islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5130
EURO
36,4631
ALTIN
2.955,44
BIST
9.112,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Hakikaten Müslüman mıyız?

Hakikaten Müslüman mıyız?
29 Mayıs 2017 13:25
A+
A-

Zaman geçtikte bizi biz yapan değerlerin eriyip gittiğini görüyoruz. Saygı, sevgi, ahlak, maneviyat, takva ve ubudiyet gibi kavramların, modernitenin getirdiği alışkanlıklarımıza bağlı olarak hayatımızdan bir bir çıktığına şahit oluyoruz. Oysaki bizler Müslümanız ve bu sıfatımız sebebiyle bizim fikrimizi, hal ve hareketlerimizle alışkanlıklarımızı belirleyecek olan da bu sıfatımızdır.

Müslümanın Yirmi Dört Saati Nasıl Olmalı?

Müslümanın yirmi dört saati nasıl olmalıdır? Müslüman nasıl yemeli, nasıl içmeli, nasıl giyinmeli, nasıl yatmalı, nasıl tuvalete girmeli, nasıl cima etmeli, nasıl düşünmeli…. Müslümanın aile hayatı, akrabalık ilişkileri, komşuluk münasebetleri, çalışma hayatı ve zamanı değerlendirmesi nasıl olmalı… Bunları durup düşünme gereği duyan, hayatını bu soruların cevaplarına göre tertip eden kaç insan var acaba?

Şöyle, toplu taşıma araçlarında seyahat ederken, cadde ve sokaklarda yürürken, vakit namazına camiye gittiğimizde bu soruların cevabını arayan kimselerin sayısının pek de çok olmadığını görüyoruz maalesef.

Mesela Süleymaniye, Eminönü ve Üsküdar gibi salatîn camilerinin olduğu ve sokaklarında en azından kisve itibari ile dini hassasiyeti olan insanların dolaştığı semtlerde kafelerin sakallı erkeklerle, tesettürlü hanımlarla hınca hınç dolu olduğunu görüyoruz; ama o güzelim tarihî camilerden ezan sadaları yükselirken kafede oturanların istifini bozup cemaate karışma gayretinde olmadığını görmek üzücü.

Giysilerimizi Moda Dergileri mi Belirliyor?

Nasıl giyineceğimize Kur’an ve sünnet değil, moda dergileri karar veriyor. Oysa erkek ve hanım için farz olan tesettürün gayesi, Allah’ın buyurduğu gibi giyinmek, davetkâr ve tahrik edici, dikkat çekici olmaksızın örtünmektir. Bugün binlerce lira para vererek boğazı açık, kalça ve göğüs kısmını ortaya çıkaran, karşı cinsi bakmaktan alıkoymayan elbiselerle Allah’ı kandırır gibi tesettüre büründüğünü zannedenlerin sayısı, usulüne uygun giyinenleri geride bırakmış durumda. Hatırlayalım, bizler 28 Şubat sürecinde bu tesettürü dava yapmış, üniversite kapılarında polis coplarından nasiplenmiştik. Şimdi serbest olunca, bu kadar mı kıymetsizleşti bu değer… Sadece hanımlar için değil, erkekler için de aynı şey geçerli… Bilekleri ve bacakları tayt gibi sarmış pantolonlarla gezen genç sayısı hiç de az değil.

Arabamızın Modelini Yükseltmek İçin Faizli Kredi Çekmek…

Müslümanız diyoruz, ama bindiğimiz arabanın modelini yükseltmek için ya da ticari kapasitemizi artırmak için bankadan faizli kredi çekmekte bir mani görmüyoruz. Hani faiz Kur’ânımzda ve Veda Hutbesinde kesin bir dille yasaklanmamış mıydı? Devletten iltimas ile aldığımız ihalelerin zenginliği ile eşimize, çoluk çocuğumuza asgari ücrete denk fiyatlarla çanta-ayakkabı alabiliyoruz, ama yanımızdaki işçiye de bir aylık emeğinin karşılığında asgari ücret ödemekten vicdanımız bizi alıkoymuyor. Yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin Hadis-i Şerifine muhatap olan bir Müslüman nasıl olur da yanında çalışan bir kardeşine bir çanta parası kadar maaşı reva görebilir…

Tesettüre bürünüyoruz, cuma namazına gidecek kadar asgari bir dini hassasiyetimiz var ama üniversite kampüsünde karşı cinsimizle nikahsız olarak el ele gezmekte bir beis görmüyoruz. Sözüm ona İslamı referans alarak kurulan dernek ve vakıflar davetlerinde haremlik selamlık mevzuuna dikkat etmeksizin, oturma düzeni kuruyorlar, erkeklerin seyirci olduğu salonda hanımlar sahnede gösteri yapabiliyor.

Kahrolsun Dediğimiz Ülkelerin Mallarını Kullanmak

Kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail sloganlarını atacak kadar gaza gelebiliyoruz ama bunların sigarasını, fastfoodunu, elbise markalarını tüketmekten geri durmuyoruz. Müslümanların bir zamanlar bileziklerini satarak kurdukları TV kanalları, çıplak kadın kullanılan şampuan reklamlarını yayınlamakta sakınca görmüyorlar.

Saydığımız çelişkili ve Müslümana yakışmayan bu hayatlarımız, maalesef artık bizlere normalmiş gibi geliyor. Yani bu hayat tarzımızın yanlış olduğunu göremez hale geldik. Nasıl ki alkollü içki ile abdest almak, kurbanda yırtıcı hayvan kesmek, hırsızlıkla elde edilen paranın zekatını vermek kabil değilse, arz ettiğimiz çelişkiler yumağı ile yaşayarak Müslümanım demek de mümkün değildir.

Kur’ân ve Sünnet Merkezli Bilgi Edinip Amel Etmek

O sebeple evvela biz Müslümanlar olarak, makamımızın, mevkimizin, işimizin gerektirdiği gayretin yanında ve bunlar için harcadığımız zamandan artırarak, öncelikle bir Müslüman’ın yirmi dört saati nasıl geçirmesi gerektiğine dair Kuran ve sünnet merkezli kaynaklardan Müslümanca yaşamanın ilmini öğrenmek zorundayız. Sonra da ilmimizle amel etmeliyiz. Aksi halde kıldığımız namazın, tuttuğumuz orucun, verdiğimiz zekatın, büründüğümüz tesettürün, yaptığımız ticaretin, kurduğumuz ailenin ahirette bize bir faydası olmadığını görerek hayal kırıklığına uğramamamız mukadderdir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.