“Her şey çok güzel olacak” diyorlar. Her şey deyince bunun içine her şey girer, biliyorsunuz.
Her şey çok güzel olacak da şu mübarek Ramazan ayında İsrail, Gazze’de kısıtlı bir hayat süren Müslümanların üzerine bomba yağdırmaktan vaz mı geçecek?
Her şey çok güzel olacak da İsrail işgal ettiği topraklardan çıkarak, ABD de bir eyalete mi yerleşecek?
Her şey çok güzel olacak da Fetö’nün elamanları devlet içinden temizlenip, ABD Fetö denen haini ülkemize teslim mi edecek?
Her şey çok güzel olacak da döviz ve altın düşerek milletimiz rahat bir nefes mi alacak?
Her şey çok güzel olacak da beş yıldızlı otellerde iftar yemekleri düzenleyenler, yediklerinin yarısını dünyanın çeşitli bölgelerinde aç olan insan kardeşlerine mi gönderecek?
Her şey çok güzel olacak da sevginin, saygının ve muhabbetin kalmadığı bu ortamda, insanlar birbirlerine sevgi, saygı ve muhabbet mi besleyecek?
Her şey çok güzel olacak da ABD bize F35 uçaklarını verip, PYD terör örgütünden desteğini mi çekecek?
Her şey çok güzel olacak da HDP PKK terör örgütüne destek vermekten vaz mı geçecek?
Her şey çok güzel olacak da 23 Haziran İstanbul seçimlerinden sonra, kim kazanırsa kazansın, kısır siyasi çekişmeler son mu bulacak?
Her şey çok güzel olacak da yıllardır çözülmeyen Suriye sorunu mu çözülecek?
Her şey çok güzel olacak da, dünyanın dört bir yanında, pisipisine ölen insanlar, artık ölmeyecek mi?
Her şey çok güzel olacak da çocuk istismarı, cinayetler, hırsızlıklar son mu bulacak?
Her şey çok güzel olacak da ABD ve AB’nin pohpohladığı Yunanistan, bizi kardeş ülke olarak mı görecek?
Her şey çok güzel olacak da insanlar TV ve İnternet başından kalkarak, kitap okumaya mı başlayacak?
Her şey çok güzel olacak da Bolu Belediye başkanı Suriyeli mülteciler hakkında söylediklerinden dolayı özür dileyip, mülteci kardeşlerimize Ensar duygusu ile yardım mı edecek?
Her şey çok güzel olacak da…
Her şey çok güzel olacak derken, bu saydıklarımız güzel olmayacaksa, hangi her şey çok güzel olacak acaba?
Her şey çok güzel olacaksa eğer, seksen bir milyon vatan evladının ortak bir payda da buluşması gerekiyor. Bu payda ise milli ve manevi değerler olsa gerekir. Yoksa günlük siyaset ve ya günü kurtarmak için söyleniyorsa “her şey çok güzel olacak” diye, boş verin gitsin.
Neyse… Bu liste uzar gider de biz burada keselim. Keselim ki, morallerimizi bozmayalım. Boş verelim! Filistin’de, Suriye’de ve ya başka bir İslam coğrafyasında, Müslüman kardeşlerimiz dokuz kurşunla şehit olurken, biz dokuz çeşit yemek ile iftarlarımızı yapmaya devam edelim. “Ancak Mü’minler kardeştir” ayeti kerimesini ve “Müslüman Müslüman’ın din kardeşidir” hadisi Şerifini unutarak, normal yaşantımıza devam edelim. Hatta Ramazan bayramı gelirken, yılda bir defa vermekle yükümlü olduğumuz fitrelerimizi bile, fakir fukara garip gurabaya vermek yerine, torunlarımıza, babamıza ve ya annemize vermek için fetvalar arayalım. Kurban bayramlarında da, etlerimizi derin donduruculara doldurup, bir sene boyunca tüketelim. Dünyanın öbür ucunda, açlıktan ölen insanlardan biz ne?
Teravih namazlarında ise, bulunduğumuz mahalde en hızlı kıldıran imamı bulalım ki, takip ettiğimiz takımın maçlarını ve ya takip ettiğimiz TV dizilerini kaçırmayalım. Nasıl olsa (!) Kadir gecesinde bir dua ederiz ve günahlarımızı affettiririz. Sene de iki bayram namazına da gittik mi, bizim Müslümanlık tamam olur herhalde?
Haydi, be dostlar! Bırakalım Sekülarizmin bize dayattığı saçmalıkları. Her şey çok güzel olacaksa eğer, Ramazanları Ramazan gibi yaşayalım, bayramları da bayram gibi. Sevgi, saygı ve muhabbetin hâkim olduğu bir toplum olabilmeyi gerçekten arzuluyorsak, ilk önce kendimizden ve kendi ailemizden başlayalım, çok güzel olmaya. Aslımıza dönelim! Aslımıza dönelim ki, her şey ama her şey çok güzel olsun. Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi