ABD paralı askerleri ile dünyada işgal güçlerini hareket ettiriyor. Irak işgalinde de bu paralı askerler vardı. Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde de bu paralı askerler aktifti. Çünkü meclisten ABD’nin bankerlerin paralı askerlerinin geçmesine izin verilmemişti.
Bankerler, finans sistemi ile devletleri kontrol ediyor. Devletler üzerinden paralı ordu kuruyor.Orduların sahibi bankerler oluyor. Ordularını, yeraltı zenginliklerini almak istediği ülkeye, yine kendilerinin oluşturduğu uluslar arası kurumlar üzerinden gönderiyor.
Bankerler bunları gerçekleştirmek için, para kredi sistemi ile uzun vadeli anlaşmalarla, uluslar adına karar alıcıları kontrol eder. Bankerlerin buradaki hakimiyeti, seçilen 5 yıllık hükumetlerin üstünde bir anlaşmalar üzerinden iktisadi yapı olarak işler. Zaten bürokrasi eğitimi finans dilini sürekli bankerlerin yeni hamlelerine göre günceller.
Devletin kritik yerlerindeki karar organını yönlendiren bürokrasi; sadakat göstergeleri olarak kendi istekleri ile bankerlerin arzularını gerçekleştirirler. Çünkü onlara ‘’öğretilmiş çaresizlik’’olarak narkoz vurulmuştur.
Beş yıllık seçimle gelen iktidarın 30-40 yıllık anlaşmalarla, devleti bağlamış paranın gerçek sahibi bankerler; hükumetleri, kurallarını kendilerinin koyduğu iktisadi model işleyişinde, hem içeride hem uluslararası iktisat kurallarında bağımlı hale getirmiştir. Bu küresel finans borç yapısının sürdürülmesinin iyi işleyişindendir ki bütün ülkeler borçlu olup, alacaklı olan kendileri gözükmemektedir.
Tercih etmiş olduğunuz iktisadi yapının, milli eğitiminizin kalitesinden tutun, toplumun sağlıklı beslenmesinden, milli savunmasına kadar devletin bütün bütçesini belirleyen bir modeldir. Yani ülkelerin bütçelerini de bu borca dayalı para kredi sistemi belirliyor.
Şimdi siz bu modelin etkinlinin önemini anlıyor musunuz?
Bu modeli kuran ve işleten; sizin eğitiminizden, sağlığınıza, milli savunmanıza, insanlarınızın maaşlarına kadar her şeyi belirliyor ve kontrol ediyor.
Biz yıllardır ne diyoruz?
Küresel finans sisteminin kurduğu ve ulusal devletleri kendi çıkarlarına bağımlı hale getirdiği mevcut borca dayalı olarak sürekli borçlanmayla sürdürülen bu model değişmek zorundadır. Bu yapının ülkemizde sürdürülmesi, bizim iktisadi bağımsızlığımızın olmadığının hazin göstergesidir.
Dışa bağımlı borç bularak, sürekli borçlanarak çözüm arama yöntemleri milli iradenin yapmaması gereken bir durumdur. Bunu söylerken ne yapılması gerektiğini de bir çok önceki makalelerimizde ifade ettik.
Döviz hesaplarındaki mevduatların vergilerini yükseltmek, Türk Lirası hesabındaki mevduatların vergilerini düşürmek, 100 bin konutun satılması için inşaat sektörünü canlandırmaya çalışmak için bugün ki piyasa faizlerinin çok altında bir faiz oranı ile halka duyuru yapmak, sistemin küçük kılcal damarlarını açmaktır. Ama asla köklü bir çözüm değildir.
Bürüt borcun Milli gelire oranı bugün % 55 dayanmışlığı ciddi bir uyarı olarak okunmalıdır. Sayın Berat Albayrak, çevresindeki Ortodoks politikaları öneren bürokrasiyi geç kalmadan gözden geçirmelidir.Açıklanacak Orta vadeli program, küresel finans sisteminin Türkiye’deki finansal etkinliğini bitirecek ve değiştirecek adımlar taşımalı.
Olay sadece dövizin yükselmesi değildir. Siyasetin bunun üzerine etkisi % 20 ise % 80 kurulu finans yapısının işleyiş biçimi ile operasyon yapılıyor.
Bürokrasinin çözüm önerileri kürsel finansın çözüm önerileri haline gelmiştir. Çok ciddi hatalar yapılıyor. Mevcut faize dayalı sistem kendini, kendisine karşı olan bir iktidar tarafından korutuyor. Hükümetimiz bu tezgahı görmeli.
Bir Müslüman aynı yerden süreklialdatılamaz. Finans sisteminin ilk hedefi başkanlık sistemini başarısız kılmaktır desek çok da yanılmış olmayız. Bunu kendisini korutarak yapıyor. Küresel finans zamana yayıyor, anlık sok geçişlerle ekonomideki tehlikeyi bir ileri ki aşamaya taşıyor.
Kendi topraklarımızda köle gibi yaşayamayız. Bu faize dayalı para kredi sistemi değişmelidir. Ayağa kalkacağız, Alpaslan gibi Bizans’a kafa tutacağız ve yeneceğiz. Çünkü para kredi sistemi haçlı seferlerinin askersiz operasyonudur.
Ekonomilerini kaybeden toplumlar, istikballerini de kaybetmeye mahkumdur.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi