HAYALİMDEKİ ÖRNEK ZENGİN MÜSLÜMAN TİPİ

Değerli Okuyucularım;

Günümüzde helal yoldan zengin olan dürüst ve sosyal duyarlı Müslümanların varlığı bizi sevindirmelidir. Çünkü onlar, vergi kaçırmadıkları için, hem devletin iktisadî hayatına malî yönden daha çok destekte bulunmakta, hem de sosyal sorumlulukların bir gereği olarak muhtaçlara cömertçe zekât ve sadaka vermektedir. Ben hayalimdeki zengin mümini böyle hayal ediyorum. Bilmesem de, duymasam da, hayalime uygun davranan mutlaka birçok zengin mümin vardır. O halde hüsnü zannımla hayal etmeye devam edeyim.

Zengin Müminler, Gönülden Vererek, Zenginliğini Sürdürebilir Hâle Getirir

Her yönüyle örnek zengin müminler, darlıkta da refah dönemlerinde de her zaman vericidir. Vermekten hiçbir zaman korkmazlar. Verirken, içlerinde hiçbir zaman yoksulluk endişesi yaşamazlar. Hiçbir zaman maddenin kurbanı olmazlar ve paranın egemenliğine boyun eğmezler. Cimrilikten hep uzak kalırlar. Başkalarına Allah rızası için bolca vermek, zengin müminlerin ortak özelliklerindendir. Onlar, bu niyet doğrultusunda hareket ettikleri için, Allah da onlara değişik lütuflarda bulunur. Nitekim Allah, herkesten daha çok verici olduğunu ve özellikle kendisi için infakta bulunanlara daha da cömert davranacağını şu âyetinde açıklamaktadır: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız (infakta bulunursanız), Allah onun yerine derhal başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe; 34/39).

Şuurlu zengin müminler, “İman ile cimrilik bir kulun kalbinde asla bir arada bulunmaz” (Nesâî, Cihad, 8) hadisi-i şerifin işaret ettiği tehlikeyi idrak ederek, cimri olmak yerine hep verici olmak noktasında gayret gösterir. Bol bol infakta bulunmalarından dolayı zengin müminler, meleklerin özel dualarına nail olur ve hayatları bundan dolayı hep bereketli geçer. Nitekim Peygamberimiz (sav) bu hususta cömert davranıp infakta bulunan Müslümanlara şu müjdeyi vermektedir: “Her sabah gökten iki melek iner. Birisi: ‘İlahi, infak edene karşılığını ver’. Diğeri: ‘Allah’ım! Cimrilik edene de telef ver (malını yok et)’ diye dua eder.” (Riyâzü’s-Sâlihin, 1/ 253).

Zengin Müminler, Cömert Sahabileri Örnek Alır

Şuurlu zengin müminler, varlıklı sahabilerin hayatlarını çok iyi bilir. Gönülden vermenin, Sosyal Sünnete ne kadar uygun olduğu ile ilgili asr-i saadette yaşanmış olan şu anekdotu iyi hatırlarlar. Buna göre gönülden infakta bulunan sahabi Hz. Kays bin Sehl el-Ensarî’nin kardeşleri, Peygamberimize (sav) malını israf ediyor düşüncesiyle onun hakkında şikâyette bulunmuşlar. Bu konuyu Resul-ü Ekrem’le (sav) görüşen sahabi Hz. Kays, şöyle bir savunma yapmış: “Ey Allah’ın Resulü! Ben hurmalıktan olan payımı alıyorum. Hakkım olanı da Allah yolunda ve arkadaşlarım için sarf ediyorum.” Bunun üzerine Allah Resul-ü, elini cömert sahabinin göğsüne koymuş ve üç defa tekrarlamak suretiyle şöyle demiş: “Bu şekilde harcamaya devam et! Allah da sana verecektir.” Bundan sonra da Hz. Kays, Allah yolunda seferlere çıktı. Şimdi ise gelişmeleri bizzat Hz. Kays’ın ağzından öğrenelim: “Seferlere çıktığımda benim her zaman bineğim olduğu gibi, kardeşlerime nispetle param da daha çoktu.” (Münzirî; et-Terğib; C. II; s. 173).

Kim olursa olsun, Allah rızası için gönülden veren bir kişi, bir nevi şükür görevini de ifa etmiş olduğundan dolayı Allah’ın lütfü ile başkalarına muhtaç olmak bir yana maddî refahını da sürdürebilir.

Zengin Müminler, İnfakta Öncüdür

İnfakta bulunmak, Allah’ın insanlara az veya çok emanet olarak verdiği mal, mülk ve diğer maddî imkânları O’nun gösterdiği şekilde kendimiz, ailemiz, akrabamız, din kardeşlerimiz ve bütün muhtaç insanlar için harcamaktır. Örnek zengin şahsiyetlerin her birisi infak, yani sadaka ve hayrat noktasında çok mümtaz vasıflara sahiptir. Bazen sahip oldukları her şeylerini, muhtaçlara bir hamlede verme hususunda hiç tereddüt etmezler. Allah yolunda yapılan infak ve her türlü harcama, hele de bu harcamanın malın sevilen çeşidinden yapılması, kişiyi “birr”, yani “üstün iyilik” derecesine yükseltmektedir. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça bire (iyiliğe) asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız (infak ederseniz) Allah bilir.” (Âl-i İmran; 3/92).

Bu ayet indiği zaman, birçok sahabi, Hz. Peygamber’e (sav) müracaat ederek, en çok sevdikleri şeyleri Allah rızası için bağışladıklarını bildirmiştir. Bugün de Allah yolunda infak etme hususunda kendilerini yükümlü ve sorumlu hisseden zengin müminler, aslında mal, mülk, servet ve gelir sahibi oldukları halde dünya metaına hiç önem vermezler. Varlıklı sahabileri örnek alan günümüz zengin müminleri de, kanunî bir vecibe olan zekâtın yanında gönüllülük esasına dayanan sadakayı da seve seve verebilir. Cömert zengin müminler, dinin sosyal emirlerini gönülden yerine getirdikleri için, Allah’ın lütfü ile bereketten hiç mahrum olmaz.

Zengin Müminler, Allah Rızasını Kazanmak İçin İnfakta Bulunur

Zengin müminler, infak edecekleri zaman, her zaman en değerli mallarını seçer. Bunu, iyiliklerine karşı övgü almak veya toplum tarafından takdir edilmek için yapmazlar. Çünkü zengin müminler, Allah’ın, kimin neyi ve hangi niyetle verdiğini hakkıyla bilen ihlâslı insanlardır. Tek gayeleri vardır. O da elde ettikleri malı, Allah yolunda sarf etmek ve bu şekilde Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaktır. Çünkü onların gönül dünyasında helal malı, helal yolda harcamak ve bol bol infakta bulunmak, Allah’a yaklaştıran bir eylem biçimi olduğunun bilincindedirler. Bu bilinç, Kur’ân-ı Kerim’de infak ile ilgili âyetleri çok iyi bildikleri için, gelişmiştir. Mesela şu âyet, her bir zengin müminin kalbinde ayrı bir yeri vardır: “O (mümin) ki, malını (Allah için) vererek arınır, yücelir. “Temizlenmek için malını (Allah yolunda) hayra veren en muttaki (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.” (Leyl; 92/17-18). Manen temizlenmek için infakta bulunan takva ehli zengin müminlerin ahiretteki yeri de Allah’ın izniyle temiz ruhlu insanların bulunduğu güzel diyarlarda olacaktır.

Ezcümle, hayalimde kurguladığım örnek zengin Müslüman tipini ben çok seviyorum. Böyle hem takva ehli, hem ahlâkı güzel, hem de cömert bir zengin Müslümanla kim dost olmak istemez ki? Hayallerim çok güzel de gerçek hayatta hayal ettiğim o örnek zengin Müslüman tipini, ben henüz (en azından arzu edilen sayıda) göremedim/göremiyorum. Belki de görme ferasetine erişememenin kusuru bendedir. Sosyal gerçeklerin acı tarafının ıstırabını kalben yaşamak yerine hoş hayaller içinde avunmak, ruhumu teskin ediyor. Ruh sağlığını korumak, çok önemlidir.

Prof. Dr. Ali Seyyar