Dinin halk düzeyine nasıl aktarıldığını görebilmek için zannediyorum biraz televizyon izlemek yetecektir. Kanal sayıları da fazlalaşınca, bal satanlardan şifa programlarına kadar bir çok ilginçlikler orada arz-ı endam etmeye başladı. Bu programlar kimi zaman ironi yaptığımız birçok unsuru bünyesinde barındırıyorlar.
Geçenlerde bir televizyon kanalına bakarken (evimde televizyon olmadığından bir televizyon izleyicisi değilim; fakat bir yerde geçerken rast geldim) “muhabbet kapısı” türünden bir programa takıldım. Gençten bir erkek arkadaş seyirci telefonlarını alarak onlara yardımcı oluyordu. Takkeli, sakallı bu erkek programcıya, bir bayan sorular sordu. Bayan, gelininin psikolojik ve bedeni bazı rahatsızlıklarını uzun uzun anlattı. Programcı bunu dinledi. Kadın en sonunda peki ne yapmalıyız diye sorunca, programcı kadına eline kağıt kalem al ve yaz dedi. Kadın not alırken programcı, “731 kez Ya Halik” diye söyleyeceksin” dedi. Kadın bununla şifa bulur muyum diye teyit almaya çalışırken “Ya Halik” kelimesini Arapçada telaffuzuna uygun söylemedi. Programcı hemen itiraz ederek, “bak dedi, “ha”yı hırlatarak söyleyeceksin. Ya değilse istediğin kadar söyle bir faydası olmaz” dedi ve ekledi: “işte hep böyle cehaletin ceremesini çekiyorsunuz.”
Ben bu enstantaneyi seyredince, ilkin bunun bir şaka olmasını istedim. Şimdi, kadının çaresizliğinden mülhem yaptıklarını anlayabiliyorum. Hak vermiyorum ama anlayabiliyorum. Fakat dinin bu kadar yüzeyselleştirilmesi, popülerleştirilmesi ve çığrından çıkarılmasını nereye koyacağız? Dini, kaynakları asla belli olmayan bir takım bidatlerden beslenen bir unsura çeviren anlayışları nasıl değerlendireceğiz? Programcının üstenciliğe varan özgüvenini (!) söylemiyorum bile.
Bir kere şunu tekrar belirtmekte fayda vardır. Din konusunda derin bilgilere sahip insanlar, dini popülerleştirmedikleri gibi popüler bir din anlayışına da mesafeli dururlar. Bahsettiğim tür programlarda din, seviyesi düşürülerek popülerleştirilmektedir. İkincisi de, dinde derin olmayanlar sembollere fazlaca sığındıkları gibi, asıldan olmayan ögelere fazlaca yer verirler. Onların dine aitliğini bu semboller garantilemektedir. Arapça “hı” harfinin hırıltılı çıkarılması üzerinde insanlar üzerinde fazlaca durmak, tali unsurları gereğinden fazla vurgulamak demektir.
Bir ara birinci derece akrabalarımdan yaşlı bir bayan, bir gün karşılaştığımızda bana, “Mustafa ben Kur’an’ı tevcidli (benzeri kişiler tecvid kelimesini tevcid olarak telaffuz ederler) okuyamıyorum. Ne yapacağım” diye biraz da çaresizlik içinde bana sordu. Ben kendisine nasıl okuyabiliyorsa öyle okumasının yeteceğini; önemli olanın şu fiillere dikkat etmek lazım geldiğini, bunların ona yeteceğini söyledim: “Adam öldürme, hırsızlık yapma, kamu malını çalma, komşuna iyi davran, herkese karşı adaletli ol, elinden geldiğince iyilik yap ve ibadetlerine devam et.” dedim.
İnsanlara Kur’an okumanın tecvitsiz kabul olmayacağı gibi, ya da sabahtan akşama kadar bazı zikirleri mutlaka yapması gerektiğini ifade edenler, dini insanların üzerine bir yük haline getirmeye çalışmakta ve popülerleştirmektedirler. Tabii ki, Kur’an-ı Kerim’i bazı kaideler çerçevesinde güzel okumak önemlidir. Ancak, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumaktan daha önemli olan, insanların gündelik yaşamda dürüst, ahlaki ve ilkeli yaşamalarını temin edebilmektir. Din bunu sağladığı oranda kendisine düşeni yerine getirmiş olacaktır.
Bu tür programların nasıl bir din anlayışı ürettiklerine özellikle dikkat çekmek gerekmektedir. Bu din anlayışları ise, olabildiğince yüzeyselliği getirdiği insanları dinden de soğutmaktadır. Asıl sorun da zaten buradadır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…