Kur’ân’da karınca adını taşıyan Neml suresinde Hz Süleyman Peygambere, kuşlarla konuşma yeteneği verildiği bildirilmekte, onun onları da istihdam ederek yönettiği açıklanmaktadır.
Allah’ı zikreden hayvanlar kendilerine özgü yöntemlerle O’na duâ da ederler. Bu gerçeği aslan örneğiyle bize açıklayan Peygamberimiz, onların inlerinde şöyle duâ ettiklerini bildirmektedir:
“Allah’ım! Beni iyi kullarından herhangi biri üzerine salma.”
Peygamberimiz, “Balıklar ve karıncalar gibi hayvanların imanlı öğreticilere duâ ettiklerini” de açıklamaktadır.” ( Tirmizî, Hn. 2685)
Onların kabul olunur duâlar ettiklerini de şöylece örneklendirmektedir:
Ümmetinden bir grupla yağmur duâsına çıkan bir Peygamber, bu sırada bir karıncanın duâ etmekte olduğunu görünce beraberindekilere şöyle der:
Dönebilirsiniz artık. Karıncanın duâsı bereketiyle sizin duânız da kabul edilmiştir. (Hâkim, Müstedrek 1/328)
1- Hayvanlar Duygulu Varlıklardır
Hayvanlar, insanlar gibi aralarında konuşan, ıstırap duyan, korkunun dehşetiyle irkilen ve de toplumculuk bilinciyle haberleşen varlıklardır. Neml Sûresi’nde, ordusuyla birlikte Hz. Süleyman’ın gelişini haber alan bir karıncanın diliyle bu gerçek şöyle açıklanmaktadır:
“Karıncalarla dolu bir vadiye geldiklerinde, bir karınca şöyle bağırdı: Ey karıncalar! Hemen yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve ordusu farkında olmadan sizi ezip geçmesin.” (Neml 18)
Hayvanların haklarının gözetilmesini konu alan hadisleriyle Peygamberimiz, onların acı çeken duygulu varlıklar olduğuna dikkatlerimizi çekmiş ve daima şöylece uyarıda bulunmuşlardır:
“Allah’ın yönetiminiz altına soktuğu hayvanlar sebebiyle Allah’ın azabına uğramaktan korkmaz mısınız?” (et-Tac 4/353)
2- Bazı Hayvanlar, İnsanların İnançları ve Yönetim Biçimlerine İlişkin Bilgiler Edinebilen Varlıklardır
Kur’ân’da karınca adını taşıyan Neml suresinde Hz Süleyman Peygambere, kuşlarla konuşma yeteneği verildiği bildirilmekte, onun onları da istihdam ederek yönettiği açıklanmaktadır.
Denetimde hazır bulunmadığı için Hz. Süleyman’ın cezalandıracağını ilan ettiği Hüdhüd kuşu, çok geçmeden gelerek ma’zeretini dile getirir ve ona kendisinin bilmediği bilgileri aktaracağını beyanla, Sebe’ kraliçesi ve yönetimi yanı sıra Sebe’lilerin güneşe tapar bir topluluk oldukları bilgisini verir. Bu bilgilendirmeyi Kur’ân’ın Neml sûresinin 22-26. âyetlerinde okuyabiliriz.
Bu âyetlerden, insan yönetimlerinin inançlı veya inançsız, adil veya zalim oluşlarına bazı hayvanların da tanıklık edebileceklerini anlıyoruz.
3- Bazı Türleriyle Hayvanlar Kendileriyle Konuşulabilecek Yaratıklardır
Kur’ân bu konuda bize işaretler vermektedir.
Kur’ân, Hz. İsa’nın babasız doğduğunu açıklar. Onun, bazı insanların inkâr şovuna neden olan bu açıklamasından asırlar sonra, -çok yönlü ahlâkî sakıncaları bir tarafa- üreme amaçlı klonlamaya/genetik kopyalamaya; bir diğer anlatımla spermsiz gebeliğe/erkeksiz üremeye kapı aralanır.
Bunun gibi Kur’ân Hz Süleyman’ın kuşlarla konuşmasına ilişkin bilgi verir. O cinler yanı sıra kuşlarla da konuşmuş ve karıncaların dilini anlamıştır ve Hüdhüd’ün verdiği bilgilere dayalı olarak işlem yapmıştır. Kurân ayrıca Kıyamet’e yakın bir dönemde yerden çıkarılacak dabbenin/canlı varlığın insanlara konuşacağını da bildirmiştir. (Neml 82)
Peygamberimiz de bu konuya açıklık getirmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Yırtıcı hayvanlar insanlarla konuşmadıkça Kıyamet kopmayacaktır.” (et-Tac 5/336)
Peygamberimiz bize yaşanmış örnekler de vermiştir.
“Allah şanını artırsın, O, binek hayvanı imiş gibi kendisini binip dehleyen kişiye öküzün şöyle dediğini de anlatmıştır:
“Allah bizi binilmemiz için yaratmadı…” (Buharî, Enbiya 52)
Bütün bu Kur’ânî ve Peygamberî bilgiler hayvanlarla ortak bir dilin oluşturulabileceğine işaret olsa gerektir.
4- Hayvanlar, İnsanlara Kendilerine Zarar Verildiği İçin Zarar Veren Canlılardır
Yeryüzündeki bütün varlıklar gibi biz insanlar için yaratıldıklarından (Bakara 28) hayvanlar, insanlara doğrudan ve bilinçli olarak zarar vermezler-veremezler. Genelde yaratılış amaçları bilinerek kendilerinden korunulmadığı, doğal ortamlarından koparıldıkları, tecavüze uğratılıp tabîi hakları çiğnendiği ve kendilerine örneğin “Gökte ve yerde, Allah’ın adı anıldığında hiçbir varlık zarar vermez. O, işiten ve bilendir.” türünden koruyucu nitelikli duâlarla, parola verilmediği için zarar verebilirler. (Ebû Dâvud Edeb 101)
Zarar görmemek için zarar vermemek gerektiğini bilen Müslümanlar, kurdukları medeniyette hayvanlara zarar vermemek için çok büyük gayretler göstermişlerdir.
Örneğin, İslâm ordusu komutanı Ukbe bin Nafi’in Kayravan’da konaklarken insanlara hitab edercesine yaptığı şu konuşma, Müslümanların, haklarına saygı duydukları için hayvanları da muhatap aldıklarını göstermektedir:
“Ey konaklamak istediğimiz bu alanın canlıları! Biz İslâm ordusuyuz. Konaklamak istiyoruz. Buradan çekilin ki size zarar vermeyelim.”
Burada hatırlatılması gereken gerçek şudur:
Romanlara, senaryolara ve filmlere konu edilen şekliyle insanlara zarar vermek için bilinçle saldıran hayvan yoktur. Avlanabilmeleri, belgesellerinin çekilebilmesi ve hayvanat bahçelerinde ve sirklerde ehlileştirilebilmeleri bunun kanıtıdır.
Hayvanlara bakışımızı Peygamberimizin bir uyarısıyla bitirelim:
“Hayvanlara verdiğiniz zararlardan ötürü Allah sizi bağışlarsa, pek büyük bir bağışa erdirilmiş olursunuz.” (el-Metalibül-Âliye, 3/370)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi