Nükleer caydırıcılığı olan yegane Müslüman ülke olarak başta Hindistan, İsrail ve Amerika dâhil çok sayıda düşmanı bulunan 180 milyonluk kardeş Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin elindeki atom silahları ele geçirip imha etme senaryoları yapılması, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
Geçtiğimiz hafta Londra’da düzenlen ve dünyanın bir bölümünün ilgiyle izlediği bir kriket turnuvasında beklenmedik şekilde ezeli rakibi Hindistan’ı ezerek yenen Pakistan, İngiliz sömürge imparatorluğunda yaygın bu oyunun uzmanları tarafından beklenmedik şekilde şampiyon oldu.
Pakistan, savunma alanında da beklenmedik benzer çıkışlarıyla tanınan kardeş bir ülke. 1965 yılında hasmı Hindistan nükleer silahlar alanında ilerleme kaydedince, o zamanki başbakan Zülfikar Ali Butto, “aç kalırız ama atom bombasını yapmak zorundayız”demiş ve bir program başlatmıştı. Hükümetler değişti ama bu milli program devam etti. Ne yaptılar ettiler, yirmi yıldan kısa bir zamanda atom bombalarını geliştirdiler.
Programın mühendisi Abdülkadir Han, hem gizlice malzemeleri elde etmek için hem de araştırma merkezlerini saklamak için bir yandan bilim adamı bir yandan da bir istihbarat teşkilatı başkanı gibi çalışarak silahları 1970’lerde hazır hale getirdi. 1980’lerin başında test etti. Hatta Kuzey Kore’nin ve bazı Müslüman ülkelere de bu teknolojiyi açtı. Fakat yalnızca Kuzey Kore programını tamamlayabildi.
Bugün Pakistan’ın 150 kadar atom bombasıbulunmakta. Bunlar Hintlilerin elindekileri karşılayamaya yetecek kadar sayıda ve yaklaşık 10 bin kişilik bu konuya adanmış özel birliklerce ağırlıklı olarak Hindistan ordusunun kalbi olan Pencap eyaletinde saklanmakta. Hindistan’ın gelişimi ve askeri durumu düşünüldüğünde bunların önemi açıktır.
Diğer yandan 50 Müslüman ülke içinde atom silahı caydırıcılığına sahip yegane ülkedir. Ne yazık ki diğer Müslüman ülkelerin ellerinde konvansiyonel güçler dışında bir caydırıcılık bulunmamaktadır. Bu da Amerika, hatta Rusya gibi güçlere karşı yeterli değildir.
Soğuk savaş döneminde Pakistan ABD’ye, Hindistan da Rusya’ya daha yakındı. Ancak bugün bu değişti. Pakistan’ı destekleyen yegane büyük ülke bugün Çin’dir. Bunu dışında Türkiye ile kardeşliğe dayalı ve İran’la da genelde olumlu ama ittifak denemeyecek ilişkileri vardır.
Hindistan ise, Çin ile olumsuz ilişkileri olmasına karşın, Amerika ve İsrail ile ittifak denebilecek bir ilişkiye girmiştir. Japonya ile de çok yakın ilişkileri vardır. Buna bağlı olarak Rusya yavaş yavaş Pakistan’a yakınlaşmakta, en azından denge kurmaktadır.
İsrail savunma ve her tür teknoloji konusunda neredeyse Hindistan’la özel bir birlik içindedir.Ülkede şirketleri, yerleşik grupları, sinagogları, teknoloji paylaşım programları vardır. Pakistan adeta en azılı düşman olarak Yahudiler ve müşriklerin olduğu Kuran’da tarif edilen durumdadır. Ülkede sevilmeyen üç ülke Amerika, İsrail ve Hindistan’dır.
Buna paralel olarak ve bir İslam birliği durumunda bu silahların ümmet için değerini düşündüklerinden, İngiltere, Amerika ve İsrail, topyekûn bir soykırım savaşı çıkarmadan evvel bu silahlara el koymayı planlamaktadır. Geçtiğimiz Nisan ayında Amerika’nın en önemli gazetesi New York Times’ta bunların “radikal İslamcıların eline geçecek” bahanesiyle ele geçirilmesi önerilmişti.
Plana göre Amerika’nın CENTCOM adlı Eski Dünya’nın merkezi ülkelerini hedefleyen ordusu ve donanmasının, İngiliz özel komandolarıyla birlikte bir anda saldırmasıyla, istihbaratçılar tarafından yerleri belirlenmiş merkezlerdeki bombalar demonte haldeyken imha edecekler. Tabii bu imha sırasında ortaya çıkacak radyasyon ve milyonlarca insanın bundan etkilenmesi önemsedikleri bir konu değil.
Bu silahların imha edilmesinin çok ciddi sakıncaları olabilir. Birincisi, Pakistan bir işgale açık kalacak ve ilk fırsatta Hindistan üzerine salınacak, ülke dörde bölünecek, 21. Yüzyıl boyunca onmilyonlarca insanın can vereceği iç savaşlar başlatılacaktır. Ülke cehenneme dönecektir.
Dahası Müslüman ülkelere kendilerini savunma amaçlı caydırıcı teknolojiler geliştirmemeleri, aksi halde başlarına bunun geleceği mesajı da verilmiş olacaktır. Ayrıca 1.8 milyar Müslüman ülke, BM’de temsil edilmediği gibi nükleer silaha da sahip olmayacak, kendisinden 100 kat daha küçük bir ümmetin önünde savunmasız kalacaklardır.
Bu nedenle Pakistan’ın nükleer caydırıcılığını koruması, çılgın bir operasyonla işgal edilmemesi, ülkenin herhangi bir destabilizasyona maruz kalmaması bizim gibi ülkeler için de özel önem taşımaktadır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi