak ortaya çıkan kötülük, her bir insan için geçerli değildir. Şuurlu bir Müslüman için hiç geçerli değildir. Çünkü Allah korkusunu ruhunda yaşayan muttaki bir Müslümana müeyyidesi olmayan dünyanın en büyük gücünü dahî verseniz, o dirayetli Müslüman, kimseye zulmetmez, aklından bile geçirmez. Tam tersine hangi dinden veya ırktan olursa olsun herkese eşref-i mahlûk gözüyle bakar.
Dünya, her çeşit insanlık dışı zulümden kurtulmak istiyorsa, nefislerin nasıl terbiye edilmesini bizlere öğreten İslâm’a muhtaçtır. İslâm, şuurlu Müslümanların sayesinde dünyada hâkim olursa dünyada hiç kimseye zulüm yapılamaz. Çünkü İslâm, dünyada insanlığı getirecek yegâne güçtür. Bu manevî güce sarılan, nurlu bir yolculuğun temsilcisi olarak bütün nefsanî ve şeytanî sapmaların önüne geçer ve dünyaya herkesin âdil bir şekilde yararlanabileceği sosyal barışı getirir.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi