Hakikat, her hangi bir şeyin olması gereken halidir. Demir ya da bakır, altın suyundan geçirilir. Dış görünüşüne bakanlar onu altın görürler. Fakat altının hakikati, tamamının yirmi dört ayar olanıdır. Anlaşılan her altın renginde görülen altın değildir. Nice mevkide bulunan ve makam işgal eden insan da böyledir. Öylesi insanda hakikat, hikmet ve adalet olmalıdır.
Ne ilginçtir ki, siyaset bu ortamda bu şekliyle ön plana çıkmış ve gündemi belirler olmuştur. Ancak kimi siyasetçi sayılamayacak kadar izafî ve zıt değerlendirmelerle arzı endam etmektedir. Böyle pozisyonda suspus olmak hakikatle bağdaşmaz. Onun için hakikat bazında değerlendirme yapmak gerekiyor. Milleti hiçbir şeyden anlamaz, zanneden siyaset aktörleri, beyanları ve boş konuşmaları ile halk arasına kin ve nefret tohumu ekiyorlar.
Çok garip olaylardan birinin hakikate ters yönde gündeme gelmesi, insanımızı şaşırttı. Yıllardır, Tayyip Erdoğan’a diktatör diyen, tek adam ve benzeri iddialarla itham eden Kemal Kılıçdaroğlu, hakikate zıt ve yanlış bir icraatta bulundu. Hedef saptırma taktiği ile hamle yaptı. Her kesi yakından ilgilendiren hadise, gerçekten hakikat sınırlarını çoktan aştı. Bununla işin cılkını çıkardı. Kemal Kılıçdaroğlu, bir hamlede partisine gönül vermiş, milletin oyunu almış ve partisinin ilkelerini benimsemiş on beş milletvekilini paketledi. Bunların her biri birer ticaret metaı gibi bir başka siyasî kuruluşun eksiğini kapatmak üzere yedek parça olarak postaladı. Bununla yetinmedi. Milletin iradesini yok sayarak oy verenlerinin iradesini ipotek altına aldı. On beş milletvekilinin itibarlarını ve kişiliklerini zedeledi. Hatta onları madara etti.
Buna rağmen kendisi ne tek adam ne de diktatör oldu! Amma kendi klasik ezberlerini tekrarlamaktan da vazgeçmedi. On beş milletvekilini paketleyen lider, kuzu postuna büründü.
Bunu, ne psikolojik ne sosyolojik ne ideolojik ne etik ve ne de demokratik alana oturtmak mümkün değildir. Siyaset bilimi kuralları dışında gelişen bu olayın hakikat ile hiçbir alakası yoktur. Haliyle “Şehamet arz ederken merdi kıptı sirkatin söyler.” Bu deyimde olduğu gibi, Kemal Kılıçdaroğlu hakikat dışı olayı ve yanlışı doğru gibi savundu. Meselenin kirli yüzünü fotoğrafladı. Kahramanca konuşup beyanat verirken hakikate ters iddialarda bulundu.
Esasında siyasilerin bu tür savunma teşebbüsünden uzak durmaları gerekmektedir. Gerçekçi olmalarının göstergesi, millete saygılı olmalarıdır. Gerek bu çıkışlar ve gerekse mecliste birer militan gibi karalayıcı ve kışkırtıcı konuşma yapanlar, en başta millete karşı haksızlık yapmaktadırlar. Onun için zaman zaman millet bu tür çığırtkanları tasfiye edip devre dışı bırakmaktadır. Milletin engin inanç ve kültürünün farkına varamayanlar çok tökezlerler.
Şimdi bu açıklama karşısında ortalama bundan bir asır öncesine gidelim. Dâhi lider Sultan Abdülhamid Hanın o gün hazırlattığı Metro ve Marmaray projelerini bugün Tayyip Erdoğan hayata geçirdi. Bunlara daha büyük projeler ekledi. Yine Dâhi lider Sultan Abdülhamid Han, Yemen, Hicaz, Irak ve Filistin’e varıncaya kadar demiryolu yaptırdı. Anadolu’yu baştanbaşa demiryolu ile donattı. Birçok alanda dünya liderlerini uyarmaya ve dengeleri sağlamaya çalıştı. Bugün R. Tayyip Erdoğan bu tür mücadeleye en üst düzeyde hız ve düzen vermeye çalışıyor. Bir tarafta imar alanında büyük projeleri hayata kazandırıyor ve zamanından önce hizmete açıyor. Diğer tarafta ekonominin gücünü kullanıyor, yatırım hamlelerini hız kesmeden sürdürüyor. Dünya kamuoyunda risk alıp büyük güçlerin destek verdiği terör örgütlerinin fesat yuvalarını dağıtıyor. Yorgunluk ve yılgınlık havasına girmiyor.
Arka planda olanlar ya da olduğu kurgulanan iddialar itham vesilesi yapılmamalıdır.
Sihirbazlığa gerek yoktur. Konuşmalar izafî olmamalı, hakikat olmalıdır. Hikmet boyutuyla değerlendirme yapılmalı ve adalet ilkesi göz ardı edilmemelidir. Bilgisiz ve belgesiz iddialar, hedefsiz çırpınışlar hakikat ile bağdaşmaz. Bu durumda hikmet de ve adalet de olmaz.
İnsanların ellerinin yaptıkları şey sebebiyle karada ve denizde fesat çıkar. Allah, yaptıkları kötülükten dönerler diye onlara yaptıkları şeylerin bir kısmının acısını tattırır.(Rum: 30/41) Bu ayet her kese mesajdır. Önemli bir seçim arafesindeyiz. Hepimiz ayni gemideyiz. Her kesin hakikate uyması ve âdil olması, beklentimizdir. Her kesin geleceği çok çok düşünmesi tavsiyemizdir. Esselamu aleykum.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi