Hafızlık icazet duasından niye alındınız?

Musab SEYİTHAN

Azgın azınlık olan Kemalistlere, hafızlık icazet töreninde Ayasofya camiinde Emekli Kurra Hafız Mustafa Demirkan hocanın yaptığı dua iyi dokunmuş olmalı ki, sosyal medyada bütün şirretlikleri ile saldırıya geçtiler. Ayasofya’nın müzeden kurtarılması bu azgın azınlığın bir türlü içlerine sinmiyor. Kemalizm kalesinden büyük bir tuğlanın düşürüldüğü kanaatindeler. Onun için de burada yapılan her faaliyet onların yakın markajında.

Duasında ne demiş Hafız Mustafa Demirkan hoca? Bakara suresinden bir ayet okumuş. Bu ayette ne diyor bakın:

Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada rezillik var, ahirette de onlar için büyük azap vardır.” (2Bakara:114)

 Evet, bu ayetin ruhuna uygun olarak da şu açılımı yapmış: “Bu ve bu gibi mabetler, mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir… Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma…

Vay sen nasıl hava bulutlu dersin? Sen bana ördek diyorsun. “Hava bulutlu” demekle yağmur yağacak, su birikintisi olacak, senin gibi ördekler de orada yüzecek” demek istiyorsun, dolayısıyla sen bana “ördek” demiş oluyorsun, mantığı ile zavallılıklarını ortaya koymuş bu azgın kemalist azınlık.

Bu duadan hareketle “Sen Atamıza hakaret ettin. Orayı müzeye çevirerek Allah’ı anmaktan alı koyan Atamızdı. Sen ona nasıl zalim ve kâfir diyebilirsin?” diye avazı çıktığınca bağırdılar. Hâlbuki hukukta açıklık esastır. İsim zikredilmeden eylem eleştirilebilir. Eleştiri, incitici olsa da tahammül edilmelidir. Açılan hakaret davalarının gerekçesinde hâkimler böyle yazar.

Efendiler! Dürüst olun. “Ne iseniz” eziklik duymadan kendinizi öyle ifade edin. Aziz Nesin gibi ateistliğinizi veya başka tür kâfirliğinizi kafanız dik şekilde savunun. Müslüman olmak zorunda değilsiniz. Allah da “illa müslüman olun” diye zorlamıyor. “Şüphesiz biz ona/insana doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör.” (76İnsan:3) ve “De ki: Hak, rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin.” (18Kehf:29) buyurmak suretiyle herkesi tercihlerinde serbest bırakmıştır.

Sonra, din bir “hayat tarzıdır.” Kâfirlik de bir dindir, bir hayat tarzıdır. Bakın Kâfirûn suresinde bu durum nasıl dile getiriliyor?

“De ki: “Ey Kâfirler! Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.  Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz… Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” (Kâfirûn:1-6).

Görüldüğü gibi “Ey kâfirler!” diye başlayıp “Sizin bu kâfirlik dininiz size, bizim Müslümanlık dinimiz de bize” demek suretiyle sizin seçtiğiniz hayat ve inanç tarzınızı -bâtıl da olsa- Allah din olarak kabul ediyor. O zaman bu seçiminizden dolayı komplekse girip eziklik duymadan alnınız açık ve yüzünüz ak olarak kendinizi ifade edin. Allah’ı bazı işlerinize karıştırıp bazı işlerinize karıştırmayıp yani Allah’ı cami ve mezarlık işlerine karıştırıp meclise, bakanlıklara, Genelkurmaya, kışlalara ve mahkemelere yaklaştırmayıp “Oraları biz gökten gelen kurallarla değil, akıl ve bilimin öncülüğünde idare edeceğiz” deyip ondan sonra da Müslümanlık iddiasında bulunmayın. Kafanıza göre değil Kur’an’a göre müslüman olmak zorundasınız. Kur’an’ın “kâfir” nitelemesine uyuyorsanız alınganlık göstermeyin, neticeye razı olun. Safınızı ona göre seçin.

Ne yani Mustafa Demirkan hoca sizin zevkinize uygun ayetlerden mi seçmeliydi? Yoksa ayetleri sizin arzularınıza göre çarpıtarak mı nakletmeliydi? Allah’ın mescitlerinde Allah’ın adının anılmasına engel olan zalim ve kâfirlerle ilgili ayetler yaklaşık on beş asırdır gümbür gümbür okunarak geliyor. Yeryüzünde Kâbe’nin birer şubesi olan mescitlerde Allah’ın adının anılmasına engel olan ve oraları harabeye çeviren, ahır olarak kullanan herkesi içine alır. Ucu size dokunuyor diye Allah’ın ayetlerinin üstünü mü örtmeliyiz.

5816 sayılı koruma kanununun arkasına sığınarak Atatürkçülük maskesi ile İslam’a ve İslam’ın değerlerine saldırma hakkınızın olduğunu mu sanıyorsunuz? Zaten sizde onur olsa 5816 sayılı bu koruma kanununun kalkması için kampanya başlatırsınız ve siyasi temsilcileriniz mecliste bu kanunun iptali için teklif verir.

Çünkü milli kahramanlar, ancak diktatörlüklerde kanunla korunur. Hür ve demokrat ülkelerde onlar halkın kalbinde yerlerini alırlar. Ya siz Mustafa Kemal’in milli kahraman olduğuna inanmıyorsunuz ve koruma kanunuyla dayatıyorsunuz, ya da onu istismar etmek için bu kanunun varlığı işinize geliyor.  

                                                         

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

24 dakika ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

8 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

9 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

13 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

13 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

14 saat ago