Çin’de İslam – 13
Devlet, İslam’ın yaşanmasını ayrılıkçı faaliyetlerle aynı kategoriye koydu ve İslami eğitim ile kamusal dini uygulamaların neredeyse tüm biçimlerini yasadışı bir şekilde yasaklayarak tümüyle aşırı tepki gösterdi. Sincan’daki binlerce Uygur hapse atıldı ve yargılanmadan mahkum edildi. Sayısız sayıda kişi siyasi suçla itham edildikten sonra idam edildi.
En iyi belgelenmiş hükümet taciz vakalarından birinde, önde gelen bir Uygur iş kadını olan Rabia Kadir, 1999 yılının ağustos ayında ABD Kongre Araştırma delegasyonunun bir üyesiyle planlanmış bir toplantıya giderken tutuklandı. 2000 Mart’ında ne kendisine ne de avukatına savunma amacıyla konuşmalarına izin verilmeyen gizli bir duruşmada, sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Casusluk yapmakla suçlanan kadının asıl suçunun ABD’de yaşayan kocasına yerel gazetelerden kupürler göndermek olduğu bildirildi. Kadir’in durumu özellikle endişe verici çünkü yıllardır hükümet tarafından ideal bir vatandaş olarak örnek gösteriliyordu. Başarılı bir iş kadını (ve on bir çocuk annesi) olan Kadir, servetini ve kaynaklarını Uygur kadınlarına iş eğitimi ve istihdam sağlayan bir proje olan “Bin Anneler” Hareketi’ni kurmak için kullanmıştı. Ayrıca yetişkin Uygurlar arasında cehaletle mücadele etmek için akşam okulları kurdu. Norveç’in prestijli yıllık insani ödülü (ve sıklıkla Nobel Barış Ödülü kazanmanın öncüsü) olan Thorolf Rafto İnsan Hakları Ödülü’ne 2004 senesinde layık görüldü. Bir dizi hükümet ve uluslararası insan hakları kuruluşundan (ABD hükümeti, İngiliz Dışişleri Bakanlığı ve Uluslararası Af Örgütü dahil) serbest bırakılması için yıllarca süren taleplerin ardından, ancak 2005 Mart’ında Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın resmi ziyaretinden yalnızca birkaç gün önce, Kadir nihayet serbest bırakıldı.
Bir başka tartışmalı vaka ise, Japonya’daki Tokyo Üniversitesi’nde doktorası üzerinde çalışan Uygur tarihçi Tohti Tunyaz’dır. 1998 yılının şubat ayında, Çin’in etnik azınlık gruplarına yönelik politikalarının tarihi üzerine, tezi için materyal toplamak üzere Sincan’ı ziyaret ederken tutuklandı. “Devlet sırlarını yasadışı yollarla elde etmek” suçundan 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Herhangi bir aşırılık yanlısı grupla bilinen hiçbir bağı veya siyasi faaliyet geçmişi olmayan bir tarihçiye yönelik bu saldırı, hükümetin dini ve siyasi fikirleri olduğu kadar kültürü de kontrol etme girişimlerinin bir örneğidir. Dil dahi son zamanlarda saldırının hedefi haline geldi. Hükümet 2002 yılında, Uygur dilinin Sincan’daki kolej ve üniversitelerde kullanımına son veren bir bildiri yayınladı. Buna ek olarak, Uygurca yazılmış yüzlerce, hatta binlerce kitabın imha edilmesiyle sonuçlanan halka açık bir kitap yakma kampanyası da vardı. Kültürel kimliğe yönelik bu saldırılar, Sincan’daki Uygurlar ve sürgündekiler üzerinde ürpertici bir etki yaptı, çünkü burada devlet bir kültürün varlığını sürdürmesini baltalamaya çalışıyor gibi görünüyordu. Geçmişte, Müslümanların yeni bir inanç bulduğu zulüm ve sıkıntı zamanlarıydı. Devlet, Uygurların dinini ve kültürünü zayıflatmaya çalışarak, aslında onları güçlendiriyor olabilir. En rahatsız edici olan, yaygın şiddet içeren huzursuzlukların kendi kendini gerçekleştiren bir kehaneti meydana getirme ihtimalidir, çünkü bir akademisyenin iddia ettiği gibi, “Çinliler, savunduklarını iddia ettikleri istikrarı tehlikeye atacak kadar derin bir etnik kızgınlığın tohumlarını ekiyorlar.”
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: Islam in China, Jacqueline Armijo; Asian Islam in the 21st Century kitabındaki bir makaleden hazırlanmıştır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…