islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4916
EURO
36,2572
ALTIN
2.963,26
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

HEP AYNI TİYATRO

HEP AYNI TİYATRO
9 Kasım 2021 10:42
A+
A-

Hemen hemen her 30 Ağustos Zafer bayramında, 10 Kasımlarda ve 29 Ekim Cumhuriyet bayramlarında hep aynı tiyatro sergilenir. Bu günlerde hutbelerde Mustafa Kemal’in adının anılmadığından dolayı Kemalist koro:

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını bugünlerde Cuma hutbesinde anmayan Diyanet İşleri Başkanı’na hakkımı helal etmiyorum. Siz de etmeyin.”

 “Hutbede Atatürk’ün adını anmaktan kaçınanlar, ‘keşke Yunan kazansaydı’ diyenlerdendir. O yüce ad, onların karanlık ağızlarına zaten yakışmaz.”

 “Bu günlerle ilgili ya hutbe okumayın, ya da okuttuğunuz hutbede Atatürk’e yer verin” diye talimatlar verip Diyanet’e ateş püskürür ve“Atatürk olmasaydı siz olmazdınız, camileriniz kapatılır, ezan duymaz, namazlarınızı kılamazdınız…” misüllü bayatlamış, son kullanma tarihi çoktan geçmiş olan sözler söylemeyi de ilave ederler. Sanki Atatürk, ezanları 18 sene susturmamış, camileri satmamış, depo ve ahır yaptırmamış, Fethin sembolü Ayasofya’yı müzeye çevirmemiş gibi…

  Diyanetçe hazırlanıp camilerde okunan geçtiğimiz 29 Ekim 2021 tarihli Cuma hutbesinin konusu; “Yaşlılarımıza Vefa, Rahmet ve Mağfiret Vesilemizdir” idi. Son paragrafında da “Bugün Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl dönümü. Bu vesileyle şanlı Kurtuluş Mücadelemizde canlarıyla, kanlarıyla bu toprakları savunan ve vatanımızı bize emanet eden aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Yüce Rabbimiz kıyamete kadar bu mukaddes vatanda birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi daim eylesin.

  Burada Mustafa Kemal’e özel dua edilmediği için, söz konusu İslam ve Müslümanlar olunca ağzını fosseptik çukuru gibi kullanan Haber Türk gazetesi yazarı Fatih Altaylı twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Cumhuriyetin ilanının yıldönümü için hazırlanan hutbede Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını geçirmeyen Diyanet İşleri ve Başkanlık koltuğunu kirleten zat hakkındaki düşündüklerimi yazarsam çok büyük tazminat öder ve hapse girerim. Ama siz içimden geçenleri anlarsınız” ifadesini kullandı.

Sen içinden ne geçiriyorsan biz de bir misliyle aynısını senin için geçiriyoruz. Be adam “Aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz” cümlesinin içinde o dediğin zat da vardır eğer gerçekten gazi ise…Demek ki “gazi” olduğuna inanmıyorsun ki bu cümlede onun da zikredildiğini göremiyorsun.Sen onu anarken “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” demiyor musun? Metinde “Kahraman gazilerimiz” geçmiyor mu? Maksadı adam dövmek değil üzüm yemek olan gayet güzel anlar.

Kaldı ki Mustafa Kemal, 5 Mart 1924 tarihinde yayınladığı kararnâme ile Cuma hutbelerinde kendi adı da dâhil hiç kimsenin adı zikredilmeden sadece “Millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine” dua edilmesini emretmiştir. Yeni harflere çevrilmiş şekliyle kararnâme şu şekildedir:

                                            KARARNAME
                                     TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Başvekâlet Kalem-i Mahsus Müdüriyeti

Adet (Sayı): 316

Badema (bundan sonra) hutbelerde isim zikredilmeksizin “millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine” dua edilmesi takarrur etmiş (karara bağlanmış) ve bu kararın bilcümle vilayetlere tebliği dâhiliye vekâletine (İçişleri Bakanlığına) havale edilmiştir.

5.3.1340 (Miladi: 5 Mart 1924)

Türkiye Reis-i Cumhuru

Gazi Mustafa Kemal

İmza

Kararnâme,  iki gün sonra Türkiye’nin her tarafında uygulanmaya başlandı. Kararnâmede Başbakan İsmet Paşa ve 10 vekilin/Bakanın da  imzası vardı.

