Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) anlatıyor: Hz. Aişe’ye (r.anhâ) sordum:
-“Resûlüllah (s.a.) herhangi bir güne ayrı bir önem verir miydi?”
-“Hayır!” dedi ve ekledi: “O’nun ameli hafif ve devamlı yağan yağmur gibiydi…” (Buhari, Savm 64; Rikâk 18; Müslim, Salâtu’l-Müsâfirin 217; Ebu Dâvud, Salât 317).
Burada hafif ve devamlı yağan yağmura benzetilen amel/ibadet beş vakit namaz olmalıdır. Zira hac ömürde bir kez yapılan, zekât yılda bir kez verilen, oruç ise yılda bir ay tutulan ibadetlerdir; üstelik hac ve zekâtın zenginlik, orucun da sağlık gibi şartları vardır. Namaz ise devamlı yani günde beş kez ikame edilir.
Nitekim, amelde devamlılığı özendiren, “Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhari, İman 32) hadis-i şerifinin de beş vakit namazı vurguladığı anlaşılmıştır.
Elbette Allah’ı zikretmenin, “Zikrullah” olan Kur’ân’ı anlayıp yaşamak amacıyla okumanın ve Allah yolunda infakta bulunmanın devamlılığı da ayet ve hadislerde hatırlatılmıştır; ancak namaz, bunları kendi içinde barındıran veya beraberinde getiren kuşatıcı (câmi‘) bir ibadettir.
Tıpkı hafif ve devamlı yağan yağmurun toprağa, toprağın yetiştirdiği ürünlere ve dolayısıyla da onlardan yararlanan tüm varlıklara hayat vermesi gibi, bir ömür boyu günde beş vakit devamlı ve düzenli olarak kılınan namaz ibadeti de insanın ruh ve maneviyat dünyasını sürekli besler ve diriltir.
Ancak insanlar, bedenen susadıklarının ya da acıktıklarının zorunlu olarak farkına varırlar da ruhen susayıp acıktıklarının çoğunlukla farkına varmazlar. Bu farkında olmamanın sonucu olarak da en fazla namazı savsaklayıp, ihmal veya terk ederler. Oysa manevi susuzluklarını ve açlıklarını giderecek olan baş ibadet, günde beş vakit ruh toprağımıza “hafif ve devamlı bir yağmur gibi yağan” namazdır. İşbu savsaklama ve ihmal ihtimali sebebiyledir ki Rabbimiz kutlu Resul’ünün (s.a.) şahsında hepimize şu talimatı vermiştir: “Ehline (ailene, yakın akrabalarına ve emrin altında olan kimselere) namaz kılmalarını emret (bıkıp usanma, bu görevine dikkat et). Sen de sabırla namaza devam et.” (Tâhâ, 132)
Ayetin sadece ana-babalara ve yöneticilere değil, âlimlere, hocalara, davetçilere, yazan-çizenlere, eğitimcilere ve namazın hakikatini bilen herkese görev ve sorumluluk yüklediğinin bilincinde olan Namaz Gönüllüleri olarak bizler de namazı sevdirme ve hatırlatma çalışmalarımızı “hafif ve devamlı yağan bir yağmur gibi” sürekli ve kesintisiz olarak yerine getirmek durumunda olduğumuzun farkındayız.
Bu mülahaza ile on beş senedir aralıksız sürdürdüğümüz Namazla Diriliş Seferberliğimize, covit-19 engeline rağmen dijital/sanal ve gerçek dünyada elimizden geldiğince devam ettik ve ediyoruz. Son birkaç aydan beridir de yeniden yollara düşmüş bulunuyoruz. Bu kardeşiniz İstanbul’un çeşitli ilçe ve semtlerine ek olarak Kastamonu, Tekirdağ, Eskişehir ve Nizip’te onlarca yüz yüze program yaparken, diğer gönüllü hocalarımız da yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda sohbet, seminer ve konferans verdiler.
Doğrusu ortaokul, lise ve üniversite gençliğimizin namaza ve manevi konulara olan ilgi ve açlıkları hem bizim sorumluluklarımızı ağırlaştırıyor ve hem de oturmayıp yola çıkmak için bizleri kamçılıyor. Bir ortaokul son sınıf öğrencisi kızımızın program sonunda bana gelip söylediği şu sözler ne kadar manidar: “Hocam, konuşmanız güzel ve etkileyici idi. Teşekkürler. Görebildiğim kadarıyla arkadaşlarımızın çoğu konuşmanızdan etkilendiler; namaza başlamaya ya da namazlarını daha düzenli kılmaya karar verdiler. Ama birkaç gün sonra bu etki kaybolacak; daha sonra da her şey eskisi gibi olacak. Siz birkaç tuğla koyup gidiyorsunuz… Peki biz, namazı devamlı kılabilmek ve bu ‘binayı’ tamamlamak için neler yapmalıyız?!”
Bu akıl, basiret ve feraset dolu soruyu sormak öncelikle bir seviyeyi, derdi ve duyarlığı yansıtıyor; ardından da bu konuda hep birlikte taşın altına ellerimizi koyma yani sabırla, ısrarla beş vakit namazımızı kılarken ehlimize/ehâlimize (ailemize, yakınlarımıza, elimizin altındakilere, dilimizin ulaştıklarına ve tüm insanlara) namazı sevdirip benimsetme sorumluluğumuzun kaçınılmaz olduğunu bize ihtar ediyor…
Abdullah Yıldız
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…