“Her iyilik bir sadakadır” sloganı ile dünyanın birçok mazlum coğrafyasına, her türlü yardımı ulaştırma gayreti içerisinde olan Sadakataşı Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi olan değerli eğitimci Hacı Dursun Tunç ile Sadakataşı Derneği’nin Afrika faaliyetlerini konuştuk. Hacı Dursun Tunç, “Afrika’ya iş adamlarımızın, yatırımcılarımızın oraları gidip görmelerini yatırım yapmalarını, ticaret yapmalarını ayrıca siyasilerimizin, akademisyenlerimizin daha çok ziyaret edip ülkemizle olan ilişkilere katkı sağlamalarını tavsiye ederim” dedi.
Röportaj: Ziya Gündüz
Hocam öncelikle şöyle bir sorudan başlamak istiyorum. Bize Sadakataşı Derneği tanıtır ve yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
Kültür ve medeniyetimizin değerli varlıklarından, ecdadımız Osmanlı’nın geleceğe emanet ettiği en önemli miraslardan bir tanesi yardımlaşma ve dayanışmanın en zarif ve en naif uygulaması, alan eli hicaptan veren eli gurur ve riyadan koruma ilkesini esas alarak yaşatılmış hayır abideleri Sadaka Taşlarından ilham alarak 2010 yılında Derneğimizi kurduk.
Osmanlı’da iffet ve utancından dolayı fakirliğini gizleyenler; onur ve vakarından dolayı ihtiyaçlarını kimseye açamayanlar için, onlara alan el olmanın mahcubiyetini yaşatmamak, şahsiyetlerini zedelememek ve onları istemek durumunda bırakmamak için bu zarif yardımlaşma metodu geliştirilmiştir.
Sadakataşlarının geçmişte sahip olduğu misyonu günümüze taşımayı asli vazifesi sayan derneğimiz, en yakınımızdan başlayarak dünyanın ücralarına kadar infak, yardımlaşma ve sadakayı yaygınlaştırarak yoksulluk ve sefaletin yok edilmesi, sosyal adaletin sağlanması için çalışmayı ilke edinmiştir.
Sadakataşı Derneği; Kardeşlik bağlarıyla birbirine bağlı, bir başkasının ihtiyacını giderebilmeyi payelerin en üstünü bilen bilinçli toplumları hep birlikte oluşturmayı; tüm dünya yoksulları, garipleri yetimleri için kalıcı projeler üretmeyi, insanı insanca yaşamaktan alıkoyan engelleri kaldırmayı, afet ve savaş hallerine hazırlıklı olarak ihtiyaç anında sıkıntılı bölgelere acil olarak ulaşmayı, zulme uğrayan insanların onur ve itibarını da korumaları için uluslar arası politikalara etki etmeyi, kime yardım sorusuna ihtiyacı olan herkese diyebilmeyi kendine misyon edinmiştir.
Bu çerçevede, geride bıraktığımız 9 yıl içerisinde, eğitimden sağlığa, kalıcı projelerden yetim desteklemeye, ramazan ve kurban organizasyonlarından acil yardım çalışmalarına; onlarca cami mescit ve okul, yüzlerce su kuyusu açma ve yetim destekleme, binlerce katarakt ameliyatı, on binlerce kurban ve yüzbinlerce gıda paketi yardımları milyonlarca mazlum ve ihtiyaç sahibine ulaştırıldı.
Bu geçen 9 yıl içerisinde Türkiye’de ve 37 ülkede gerçekleştirilen 1541 proje ile toplamda 7 buçuk milyonun üzerinde insana ulaşılmıştır.
Önümüzdeki dönemde eğitim, kültür, kalkınma ve kalıcı projeleri uygulama konusunda daha aktif olmayı hedefleyen derneğimiz nitelikli, vasıflı, insana yatırım yapan projelere ağırlık vermeyi planlamaktadır
Nihai hedefimiz; Yeryüzünde adaletin ve iyiliğin hâkim olması için evrensel kardeşlik bilinciyle nerede olursa olsun muhtaç ve mazlum tüm insanlara ihtiyaç duydukları yardımı ulaştırarak onurlu bir yaşam sunmaktır.
BÜTÜN HAYIRSEVER VATANDAŞLARIMIZDAN ALLAH RAZI OLSUN
Peki, hocam siz bu çalışmalara ne zaman başladınız?
Üniversitede okurken 93 ve 94 yıllarında tanışmak ve başlamak nasip oldu. MGV’de iken İHH’nın Bosna ve Çeçenistan için düzenlemiş olduğu kermeslere katılarak başladım. Sonra da devam ettik. Öğretmen olarak İstanbul’a atanınca irtibatım ve çalışmalarım devam etti. Sadakataşı 2010 yılında kurulunca gönüllü olarak çalışmalara katıldım. 2012 yılında ilk yurt dışı çalışmalarına Bulgaristan, Burkina Faso ve Filistin çalışmalarına katıldım. Daha sonra başkanımız Kemal Özdal beyefendinin teklifi ile yönetimde görev aldım. Başkanımız Kemal bey çeyrek asırdan fazla zamandır insani yardım çalışmaları yapan ve bu işin duayenlerinden birisi. Onun tecrübeleri ile bu işte daha kısa zamanda büyük ve önemli işler yaptık. Rabbim ondan ve yönetim kurulu arkadaşlarımdan ve bütün hayırsever vatandaşlarımızdan razı olsun İnşallah.
MAZLUMA YARDIM ETMEK ALLAH’IN KUDRETİNİ HATIRLATAN BİR DUYGU
Hocam, Afika’ya yardım götürmek nasıl bir duygu?
Yardım etmek öncelikle insana aciz olduğunu, Allah’ın kudretini hatırlatan bir duygu. Yardım çalışmaları; insanı gerek yardım çalışmasına hazırlık aşamasında, gerek yolculuk, gerekse yardım esnasında tefekküre gark eden bir durum. İnsana verilen aklın, imanın, sağlığın, varlığın vesaire birçok nimetin şükrünü hatırlatıyor. Ve yardım aslında bu şükür durumunun fiiliyat hali oluyor.
Dünyanın birçok bölgesinde özellikle Afrika’da yardım çalışmaları yapmak insana kulluğunu, Allaha şükrünü hatırlatan, kardeş olmanın bilincini güçlendiren, merhametin sevginin önemini pekiştiren en güzel tecrübe.
Bir yetimin yüzündeki tebessüm, bir mağdurun mazlumun ihtiyacının giderilmesi, gözleri görmeyen birinin gözüne ışık olmak, bir talebenin eline Kur’an-ı Kerim’i, defter kalem vermek, sırtını giydirmek, ayağına ayakkabı vermek, okuyabilecekleri bir okul, barınabilecekleri yetimhane yapmak, herhangi bir hastalığını tedavi etmek, içeceği bir yudum suya vesile olmak, ibadetlerini yerine getirebileceği bir mescit veya camii yapmak, birbirinden ayrı kalmış bir anneyi evladı ile buluşturmak ve daha sayamayacağım çalışmalardan hepsi veya sadece bir tanesi bile budünyaya ait en güzel mutluluk.
SADAKATAŞI DERNEĞİ OLARAK AFRİKA’DA ONDAN FAZLA ÜLKEDE ÇALIŞMA YAPIYORUZ
Afrika’da ki insanların daha çok neye ihtiyacı var?
Sadakataşı Derneği olarak Afrika’da ondan fazla ülkede çalışma yapıyoruz. Bu ülkeler Afrika’nın ve dünyanın en fakir ülkeleri. Gerek coğrafi ve iklim koşullarından gerek afet veya başka nedenlerden kaynaklansın yada ülke yönetiminin sebep olduğu olumsuz şartlardan kaynaklansın bu ülkeler gerçekten aklın sınırlarını zorlayacak kadar fakir, mağdur ve mazlumlar.
Bu ülkeler açlık susuzluk barınma sağlık eğitim ulaşım başta olmak üzere daha birçok açıdan yardıma muhtaç haldeler. Kırsal kesimde yaşayan Afrikalıların tamamına yakını televizyonlarda belgesellerde ve filmlerde gördüğümüz çubuklardan yapılmış barınaklarda veya toprak evlerde yaşıyor. Elektrik yok, su yok, yol yok, okul hastane yok. Geçimlerini sağlayacak tek şey iklim şartlarının elverdiği ölçüde tarım veya hayvancılık. Kaldı ki bu bile çok ilkel şartlarda yapılıyor. Altı kere gittim tamamında gördüğüm traktör sayısı altı bile değil. Varın gerisini siz düşünün.
Şehirlerin de durumu kırsaldan çok farklı değil. Bir ülke düşünün; başkentinin ana caddeleri bizim şehirlerimiz gibi. Yol su elektrik teknoloji var. Ama ana caddenin iki arka sokağında bunların hiç birisi yok. Yağmur yağdığında arazi aracı ile yolda kalabiliyorsunuz.
Bu şartlar altında olan ülkelere her türlü yardımın götürülmesi gerekiyor.
AFRİKA’DA KALICI ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ
Afrika’da hangi ülkelerde faaliyetleriniz var?
Burkina Faso, Çad, Somali, Sudan, Kenya, Etiyopya, Nijer, Tanzanya, Mali, Benin, Uganda’da kalıcı çalışmalar yapıyoruz.
BEN BİLAL RENKLİ TOPRAK KOKAN ÇOCUKLAR DİYORUM ONLARA
Biraz bize Afrikalı çocuklardan söz eder misiniz?
Ben Bilal renkli toprak kokan çocuklar diyorum onlara. Bütün yoksulluklarına ve yoksunluklarına rağmen gözlerinin içi gülen inci gibi dişleri ile tebessüm ettiklerinde insana uhrevi bir mutluluk bahşeden çocuklar. Her biri ayrı güzel, kara kıtanın beyaz yürekli çocukları.
Okumak için okulları, kitap defterleri olmayan, ayakları yalın ayak, sırtlarında güneşten kavrulup yırtılmış rengi belli bile olmayan tişörtleri, oyuncak nedir bilmeyen, balonu bile hayatında ilk defa gören, tebessümleri ile dünyaya insanlık giydiren, batının, kapitalizmin karanlık ve zalim yüzünü hal lisanları ile en güzel şekilde anlatan çocuklar. Varlıkları ile hazreti Bilal-i Habeşi misali zulme zalime karşı duran Bilal renkli çocuklar.
Ve bu çocuklar bütün bunlara rağmen mutlular. Kendi kabile dillerinin yanında Arapça ve sömürü dili olan Fransızca olmak üzere en az üç lisan bilen, loh (üzerine Kur’an’dan ayetler yazılan tahta tablet) üzerine kendi yazıları ile yazdıkları Kur’an-ı Kerim’i çok iyi bilen ezberleyen çocuklar.
AFRİKALILARIN CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A BÜYÜK TEVECCÜHÜ VAR
Türkiyeli Müslümanlara Afrika ile ne gibi tavsiyeleriniz var?
Aslında tavsiye edilecek çok şey var. Ama öncelikle insanlarımıza Afrikalı insanların sabrını teslimiyetini yetişkinlerinin ve çocukların kanaatkârlığını, bilhassa öğrencilerin çalışkanlık ve gayretlerini görmelerini bilmelerini isterdim.
İş adamlarımızın yatırımcılarımızın oraları gidip görmelerini yatırım yapmalarını, ticaret yapmalarını ayrıca siyasilerimizin, akademisyenlerimizin daha çok ziyaret edip ülkemizle olan ilişkilere katkı sağlamalarını tavsiye ederim.
Özelikle ticaret hacmimizin geliştirilmesi için gayret edilmeli. Uzak doğudan Çin bile gelip oralara yatırıp yapmış ticaretini geliştirmiş birçok sektörde ciddi derece söz ve güç sahibi.
Ancak birçok açıdan ortak paydamız olan Afrikalı kardeşlerimizle ve ülkeleri ile bağlarımız ya yok yâda çok zayıf. Oysa yüz yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hala Osmanlı’nın izleri dip diri ayakta ve hala Osmanlıya büyük saygı var.
Türkiye biliniyor ve seviliyor. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a büyük teveccüh var. 15 Temmuz gecesi köprüde iken sabaha kadar Afrika’dan tanıdığım birçok kişi defaatle beni arayıp durum hakkında bilgi almışlardı. Afrika ziyaretlerinde de güncel meseleleri siyasi gelişmeleri çok soruyorlar. Bu bize olan ilgilerinin basit bir göstergesi. Bizim onlara ilgi duymamız kardeşlik bağlarımızı güçlendirmemiz gerekir.
AFRİKA’DA ÜMMET BİLİNCİ KARDEŞLİK HUKUKUNUN GELİŞTİRİLMESİ GEREK
Afrika’da sahada olan birisi olarak, sizce Afrika sömürgecilikten nasıl kurtulur?
Üç yüz yıldan fazla bir süre önce köle ticareti ile başlayan ve yüz yıldan daha uzun süredir her türlü sömürünün olduğu bir düzen veya sistem kolay yıkılamaz. Ama imkânsız değil tabi. İngilizler Hindistan’ı sömürge yapmadan önce 60 yıl boyunca dilinden kültürüne, etnik yapısından inancına, maden kaynakları bitki örtüsü iklimi ulaşım şartları dahil her şeyi incelemişler ve sonra sömürge haline getirmişler. Ama Hindistan bunu yıktı. Demek ki sömürü düzenini yıkmak mümkün olabiliyor.
Afrika’da sömürgecilikten kurtulması için kendi iç dinamikleri başta olmak üzere dışardan da destek olunarak çok çalışılması gerek. Başta eğitim olmak üzere ciddi yatırımların olması tarımsal teknolojik sanayi kalkınmasının sağlanması gerek. Bu da dış destekle olacak bir şey değil sadece. Kendi halklarının bunu istemesi gerek. Eğitilmiş yetişmiş bilinçli bir neslin olması gerek. Bu uzun yıllar alacak bir durum. Özellikle Fransa’nın etkisini kırmaya yönelik çalışmalar oluyor. Ancak kendi sitemlerini kuran batı bu girişimleri çok kanlı bastırıyor. Batı hala çok güçlü orada. Ortadoğu’da DAEŞ gibi PYD gibi terör örgütlerini kurup destekleyenler Afrika’da da Boko Haram gibi örgütleri kurup destekliyor. Ve kendi menfaatlerine uygun kullanıyor.
Her şeyden önce İslami şuurun artması gerek. Ümmet bilinci kardeşlik hukukunun geliştirilmesi gerek.
BİZİM TEK AMACIMIZ İNSANI YARDIM ÇALIŞMALARI YAPMAK
Afrika’ya yardımın yanında İslami siyasal fikirleri de götürmek gerekiyor mu ya da İslami fikirlerde Afrika’ya ulaşıyor mu?
Biz insani yardım derneğiyiz. Bizim tek amacımız insanı yardım çalışmaları yapmak. Önceliklerimiz yardım çalışmaları ve mağduriyetlerin giderilmesi. Mazlum ve mağdur coğrafyalarda çalışma yaparken haliyle o ülkelerin sosyokültürel yapısından tutun etnik dini kültürel yapısını ekonomik durumlarını siyasi yapılarını geleneklerini ve dahi birçok şeyi bilmek, araştırmak, gözlemlemek durumdayız.
Çünkü yardım çalışmalarının yerine doğru zamanda ulaştırılması için bunları bilmek elzem.
Bunların yanında çalışma yaparken de ciddi gözlemlerimiz oluyor. Haliyle bilgi sahibi oluyoruz.
Ancak siyasi veya İslami fikir gibi konuları bilmek başka bu alanda çalışma yapmak başka. Bu bizim işimiz değil. Fakat çalışma yaptığımız ülkelerde İslami eğitim adına bizden talep olursa gerek okul yapımı olsun camii Kur’an Kursu yapımı olsun Kur’an-ı Kerim dağıtımı olsun İslami ilimler içeren fıkıh, siyer, hadis külliyatları olsun bu alanlarda Ehl-i Sünnet’e uygun kaynakların tercüme edilmesi dağıtımı gibi alanlar da her türlü desteği veriyoruz. Ve bu tür çalışmaları eğitim ve şuur oluşturma adına çok önemsiyoruz. Çünkü Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde çok ciddi misyonerlik çalışmaları alenen yapılmaktadır. Batılılar sadece misyonerlik yapmıyor hertürlü sömürünün yanında insan kaçakçılığı bile yapıyorlar. Sahipsiz yetim ve öksüz çocuklar üzerinde çalışmalar yapıp onları kendi menfaatleri uğruna ülkelerine götürüp her türlü amaç için kullanıyorlar.
Son olarak şunu belirteyim globalleşen dünyada sosyal medyanın da yaygınlaşması ile her türlü fikir düşünce akım zaten çok hızlı bir şekilde bütün dünyaya yayılıyor. Ama bunun bilimsel olarak planlı olarak yapmak tabi ki daha farklı sonuçlar verir.
BİZİM MUTLU OLMAMIZIN SEBEBİ BU ÇOCUKLARIN YÜZÜNDE Kİ O TEBESSÜMDÜR
Hocam son olarak şahsi bir soru soracağım. Çalışmalarınızı ve fotoğraflarınızı incelerken yüzünüzün yardım ettiğiniz çocukların yanında gözlerinizin içinin güldüğü fark ettim. Bunun sebebi nedir?
Az öncede belirttiğim gibi Bilal renkli toprak kokan bu çocukların tebessümleri insana uhrevi bir mutluluk veriyor. Bizim mutlu olmamızın sebebi bu çocukların yüzünde ki o tebessümdür.
Biz Müslümanların üzerinde mazlumların yanında zalimin karşısında olmak, mazlumlara yardım etmek gibi bir görev var. Sizin vesilenizle şunu söylemek istiyorum; vatandaşlarımızın imkânları ölçüsünde ümmet coğrafyasında ki bütün mağduriyetlerin giderilmesi için elinden gelen herşeyi yapmaları gerek. O zaman bu tebessüm herkesin yüzünde ışık olur.
BİZ İYİLİĞİN EMANETÇİLERİ OLARAK EMANETLERİ YERİNE ULAŞTIRMA GAYRETİNDEYİZ
Hocam verdiğiniz güzel bilgiler için size çok teşekkür ediyorum.
Bende size ve bu çalışmaları yapmak için bize destek olan ibadetlerini hayırlarını bize emanet eden herkese teşekkür ediyorum. Biz sadece iyiliğin emanetçileri olarak hayırsever vatandaşlarımızın bize verdikleri emanetleri yerine ulaştırma gayretindeyiz. Rabim hepsinden razı olsun.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi