<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
36,4530
EURO
39,5404
ALTIN
3.407,51
BIST
10.507,11
DOLAR
36,4530
EURO
39,5404
ALTIN
3.407,51
BIST
10.507,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
14°C
İstanbul
14°C
Açık
Cumartesi Parçalı Bulutlu
13°C
Pazar Parçalı Bulutlu
15°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C
Salı Çok Bulutlu
20°C

GÜZELLİK NEDİR? II

GÜZELLİK NEDİR? II
1 Şubat 2025 09:00
A+
A-

Konumuzun önemli bir faslına gelmiş olduk. Soruyu beraberce soralım. Güzel diyoruz, güzel yapmak diyoruz da, güzelliğin şartları neler? Hangi sözler, hangi davranışlar, hangi işler güzellik vasfını kazanabilir?

Estetiği yani güzelliği konu alan eserlerde, estetik tanımlanmaya çalışılır. Tatmin edici olmaktan uzak o felsefi izahları bir kenara bırakalım. Onların pratik hayatımıza yansıyan özellikleri ve ahiret hayatımızda karşılaşılacak güzellikleri yoktur.

Bu sebeple  biz ilahi ölçülere bakalım.

Söz, sanat, ticaret, giysi, davranış, iş ve ilişki türü herhangi bir şeyin güzel olması için biri şekle, diğeri de öze ilişkin iki şartı vardır.

GÜZELLİĞİN ŞEKLE VE ÖZE İLİŞKİN ŞARTLARI

Şekil şartı, işi Yaratanın koyduğu kurallara veya ortak akla ve bilimsel verilere uygun yapmaktır

Öze ilişkin şart ise işi Allah’ın rızası/sevgisini gözeterek yapmaktır.

Açıklayalım:

Mesela bir sözün, davranışın ve işin güzel olabilmesi için şekil şartlarına uyması gerekir. Yani onu Yaradan’ın koyduğu ölçülere uygun olması lazım. Eğer bahse konu şey Yaradan’ımızın koyduğu ölçüler alanı içinde değil de özgür bırakıldığımız alanlarda olan bir şey ise ortak akla ve bilimsel verilere uygun olması gerekir.

Örneğin yaptığınız  iş  bir ticaret ise ve bu ticarette faiz yoksa, aldatma yoksa, karaborsa yoksa o ticaret güzeldir. Neden? Çünkü Yaradan’ın koyduğu ölçülere uygun olan işler güzeldir.

Eğer dile getirdiğiniz bir söz ise ve söz doğru, yararlı ve de muhatabın seviyesine uygunsa o söz de güzeldir. Niçin? Çünkü Yaradan’ımızın koyduğu ölçülere uygundur.

Özgür bırakıldığımız alanlar geniş. Yaradan’ımızın bir emri ve yasağının taalluk etmediği bir konuda güzellik olgun akla uygun olmasıyla sağlanır. Güzellik bilimsel verilere uygun olmasıyla sağlanır.

Örneğin trafik kuralları. Trafik kuralları hayatın tecrübelerinden yararlanılarak ortaya konulduğunda işte o kurallar güzellik vasfını kazanır. Gözlemler ve laboratuvar deneyleri ile doğruluğu kanıtlanmış yöntemler de böyledir. Onlar da güzellik vasfını taşır

Güzellik için şekil şartı gereklidir ama yeter değildir. Öze ilişkin  şart da gereklidir. Yaptığımız işleri şekil şartlarına uygun olarak yapmamız gerektiği gibi öze ilişkin şarta uygun olarak yapmamız da gerekmektedir.

Bu şart Allahımızın rızasını/sevgisini gözetmektir.

Yani ne yaparsak yapalım, ne söylersek söyleyelim, bizi yaratan ve bizim için Cennetler hazırlayan Rabbinin rızasını/sevgisini hedefleyerek yapalım. Zaten gerçek ve kalıcı güzelliğe o zaman ulaşabiliriz.

İnsanlar işlerini örneğin çıkar için veya şöhret için ya da  bağlı oldukları etnik sitenin yararına yaparlarsa, o gibi amaçlar ortadan kalktığı zaman yaptıkları işler güzellik vasfını yitirir. Eğer Allah’ın rızasını ve ebedi mutluluğu hedeflersek o zaman güzellikler üzerinde kalıcı olma özelliğini kazanırız.

Biz şekil şartlarına ne kadar uyarsak uyalım, eğer Rabbimizin rızasını hedeflemiyorsak, Rabbimizin rızasının dışında bir kaynağın beğenisini amaçlıyorsak, o amelimiz güzellik vasfını kazanamaz. Bir diğer anlatımla; o yaptığımız iş bizim için dünya hayatında gerçek ve kalıcı bir istikrar ve gelişim konusu, ahiret hayatı için de bir yatırım olma özelliğini kazanamaz.

Burada Peygamberimizin bir sözü ile konumuzu örneklendirelim. Peygamberimiz geleceğimizle ilgili sözlerinde şöyle buyurur:

Allah u Zülcelal, insanların dıştan bakarak gıpta ettiği bir şehidi huzuruna celbedecek. Onu şöyle sorgulayacak:

  • Ey kulum. Ben sana şu kadar, şu kadar nimetler vermedim mi?
  • Verdin ya Rab!
  • Peki, sen benim için ne yaptın?
  • Ey Rabbim! Bana ikramın olan en aziz varlığım canımı senin yolunda verdim.
  • Hayır. Şeklen böyle görünüyordu ama sen benim rızamı hedeflemedin. Sana kahraman desinler, seni yiğit olarak ansınlar diye can verdin.

Ve ilgili meleklere emir verilecek, bu kul yüzükoyun cehenneme atılacak.

Hadisin bir de bir de sizlere İslami hakikatleri anlatmaya çalışan bizim gibi insanları ilgilendiren bölümünü nakledelim:

Yüce Allah, fizik, kimya, tıp âlimi veya Kur’an alimi konumunda olan bir alimi de huzuruna celbedecek ve onu şöylece sorgulayacak:

  • Ben sana şöyle şöyle nimetler vermedim mi?
  • Verdin ya Rabbi.
  • Peki, sen ne yaptınız?
  • Konferanslar verdim, sohbetler yaptım, kitaplar yazdım.

Rabbimiz rızasını ve beğenisini kazanmayı amaçlamayan o kişiye Rabbimiz şöyle buyuracak:

  • Bütün bu söylediklerini yaptın ama benim rızamı/sevgimi kazanmak için yapmadın.

Ve ilgili meleklere emir verilecek, bu kul yüzükoyun cehenneme atılacak.

Ne kadar acıdır değil mi? Siz insanların faydalanması için ilmi gerçekleri ve de İslami hakikatleri anlatmak amacıyla konuşacaksınız, makaleler – kitaplar yazacaksınız ama  Rabbimizin huzurunda rezil ve rüsva olarak azaba yönlendirileceksiniz.

Hadisimizin bir de Allah’ın bolca verdiği mallardan veren ama verirken Allah’ın rızasını değil de insanlar arasında cömertlikle şöhret bulmak için veren ve bunun için de azaba uğratılacak zengin örneği var.

Rabbim bizleri şekil ve öze ilişki şartlarını yerine getirerek yalnızca kendisinin rızasını kazanmak için iş yapanlardan, konuşanlardan ve yazanlardan kılsın. İnsanların önünde büyürken katında küçülenlerden kılmasın.

HER ŞEY Mİ GÜZEL YAPILACAK DA İSTİSNASI YOK MU?

Her şeyi güzel yapmakla yükümlüyüz de bunun hiçbir istisnası yok mu? Mesela bir insan veya hayvanı öldürmenin güzel olanı olabilir mi?

Aziz Peygamberimizin yukarıda sizlere sunduğum hadisini hatırlayalım:

“Allah her şeyin ihsan üzere, Allah biliyor bilinci içinde güzel yapılmasını emretmiştir. Öldüreceğiniz zaman güzelce öldürün. Hayvanınızı keseceğinizi zaman güzelce kesin; bıçağını iyice bilesin ve hayvanına ıstırap vermesin.”

ÖLDÜRMEDE DE GÜZELLİK

İslam’da kasıtla adam öldürmenin üç seçenekli cezası vardır; af etmek veya tazminat almak ya da ölüm cezası uygulatmak. Öldürdüğü içim  ölüme mahkûm edilmiş kişiye bile çirkin muamele yapmayacak, insanca davranacağız. Onu hücresinden alırken ’aziz kardeşim buyurunuz’ diyeceğiz.  Ölüm cezasının ince ruhlu bir tavırla, güzellikler sergileyerek uygulayacağız.  Çünkü aziz Peygamberimiz güzelliği bu noktaya kadar indirgeyerek çirkinliklerden uzaklaşmamızı, estetik anlayış ve kavrayışın hayatımıza hâkim kılınması gereğine işaret buyurmuştur.

NİÇİN ÇİRKİNLİĞE BULAŞIYORUZ?

İslam’ın bu güzellikleri ortadayken niçin bir türlü ince ruhluluğun, derin  zevklerin, güzel görünümlerin insanı olamıyoruz? Neden kabalıkla anılır oluyoruz? Neden çirkinlikler bize mal edilebiliyor?

Evet, dinimiz güzel ama dinin güzel olması ona inananların güzel olmasını gerektirmiyor. Dinin ölçülerine tam bir imanla bağlı kalacaksınız ki güzel olabilesiniz.

Biz Rabbimize ibadet için yaratıldık. Yani O’nun emirleri ve yasaklarına göre hayatımızı yapılandırarak yaşamakla emrolunduk. İbadet ise, Yaradan’ın koyduğu şekle ve öze ilişkin şartlara riayet ederek eylemimizi güzel yapmaktır.

Buradan hareketle  şu kuralı ortaya koyabiliriz:

Bir işi Allah’ın rızasını amaç edinerek  İslam’a, ortak akla ve ilme-bilime uygun olarak güzel yapmak ibadettir, İbadet de güzel yapmaktır.

İBADET NİTELİKLİ İŞLERİMİZ

Yüce Rabbimiz, kendisinin razı olup sevdiği sözlerimiz, davranışlarımız ve işlerimize Kur’ân’da  ne isim veriyor biliyor muyuz? Hasene /Güzellik.

Hasene olarak olarak isimlendirdiği amellerimizi mükafatlandıracağını da müjdeliyor.  Örneğin En’am suresinin 160. yetinde şöyle buyrulur:

Kim Allah’ın huzuruna bir Hasene/güzel işle varırsa kendisine on katı verilir. Kim de Allah’ın huzuruna bir kötülük ile varırsa sadece onun dengi olan cezaya çarptırılır. Ne iyilik edenlere, ne kötülük işleyenlere haksızlık edilmez.”

Bunun gibi Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet vardır.

ALİ RIZA DEMİRCAN 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

                            

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.