12 Nisan 2018 tarihli Yeni şafak gazetesinde Hayrettin Karaman “Katılım bankaları Hakkında” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Sayın Karaman şöyle diyor;
‘…Özel finans kurumları sonradan çıkan bankalar kanunu kapsamına alınınca «Katılım Bankaları» olarak isimlendirildi. Önceki şekilde bu kurumlara mahsus yönetmelik, faizsizlik ilkesine daha uygun idi, banka adını aldıktan sonra çıkarılan yönetmelik ise amaca uygun değildir ve pek yakında değişecek, amaca ve kurumların özelliğine uygun hale getirilecektir.
Üzerinde yıllarca çalışılarak hazırlanan «Katılım Bankaları Kanun Teklifi» çeşitli sebepler ve maniler yüzünden Meclis’e bir türlü gelemedi. Öyle anlaşılıyor ki, daha kısa, derli toplu, yalnızca bu kurumların faizsizlik özelliğini ve fonksiyonunu içeren bir kanun çalışmasına ihtiyaç var.
Şahsi kanaatime göre kurumların adının «faizsiz veya İslâm finans kurumu» olması, zaruri olmasa da faydalı olacak, «banka» adının ortaya çıkardığı psikolojik ve operasyonel bazı sakıncalar da ortadan kalkacaktır.’
Hayrettin Karaman ‘Faizsizlik ilkesine daha uygundur’ ifadesi peşinen şimdiki durumun, faizsiz finans kurumları için faizsiz olmadığını kabul etmektir. Önceki durumun ise daha uygunluğu ifadesi de faiz olmadığı anlamında değildir. Şimdiki çok faizli o zamanki az faizli diye ifade de edebiliriz. Ancak durumun böyle olmadığını, piyasa derinliği diye tabir edilen faiz enstrümanlarının bankacılık sektörü tarafından yedirilmesi söz konusu.
Faizci bir yapının temel kurumsal olgusu olan bankaların ticaret yapması yaptığı ticareti meşrulaştırmaz. Birinin hırsızlık yaparak milleti sömürerek edindiği serveti, kanunlara uygun bir şirket kurarak ticaret yapması neyse, faizci banka sisteminin ticari işlemler yaparak ticareti de kuşatması bu manada aynıdır.
Hayrettin Karaman Faizsiz finans kurumlarının isminin banka olarak ifade edilmesinin olumsuz etkisinden bahsederek, bunun düzeltilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Karaman, İsim değişikliği ile halkın algısının nasıl yönetildiği konusunda bilgi sahibi ki böyle bir öneride bulunuyor.
Peki asli sorunu bu öneri çözecek mi?
Hayır çözmeyecek. Siz tabelada ha faizsiz demişsiniz ha kar payı demişsiniz ha banka ha finans kurumu demişsiniz, uyguladığınız bankacılık modeli faizli bir modeldir ve sizde finansal bir kurum olarak bu sistemin içinde bu faizciliği yapıyorsunuz.
İslami finans tabirleri, adeta İslam’ın gerçeklerine yapılmış bir saldırı niteliğini taşıyor. Düzenek aynıdır. Uygulanan genel ekonomik dengelerin hepsi faizli harekete başlar ve finans sektörünün hepsini bu faizli düzenek kontrol eder.
Siz kalkmışsınız Müslümanlara bir narkoz gibi yedirilmiş faize alıştırma uygulamalarını hiç dikkate almıyorsunuz ama yok banka denmesi psikolojik olarak olumsuz etkilermiş, bunun değiştirilmesi gerekirmiş gibi yine algı peşinde olup, konjoktürel bir tutum sergileyip sulandırıcı bir tavır sergiliyorsunuz.
Milleti faize karşı tavır almaya yönelik telkinler gerekirken, siz kalkıyor faizci yapının işleyiş biçimine dokunmadan, işin başı güllük gülistanlık başlıyormuş gibi yazılar kaleme alıp bilinçli ya da bilinçsiz içeriden bir narkozlama yapıyorsunuz. Yazık ki çok yazık…
Hayrettin Karamanın Şahsi kanaati, bankanın isminin faizsiz olması daha iyi. Ya içeriği? İçeriği pek de önemli değil mi? Sistem nasıl başlıyor? Nasıl işliyor? Burası bu beyefendilerin hiç umurunda değil. Faizcilikle başlayıp ve sürekli borçlanma olan yani faizcilikle sürdürülen bir sisteme itiraz etmeyip, içinde islami ticaret yapabilirsiniz demek insanı ahmak yerine koymaktır.
Hayrettin Karaman, bilmiyorum demeyi belki yaşı itibari ile nefsine yediremeyebilir. Bugüne kadar faiz konusunda verdiği fetvalarla açtığı tahribatlar bu konuda kendisine muhalif olan cemaatler tarafından bile hala aynı anlayışla sürdürülmektedir.
Ayni ağızdan bir koru gibi enflasyon oranındaki faizin alına bileceği kabulü gibi.Tabi bunu böyle direk söylemezler. Enflasyon farkı diye kavramsal güzelleme yaparlar. Borcun verilmesinin üstündeki oluşan enflasyon oranındaki fazlalığı talep etmeyi hak görüp, faiz görmezler. Borç verdiğinde, bir yıl sonra % 30 enflasyon çıkarsa bunun borcun üzerine verilmesi gereken % 30 olduğunu ve faiz olmadığını söylerler.
Bu bir zehirlemedir. Bu İslam’ın faize karşı açtığı savaşa direnç oluşturmadır. Bu eski kitaplardaki tekrarları sözüm ona güncellemeye çalışırken kurulu para kredi sistemine ve bunu ayakta tutan faizli model kuramlara teslimiyettir.
Kavrayamadığını anlamamakta direten ve enflasyon farkını helal görenler, faize karşı direnişin önünde bir engeldir.Biz faizcilerle mücadele ederken evin içinde de bunlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Sistemi öğrenmeye yanaşmayıp, nasıl işlediğini, nasıl faizle kuşatıcı parametreler kullandığını öğrenmeyeceksiniz, benim bildiğim bildik kibri edası içerisinde kafanıza göre fetva vereceksiniz. Enflasyon adı altında milleti faize sürükleyeceksiniz.
İşin ilginç bir yanı daha vardır ki oda şudur; Cumhurbaşkanına faiz konusunda sözde bu anlayış destek veriyor. Oysa bu koca bir yalandır. Çünkü Cumhurbaşkanı doğru bir tespitle enflasyonun sebebini tespit etmiş ve faizdir demiştir.Oysa enflasyon oranı konusundaki alınan borç üzerindeki fazlalığı haklı gören bu anlayış, işi sadece bireyse bazda düşünerek sistemsel sorunun başlangıcını görmemekte ya da görmezden gelmektedirler.
“Mesela birine yüz lira ödünç verseniz, alt ay sonra enflasyon yüzde otuz olduğu için 130 lira alsanız bu otuz liralık rakam fazlalığı faiz değildir, alt ay önce verdiğiniz paranın -satın alma gücü bakımından eşit karşılığıdır.” Hayrettin Karaman bu fetvayı sitesinde vermiştir. Oysa Enflasyon farkı bir yıl öncesinin açıklamasıdır. Yani borç öncesidir. Faiz gelecek, enflasyon geçmiştir. Bu onun için hiç önemli değil.
Bu zehri, yani enflasyon farkının faiz olmadığı yalanını neredeyse bütün islami camia maalesef yutmuştur.
Bugün çok tali konularda, ayrı düşen cemaatlerin ve hoca kesiminin hepsi, enflasyon farkının faiz olmadığı noktasında adeta ittifak etmiştir. Buda bankaların çok işine yaramaktadır. Ama zerre kadar da bu işin aslını bilmiyorlar. Her şeye cevap verme ve ben bilirim anlayışı onları kibre taşımaktadır.
Bu anlayışın içinden, mevcut bankaların verdiklerini faiz görmeyen ‘ eskiden faizi zenginler alırdı şimdi fakirler alıyor tersine döndü, dolayısı ile bu faiz değildir’ diyecek kadar bu ülkede diyanet işleri başkanlığı yapmışların açıklamalarını dinledik. Bu insanalar şans oyunlarını devlet yaptığında hayır kurumlarında gittiğini, bununda milli piyango gibi şans oyununun sakınca olmadığını söyleyecek kadar da ileri gidebiliyorlar.
Sözün özü; bu ülkede, dindarlar faizi yaşatıyor.Dindarların bulduğu kılıflar, faiz illetinin toplumun her kademesinde yayılmasını sağlıyor. Çünkü siz lafa gelince % 99 Müslümanısınız ama dünyanın en yüksek faizleri bu ülkede. Hocasından hacısına kadar gırtlağına kadar faize, krediye batmışlar, çıkıp da kendini ifşa etmez elbette. Biz de böyle bir şey beklemiyoruz ama faizle mücadele edin.
Eğer bunu yapmazsanız, Allah ile harp halinde olduğunuzu bilin. Kazandıklarınızı, sizin sandığınız mallarınızı tek tek kaybedeceksiniz. Allah’ın tehdidini söyleyip geçerek hafife almayın.
Korkarım ki bu vebaliniz, sessizliğiniz, korkaklığınız sizin ahiretinizi kaybetmenize neden olacaktır.
Bu vesileyle sözümüzün ulaştığı herkesi, faizle mücadeleye davet ediyorum.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi