Batıcı yüzünü 1923 sonrasında görebildiğimiz Mustafa Kemal bile samimi bir dindar görünümlü idi. Üstelik padişahçı, hilafetçi, tarikatlara ve şeyhlere de saygılıydı.
Kendilerini gizleyen çiftyüzlüler dışında Kurtuluş savaşında bir tek Batıcı, laik ve yarı da olsa üryan insan yoktu.
Lozan sonrasında işler değişti. Tek adamlığa döndük:
Mustafa Kemal tek başına vatanı kurtardı. O olmasaydı Kurtuluş savaşı verilemezdi. Okunan ezanlarımızı da ona borçluyuz.!!!
Bir yığın NUTUK kaynaklı yanlı rivayetlerle ve de yanlıların uydurdukları yalanlarla tarih yazıldı.
Bu arada altını çizelim: Amacımız on binlerce /yüzbinlerce insan gibi görevini yapan 1919-1923 arası Mustafa Kemal’i inkâr da değildir.
İnadına Atatürkçü olan Soner yalçın kendisi gibi Tağut olan TAĞUT isimli bir kitap yazdı. Bu kitapta doğrularla eğriler bir arada harmanlanıyor. Gölge düşürülse de Doğrular da var.
Biz yazsak itiraz olurdu. Gelin Soner beyi okuyalım da Kurtuluş savaşında başı kimler çekmiş öğrenelim:
Bizim İstiklal Madalyası sahibi din adamlarımız var:
Diktirdiği asker elbisesini giyip, başındaki sarığım çıkarmadan kurduğu ÇeUkalay müfrezesiyle cepheye koşan, Mustafa Kemal’in askeri Afyon merkez vaizi Hoca İsmail Şükrü…
Mustafa Kemal’in emriyle İsparta’da üç günde 100 süvari ve 200 piyadeden oluşan Demiralay müfrezesini kurup, Tepeköy’ü Yunan işgalinden kurtaran Hafız İbrahim…
Beş yüz kişilik tabur oluşturan Aksaray Müftüsü Kadıza- de İbrahim, Adapazarı’nda milis teşkilata kuran Akçâovah Rıfat Molla… Vahdettin’in yüzüne istiklal ve şeref mücadelesi yapması gerektiğini söyleyen, beklediği yanıtı alamaymca memleketi Konya’ya dönüp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kuran ve ardmdan Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde Evkaf ve Şer’iye Vekilliği görevi yapıp Vahdettin hakkında tahttan indirilme fetvası veren Hadimli Mehmet Vehbi…
Mustafa Kemal’i Amasya’da karşılayıp, “Bu paşa bildiğimiz paşalardan değil” deyip Sultan Beyazıt Camii’nde konuşma yapan Amasya Vaizi Abdurrahman Kâmil Efendi şunları diyordu:
“Mademki milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür, artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir. Yegâne çare-i halâs halkımızın doğrudan doğruya, hâkimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.”
O zor günlerde evini Mustafa Kemal’e açan Samsun’da Hacı Molla Dursun, Havza’da Sıtkı Hoca, Amasya’da Müftü Hacı Tevfik, Erzurum’da Hoca Raif, Sivas’ta Müftü Abdurrauf Efendi, Kırşehir’de Müftü Halil Efendi ve tehlikeli Erzincan, Erzurum, Sivas yolculuğunda Mustafa Kemal’i koruyan Nakşibendî Şeyhi Fevzi’nin yiğitlikleri unutulabilir mi?
Tüm mal varlığıyla Kuvayı Milliye safında yer alan ve hakkında idam kararı verilen Manisa Müftüsü Ali Efendi, İzmir’de esir düşen Kuvayı Milliyeti ailelerin geçimleriyle uğraşan Gözlüklü Hafız Ali, Aydın bölgesinde Demirci Mehmet ile Yörük Ali’yi barıştırıp direnişi başlatan Hacı Süleyman Efendi, Kuvayı Milliyeti oldukları için Atina’ya sürülen Turgutlu Müftüsü Haşan Basri, Tekirdağ Müftüsü Osman Nuri, Hoca Esat Efendi unutulabilir mi?
Talat Paşa ve Enver Paşa’yı makamı Selamlık’ta karşılayan ama Mustafa Kemal’i karşılamak için ilk defa Bektaşlar mevkiine giden Hacı Bektaş Çelebisi Cemalettin Efendi’nin “Biz sizinleyiz Paşam” sözü unutulabilir mi?
İstanbul Merdivenköy’deki Bektaşi Tekkesi’nin gizli faaliyetleri, Konya’daki yobaz isyanlarının bastırılmasında Mevlana Dergâhı postnişini Abdülhalim Çelebi’nin desteği, Anadolu’ya insan ve silah geçişini sağlayan Karakol Cemiyeti kurucusu Nakşibendi Özbekler Tekkesi Şeyhi Ata Efendi’nin yaptıkları unutulabilir mi?
İstanbul’daki Mim Mim kurucusu Gülşeni Dergâhı postnişi- ni Hüseyin Hüsnü Efendi ve Hatuniye Dergâhı Şeyhi Saadettin Efendi’nin Ankara’ya silah göndermeleri, Ankara’da Milli Alay kurucusu ve Atatürk’ün ilk Diyanet İşleri Başkam Ankara Müftüsü Mehmet Rifat Börekçi’nin mücadelesi unutulabilir mi?
Kuvayı Milliye safında mücahit gibi çarpışan Eşme Müftüsü Hacı Nazif, Kütahyalı Abdullah Ağarlı Hoca, Balıkesirli Hafız İbrahim, Eskişehir’de Müftü Mehmet Efendi, İzmir’de Mevlevi şeyhi Nuri Efendi, Burdur Müftüsü Halil Efendi, Diyarbakır
Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kurucusu ulemadan Hamdi Efendi, Bitlisli Küfrevizade Abdülbaki, Zonguldak Müftüsü İbrahim Efendi, Erzurum’da Müftü Solakzade Sadık gibi yazmakla bitmez kahraman, tarihimizi onurlandıran din adamlarımız var bizim.} Soner Yalçın TAĞUT sh.63-65
Evet “tarihimizi onurlandıran din adamlarımız var”dı. Sonra ne oldu? Tek adam ve devrimleri için onlar unutuldu. Şehit edilenleri bile oldu. Kurtuluş savaşının omurgası olan İslam ve bin yıllık tarih karşı devrimlerle dışlandı. Savaştığımız ülkeleri KIBLE edindik.
Aradan yüz yıl geçti. Ama Batıcı Kemalizm bugün de iktidarda. Bizim derdimiz ülkemiz ve onu bekleyen İslam dünyasıdır. Türkiye yakın tarihiyle yüzleşmeden büyüyemez ve insanlığın ümidi olamaz.
Biz kavga ve sövgü istemiyoruz. İslam adına, tarihimiz adına ve hatta insan hakları ve demokrasi adına olsun sorgulayalım, medeni insanlar gibi tartışarak önümüzü aydınlatalım. Gerçek anlamda kulca yaşamanın ve ahiretimizi de mutlu etmenin yollarını açalım.
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-