Demek ki, bir asırdır Mustafa Kemal  veya diğer  komutanların isimlerinin hutbelerde zikredilmemesinin sebebi, Atatürk’ün bizzat yayınladığı bu kararnâmedir. “Atam izindeyiz” sloganını ağzınızdan düşürmüyorsunuz, ama burada izini kaybediyorsunuz, ya da görmezden geliyorsunuz. Sizin “Atatürkçülüğünüz” de sahte. Samimi değilsiniz. 5816 sayılı koruma kanununa sırtınızı dayayıp olayı provoke ediyorsunuz. Bu provokasyonlar da sadece bugüne ait değil. Mesela:

1960 askeri darbesini yapanlar, vaizlerin 27 Mayıs darbesini övmeleri için Diyanete baskı uyguluyorlardı. Diyanet de müftülüklere ve vaizlere talimat üzerine talimat yağdırmıştı. O günün Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu bu baskılara dayanamadı ve  istifasını müteakip 13 gün sonra vefat etti.

Görüldüğü üzere camilerde imama, “Hutbeyi  neden şöyle okumadın?” sorusu ancak korku imparatorlarının hâkim olduğu darbe iklimlerinde sorulabilmektedir.

2019 yılı 29 Ekim cumhuriyet bayramı öncesi Cuma hutbesinde Ankara Yenimahalle’de Harb-İş Camiinde hatip hutbeyi okurken bir vatandaş ayağa kalkıp hatibe yönelerek, “Atatürk’ün adını neden zikretmedin” diye  bağırdı. Hatip cevap vermeden cami cemaatinden bazı vatandaşlar bu davranışa tepki gösterdi. Hutbe dinlemenin bir adabı olduğunu hatırlatarak camiyi terk etmesini istedi. Küçük bir arbede yaşandı. Vatandaş camiyi terk etti.

 Dolayısıyla “Neler oluyor, yoksa eski günlere mi dönüyoruz?” sorusunu sormadan edemiyoruz. “Yeni Türkiye’ye” bir türlü alışamamış “Eski Türkiye” artıkları, 5816 sayılı kanundan cesaret alıp Mustafa Kemal’in getirdiği yasağı da görmezden gelerek “Atatürk istismarına” devam etmektedirler.

Bu konuyla ilgili daha önce yazdığım yazılarımda belirttiğim gibi bir daha söylüyorum ki,  “Koruma kanunu kaldırılmalıdır.” Bir yazımda Kemalistler için; “Pkk’lıların “Apo” posteri açarak gösteri yaptıkları gibi Kemalist istismarcılar da “Ata” posteri açarak adamcağızı istedikleri gibi kullanmaktalar. 5816 sayılı koruma kanunu yürürlükte olduğu sürece de o mevtayı hep kullanacaklar ve o mevta üzerinden çok zulme teşne olacaklar. Bu millete ölüler üzerinden zulüm üretenlerin sonunu getirmek için acilen bu koruma kanununun kaldırılması gerekmektedir. Kahramanlar ve ülke kurtaranlar korunmazlar. Milletin sinesinde yerlerini alırlar. Eğer Mustafa Kemal, vatan kurtaran bir kahramansa, onun saygınlığını kanunla korumak en büyük züldür. Kaldırın şu kanunu da milletin kalbindeki yeri ortaya çıksın. Diktatörler hariç dünyada hangi ülkenin vatan kurtaran kahramanları kanunla korunuyor? Bilen varsa beri gelsin” demiştim. Aynı çağrımı, altını çizerek yineliyorum.

Musab SEYİTHAN

Yorumlar
  1. Abdil’aciz dedi ki:

    Hocam Allah sağlık ve afiyet içinde uzun bir ömür versin, ki hep senin kaleminden istifade edelim, bir çok konuda Ufkumu açıyorsun, dualarımla ancak sana destek verebilirim, dua ediyoruz dua bekliyoruz.

  2. Dünya dedi ki:

    Decal in biriydi ” toprak kabul etmedi ” derler unutmayın şımarık bir zümre savunuyo onu