Dostluk, İnsanlık ve Ümmet İçin Mücadele Etmektir
Erdem ve samimiyetin yolundaki mücadele saf insanîlik seferberliğidir. İnkâr ve despotluğun yandaşı olanlar, dostluk yolunun döküntülerinden başka bir anlam ifade etmezler.
Dostluk, hak ve adalet için, kısaca insanlık ve ümmet için mücadelenin adıdır. O, bir samimiyet sınavıdır. O öyle bir imtihandır ki, sahte ve sözde olanlar ile hakiki olanlar bu imtihanda belli olur. Sözde dostluğun safında yer tutanlar, şeytanın velisi olma “şerefsizliği” ile onur zafiyetine müptela olurlar. Hile ve desiseleri, sahte kimliklerin sonunu hüsrana uğratır.
Allah’ın Dostu’nun (Halilullah) Dostu Olmak
İyilik ve erdemin sahipleri ve savunucuları, teslim olanların ‘tevhid’inde birleşirler, Allah’ın Dostu’nun (Halilullah) dinine tabi olarak “güzel din”e dost olurlar. Nihayetinde amaç ve maksat, Allah’ın Dostu’na dost olabilmektedir.
Şeytanî Güçlerin İtaatkâr Kölesi Olmak
Kuvvet, güç ve çıkarı veli edinenler, azim, aziz, onur ve şerefin sahibi Hakk’ın yanında saf tutan Mevlâ’nın dostlarından çekinirler ve korkarlar. Onlar, Allah’ın veli (koruyucu dost) ve yardımcı olduğuna inansalardı, şeytanî güçlerin itaatkâr köleleri olmaktan büyük haz almazlardı. Onun için felah ve hidayet, İblis’in “kulları” için “yok” hükmündedir. Hakk’a kulluk, bütün kurtuluş kapılarını ardına kadar açacak bir dostluğu içinde barındırır.
“Ey Âdemoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.” (Araf Suresi, 27)
Hakikat Dostluğunun Tâlibi
Hakikat dostu olanın dostluğuna tâlip olunur. O öyle bir dosttur ki, hanesine ziyaret yapılır, hasbihaline muhatap olunur, yemeği yenilir, evinde dinlenilir, hâsılı orası, emin bir âdemin evidir. Dost kokusunun gönülden çıkan ıtırları, Hakk’ın zikrinin duvarlara sinmiş nefasetiyle buluşur ve yarenliğin zirvesine varılır. Hz. İsa’nın (a.s.) Havariyle, Hz. Peygamber’in Sahabîsiyle (özellikle Hz. Ebu Bekir’le) yaptığı tevhid yolculuğu, ebedî dostların seyahatinden başka bir şey değildir.
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.” (Mücadele Suresi, 22)
Mü’minlerle Savaşan Şeytanın Dostları
Mü’minlere eza verip savaşanlar, onları yurtlarından sürüp çıkaranlar ve bunlara arka çıkanlar, Allah’ın düşmanları, kâfirlerin ise dostudur. Onlara karşı her türlü sevgi, muhabbet ve şirin gözükme çabaları, nifakın işaretlerinin sabit olduğunu (sübut bulduğu) gösteren bir ölçüttür. Kim onların dostluğunu talep eder ve bu yönde beklentiye girerse, safını belirlemiş ve zulmün tarafını tercih etmiş olmaktadır.
Dostluk Ziyarettir
Dostluk, görme özlemi, hasreti, ziyareti gerektirir. Ziyaretin en güzeli, sıla-i rahimdir (yakın ve uzak akrabayı ziyaret). Sıla-i rahim, malı çoğaltır, ömrün sağlık ve sıhhat içinde geçmesine ve bereketlenmesine vesile olur. Bunun mükâfatını veren Rahman’ın dostluğuna tâlip olanlar, böylece O’nun sevgi, muhabbet ve aşkına da tâlip olurlar. Anne-baba, evlat ve bütün insanlardan daha sevgili bir dost aranırsa, bu da Hz. İbrahim’in (a.s.) ve soyunun bulduğu muhabbetullah ve aşkullah’tır.
“Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmeyin.” (en-Nisâ, 4/144)
“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki hiçbiriniz, ben kendisine ebeveyninden, çocuğundan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça, iman etmiş olamaz.” (Müslim, İman, 69-70)
Dostluğun Bereketi
Dostluk, arkadaşlık ve muhabbet, ibadet içinde bile ayrı bir anlam kazanır. İbadet ve duanın bereket ve ecri katlanır, sevginin hararetiyle aşk derecesine yükselir. Nitekim, rıza ve sevgiyle, Hakk’ın dostluğu ne kadar da güzeldir.
“ ‘Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır.’ (Cemaatte bulunan bâzıları): ‘Ey Allah’ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir`?’ diye sordular. ‘Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!’ cevabını verdi.” (Tirmizi, Birr 77)
Hâsılı, sevgi ve dostluk, Sevgili Peygamberimizin (s) şu sözlerinde ne kadar güzel bir duaya bürünür:
“Allah’ım! Senden Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim. Allah’ım! Senin sevgini, bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl.” (Tirmizî, “Deavât”, 73)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…