Merhum Şevket Kazan Dualarla Hakk’a Uğurlandı
Tedavi gördüğü hastanede 86 yaşında hayatını kaybeden Milli Görüş Hareketi’nin öncü isimlerinden, eski Adalet Bakanı, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Şevket Kazan için Hacı Bayram Veli Camii’nde cenaze namazı kılındı. Cenaze Namazına Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski TBMM başkanları Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, Bülent Arınç, eski İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk, eski TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu ile eski Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, eski bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, Kazan’ın ailesi ve yakınları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Hak Yolcusu Siyasetçilerimizin Cenazede Buluşmaları…
Muhterem Okuyucularım;
Bu dünyada hepimiz yolcuyuz. Doğuştan itibaren başlayan bu yolculuk, ölüm ile nihayet bulur. Hepimiz er veya geç ruhumuzu teslim edeceğiz ve mahşerde Allah’a hesap vereceğiz. Hesabımız sorumlu tutulduğumuz dünya yolculuğumuz ile ilgili olacaktır. Mesela devlet adamı/siyasetçi isek zulmün karşısında Hakkı üstün tutup tutmadığımız, toplumu âdil bir şekilde yönetip yönetmediğimiz sorulacaktır.
Mezkûr cenaze resmine iyice bakınız. Çok düşündürücü bir tablo var karşımızda. Haberde de ismi zikredilen siyasetçilerimizin hemen hepsinin müşterek hususiyeti, siyaset sahnesinde halen MİLLİ GÖRÜŞ çizgisinde veya geçmişte bu hareketin en önde gelen isimlerinden olmalarıdır. Onun için cenaze namazına gelen siyasetçiler hakkında bendeniz hüsn-ü zan besleyerek, onları HAK YOLCUSU SİYASETÇİLERİMİZ olarak tanımladım. Bununla birlikte içimde hüzne vara buruk bir hissiyatımı da bu vesile yansıtmak istiyorum. Üzüntüm, siyaset sahnesinde Hak adına yola çıkmış olan bu siyasetçilerimizin, bugün birkaç parçaya bölünmüş olmalarıdır.
Siyaset vasıtasıyla Hakkı hâkim kılmak isteyen Hak yolcusu Müslüman siyasetçilerimizin ekseriyeti, Milli Görüş kökenlidir. Siyaset arenasında yolculuğa çıkanları üç kısma ayırabiliriz (Somut örnekler vermekten imtina ediyorum, herkes tefekkür ederek, ne demek istediğimi anlayacak fikrî kapasitedir):
Arapçada yolculuk anlamına gelen sefer ile “perdeyi açmak, örtüyü kaldırmak” anlamında sefer, aynı kökten türemiştir. Dolayısıyla demokrasilerde siyasî sefere çıkan siyasetçiler, iktidara gelebilmek için, içlerindeki dünya görüşlerine dair düşüncelerini ve hedeflerini ortaya çıkartmak mecburiyetindedir. İşte siyasetçilerin siyaset sahnesine çıktıklarında hangi niyetlerle ortaya çıktığı, davası Bâtıl mı, şirk mi yoksa Hak mı olduğu şuurlu Müslümanların gözünde âşikâr olur.
Müslüman Siyasetçilerin İmtihanı Büyüktür
Devlet makamlarına kadar gelen Müslüman siyasetçilerimiz, bu şerefe erişmenin karşılığı olarak herhalde imtihansız bırakılmayacaktır. Allah, Hz. Yusuf’a pahası biçilmeyecek güzellik şerefini verdiğinde onu toplumda en düşük sosyal statü olan kölelik ile imtihan etmedi mi? Şu muhakkak ki Müslüman siyasetçiler de sonunda ölüm olan bu dünyevî yolculuklarında imtihana tâbi tutulmaktadır:
“Her can ölümü tadacaktır, sizi imtihan olsun diye iyilik (hayır) ve kötülükler (şerler) ile sınarız. Sonunda hepiniz bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya: 35).
Bir Müslüman siyasetçi/devlet adamı için en büyük imtihan, dinimize gelen/getirilmek istenen bir kötülüğün veya kul haklarının adaletsiz uygulamalar ile ihlal edilmesinin karşısında tavır koyamaması ve bu zulmü ortadan kaldırmamasıdır. Bu imtihanla baş edebilen bir Müslüman siyasetçi için bu musibetli imtihan, sevap kazanmasına ve günahlarının silinmesine bir vesiledir. Ancak siyasî gücü olduğu halde onu kullanmayıp haksızlıkların icra edilmesine göz yumması veya bizzat zulüm yapması ise onun için bir musibet olur. Çünkü ilahî emirleri hiçe sayan, adaletten uzaklaşan bir siyasetçi, Allah nezdinde isyankâr konumundadır.
Onun için Müslüman siyasetçinin en büyük rakibi/düşmanı, muhalif gördüğü diğer siyasetçiler değildir aslında. Ya kimdir? İblis de Allah katından dünya yolculuğuna çıkmış olduğu unutulmamalıdır.
Velhâsıl–ı Kelâm
Şu kritik soruları sormama müsaade ediniz:
Cenaze namazına katılan Millî Görüşçü ve kökenli Müslüman siyasetçilerimizin davaları aynı olduğu halde neden siyaseten birkaç partiye bölünmüş durumdadır?
Dün kardeş olan Müslüman siyasetçiler, bugün yan yana cenaze namazı kılmanın ötesinde neden hiçbir surette bir araya gel(e)mez?
Müslüman siyasetçilerimizi Hak adına bir araya gelmelerini ve birlikte bu kutsal davayı göğüslemelerini engelleyen unsur/olgu nedir?
Yoksa şeytan ve dostları, Müslüman siyasetçilerimizde “bu Hak davada tek başına ben lider olmalıyım, ben doğuştan lider olarak dünyaya geldim, herkes benim partimde benim liderliğimde birleşmelidir ” gibi bir zaafından yararlanıp, onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokularak, (Araf: 14/17) “evet, sadece sen bu işe layıksın, herkes sana tâbi olmalıdır, dava ancak böyle başarı ile yürütülebilir” vaadinde bulunarak (İsrâ: 64) onları BİR ve BERABER olmalarının önüne set çekmiş olmasın?
Şeytanî tuzaklara karşı Müslüman siyasetçinin en büyük gücü, teslimiyet ve tevekküldür. Yaradılış sırrı ve takva elbisesini giyen Müslüman siyasetçi, Hak ve Bâtılı ayırabilecek ferasete sahip olacağı için, fitneler karşısında isabetli kararlar alabilecektir. Allah (c.c.), Şevket Kazan’a merhametiyle muamele etsin ve cenazeye katılan Müslüman siyasetçilerimize şeytan ve dostlarının hileli tuzaklarından uzak tutacak feraset versin.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi