Cumhuriyetin ilk yıllarında, insanlık tarihinde görülmemiş “reddi miras” curcunası yaşanmış, Kur’an’î değerlerin üstüne sünger çekişmiş ve hafızlığın da geleceği dondurulmuş.
Bu olay ile bin yıllık şanla ve şerefle dolu bir geçmiş toptan reddedilmiş ve yok sayılmıştır. Milletimizin gönlünden söküp alamayacakları manevî değerleri sıkı sıkıya kontrol altında tutabilmek için laiklik gibi despot yönetimi ile zülüm kıskacına almışlar. Aslında bu muamele fıtraten de “eşyanın tabiatına” aykırıdır. Hiçbir vesayetçinin de buna hakkı yoktur. Bugün ki İslam âleminin de buna ram ve razı olması, akıl, inanç ve onurlarıyla bağdaşması mümkün değildir. Bize empoze edilen demokratik sisteme de uygun değildir. İnsan kakları ile bağdaştırılması da mümkün değildir. Hiçbir millete reva görülüp hoş ve normal karşılanamaz.
Bütün bunlar ortada iken özellikle bugün ilgili alanda diploma almış müslümanlar ve de tüm sorumlu olanlar, din üzerine oturtulmuş bu vesayete karşı koymuyorlar. Bu vesayeti etkisizleştirecek kalitede mücadeleye talip olmuyorlar. Oysa inandığımız Rabbimiz bize büyük cihad etmemiz emrini veriyor; Artık sen kâfirlere itaat etme ve onlara karşı bu Kur’an ile büyük cihad et (ve sürdür). (Furkan:25/52) Bu esas mücadele emrini veren Rabbimizdir. Onun emri karşısında müslümanların bugün ki hallerini görmek şaşırtıcıdır.
Görüntü hiç de iç açıcı değildir. Bunu Rabbimiz, günümüz Müslümanlarının genel karakterlerini şöyle dile getiriyor: Onlar ki, Bize kavuşacaklarını ümit etmiyorlar ve hem dünya hayatına razı oldular ve onunla tatmin oldular. Onlar Bizim ayetlerimizden gâfil kalanlardır. (Yûnus:10/7) İşte o gafillerden kimileri, oturdukları yerden İslam gibi evrensel ve küresel bir davayı anlatmaya ve güyâ yaymaya çalışıyorlar. Kimileri eğer teklif gelirse ayda yılda bir akademik platformda eveleye geveleye sunum yapıyorlar. Kimileri dergâhların dar kalıpları çerçevesi ve bencil anlayışları ile cihan şümul davayı insanlığa anlatacaklarını hayal ediyorlar. Kimileri siyaset alanında ikbal arama sarhoşluğu ile bocalayıp duruyorlar.
Bu sarhoşluk kalplerini karartmış din kardeşliğini unutmuşlar. Kur’an şuurundan uzaklaşmışlar. Kimileri gönüllü kuruluşlarda yerlerini almışlar, ne yapacaklarını bilmedikleri halde mücahitlik havasına girmişler. Bunlar kasıla kasıla dolaşmaya başlamışlar. Bunların ortak özellikleri klişeleşmiş ve Kur’an muhteviyatını bilmedikleri halde bilir görünmeleri olmuştur. Bu korkunç perişanlık, bireysellik girdabında çırpınışlarından anlaşılmaktadır.
Mülkün Sahibi bu kadar dağınıklığı reddediyor. Kullarının kendilerine gelip Kur’an’a dönmelerini emrediyor. Anlamakta zorlananları şiddetle uyarıyor ve yüksek dozda uyarı ile düşecekleri âkibetlerini açıklıyor; Kâfirler birbirlerinin dost yardımcılarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde yaygın fitne (İslam zâ’fiyeti) ve büyük fesat (küfür hâkimiyeti) olur. (Enfal:8/73) Ayette görüldüğü gibi “dağılmış çekirgeler” gibi darmadağınık olan müslümanlar Kur’an’ı temel değer kabul etmedikleri için hemen hiçbir alanda doğru karar vermeyi gündemlerine bile alamıyorlar. Bunlar bizim dertlerimizdir.
İşte bunca zafiyetlerimiz yetmiyormuş gibi birçoğumuz da hedef belirlemeden, mevcud eğitimin ne denli tahribatlar yapacağını kestiremeden ve kapsamlı planını yapmadan her tarafta hafız yetiştirme gayretleri ile hizmet veriliyor. Hafızlık elbette çok önemli ve gerekli bir hizmettir. Ancak bugün müslümanlar, Kur’an eğitimi hakkında alt yapı sahibi değildirler. Gerek eğitim camiasında, gerekse Diyanet camiasında niçin hafızlık yapıldığı bilinci gelişmedi. Hatta çocuklara Kur’an niçin okunur, bilgisi verilmiyor, hedefsiz kalıyor.
Bütün bunların karşısında Kur’an’dan talimat almayan, Kur’an ayetlerinin etkin ilkelerini kullanmayan ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Kur’an öğretimi yöntem ve tarzını kullanmadan gerçekleşen hafızlık çalışması yalın kalıyor. Zamanımızda hafız çocuklarımızın da okudukları İmam Hatip Okullarında ve ilahiyat fakültelerinde Kur’an muhteviyatının aslı verilmiyor. Bunula ilgili yapılacak çok hizmet varken korku belasına yapılmıyor. Müslümanlar “keennehum bünyanun mersûs” kenetlenmiş binalar olmalıdırlar.
Böyle olmadıkça daha çok nesil heder olur ve hedefe ulaşma ancak hayallerde kalır.
Maksadımız, gelecek nesillerimizin âlim olmaları! Esselamu aleykum
İlhan ORAL
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…